Yunanistan’ın turistik adası Santorini, haftalardır süren depremlerle sarsılmaya devam ediyor. Ancak adada kalan az sayıdaki yerli halk, sürekli olarak bir felaket senaryosuyla yaşamanın verdiği yorgunlukla mücadele ettiklerini söylüyor. Bazıları için en büyük sorun, medyanın oluşturduğu korku atmosferi. Sürekli büyük bir depremin veya Santorini’nin ünlü yanardağının yeniden faaliyete geçeceğine dair yapılan haberler, ada sakinlerini psikolojik olarak yıpratıyor. MÖ 1600 civarında tarihin en büyük patlamalarından birine sahne olan volkanın aktif hale gelme ihtimali ise bilim insanları tarafından düşük bir olasılık olarak değerlendiriliyor.
Santorini’de yaşayan Vassilis Tsatsanidis ve ailesi, ulusal haber kanalları yerine yerel medya organlarını takip ettiklerini belirtiyor. Tsatsanidis’e göre ada halkının en çok güvendiği kaynak, yerel televizyon kanalı “Volcano TV”. Bu kanalın sunucusu yerel biri olduğu için, onun daha temkinli ve gerçekçi açıklamalar yaptığına inanıyorlar.
Öte yandan, okullar uzaktan eğitime geçti. Santorini’de yaşayan Tsatsanidis ailesinin iki çocuğu, derslerini Zoom üzerinden takip ediyor. 12 yaşındaki büyük oğlunun sınıfında normalde 25 öğrenci varken, şu an yalnızca üç öğrenci hala adada bulunuyor. Geçen hafta, bir sınıf arkadaşı Yunanistan’ın kuzeybatısındaki Arta’dan, bir diğeri ise Arnavutluk’tan derslere katıldı.
Uzmanların çoğu, bölgede daha büyük bir depremin mümkün olduğunu ancak 1956’da gerçekleşen 7.7 büyüklüğündeki yıkıcı depremin tekrar etme ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor. Ancak, bu bilimsel görüşler bazı kesimler tarafından yeterince güvenilir bulunmuyor. Özellikle sosyal medya ve yerel kanallar aracılığıyla yayılan felaket senaryoları, halk arasında korkunun yayılmasına neden oluyor. Deprem uzmanlarının kendi içindeki fikir ayrılıkları da, bu bilgi kirliliğini besleyen unsurlar arasında yer alıyor.
Santorini’de 10 binden fazla kişi adayı terk etti. Gidenlerin büyük bir kısmı zaten Santorini’de doğup büyümeyen kişilerdi. Ancak bu göç dalgası, ada ekonomisini olumsuz etkiledi. Özellikle inşaat sektöründe çalışan zanaatkarlar ve diğer meslek gruplarındaki eksiklik, inşaat projelerinin ve turizmle ilgili yatırımların aksamasına neden oldu. Yetkililer, güvenlik kurallarına uygun olmayan binaların yenilenmesini durdurdu. Bu durum, yaklaşan turizm sezonu öncesinde ada işletmecilerini tedirgin ediyor.
Deprem Korkusu Gündelik Hayata Nasıl Yansıyor?
Santorini halkı, sürekli devam eden sarsıntılar nedeniyle psikolojik olarak yıpranmış durumda. Deprem uzmanı Kostas Papazachos, Santorini’de yaşanan “tehdit yorgunluğunun” kendisine Covid-19 salgınını hatırlattığını söylüyor. Sürekli diken üstünde yaşamanın insanları yorduğunu ve bu durumun fiziksel olduğu kadar psikolojik etkileri de olduğunu belirtiyor.
Ancak ada halkı, bu durumu kabullenerek kendilerine özgü bir başa çıkma yöntemi geliştirmiş durumda. Depremler sonrası kaç büyüklüğünde olduğu üzerine tahminler yaparak, kendi aralarında adeta bir tahmin oyunu oynuyorlar. Bu şekilde, sürekli tetikte olmanın yarattığı stresi azaltmaya çalışıyorlar.
Santorini’de hem fiziksel hem de psikolojik anlamda zor günler yaşanıyor. Ancak, bilim insanları ve yetkililer, durumun yakından takip edildiğini ve gereksiz paniğe kapılmadan tedbir alınması gerektiğini vurguluyor. Turizm sezonu yaklaşırken, adalıların en büyük dileği, hem depremlerin hafiflemesi hem de ekonomik hayatın normale dönmesi.