Ege Üniversitesi, “Canlı Bilimi Perspektifinde Kültür, Tarih ve Gastronomi Söyleşi Serileri” kapsamında, sirkenin tarihsel ve bilimsel yolculuğunu ele alan özel bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Geçmişte “Sirkehane” olarak kullanılan ve bugün EÜ Etnografya Müzesi olarak hizmet veren tarihi binada gerçekleşen etkinliğe, akademisyenlerin yanı sıra çok sayıda öğrenci ve İzmirli katıldı. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Yaşa, konuşmasında sirkenin Mezopotamya’dan bugüne uzanan tarihsel serüvenini, medeniyetlerle kurduğu bağı ve farklı toplumlarda üstlendiği işlevleri kapsamlı biçimde aktardı.

Koruyucu, tıbbi ve gastronomik işlevleri

Prof. Dr. Yaşa, sirkenin yalnızca gastronomik bir unsur olmadığını, aynı zamanda koruyucu ve tıbbi işlevleriyle insanlık tarihine eşlik ettiğini belirtti. Sirkenin bilinen en eski kullanım izlerinin M.Ö. 3000’li yıllara, Mezopotamya’ya dayandığını vurgulayarak, antik çağlardan günümüze sirkenin çok yönlü yapısının toplumlar tarafından nasıl şekillendirildiğini örneklerle anlattı.

Sirke geniş bir ticari hacme sahip

Sirke üretiminin mikrobiyal sürecine dikkat çeken Prof. Dr. Yaşa, sirkenin dünyada en geniş ticari hacme sahip fermantasyon ürünlerinden biri olduğunu belirtti. Günümüzde genom analiz teknolojilerinin geldiği noktayı da değerlendirerek, artık mikroorganizmaların potansiyelini anlamak için tüm genom dizilemelerinin vazgeçilmez hale geldiğini söyledi.

TÜBİTAK destekli projenin çıktılarından

Etkinlik, Prof. Dr. Yaşa’nın yürütücülüğünü üstlendiği TÜBİTAK 1002-A destekli “Yerli asetik asit bakterisi (AAB) izolatlarının karşılaştırmalı genomik analizleri ile endüstride kullanım potansiyellerinin araştırılması” projesinin sosyo-kültürel çıktıları kapsamında gerçekleştirildi. Proje ile Türkiye’ye özgü AAB suşlarının endüstriyel sirke üretimindeki kullanımı ve sürdürülebilir üretim potansiyeli araştırılıyor. Konuşmaların ardından Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, katılımcılara Teşekkür Belgesi takdim etti.

Muhabir: Murat Beşir Babaoğlu