Asgari ücretle geçinip üst gelir grubuna ait görünmek isteyenler ya da ticarette kazancı düşük olmasına rağmen prestijinden ödün vermeyenler artık zenginliği kiralıyor. Gösteriş, statü ve itibarı satın almak yerine kiralama yoluna gidenler; değeri on binlerce lirayı bulan cihazları, ekipmanları veya aksesuarları birkaç bin liraya kısa süreliğine kullanabiliyor. Sınıf atlamanın ya da müşteriye güven vermenin yeni yolu haline gelen bu yöntemle, hedefe ulaşıldıktan sonra tüm gösterişli unsurlar iade ediliyor. Fiyat artışlarının hızlanması, teknolojinin hızla yenilenmesi ve tüketicilerin satın almadan önce ürünü deneme isteği, kiralama talebini her geçen gün artırıyor. Özellikle öğrenciler tablet, yeni evlenenler televizyon, esnaf ise kahve makinesi kiralıyor. Örneğin 100 bin liralık bir cep telefonu ayda 3-5 bin liraya, 40-50 bin liralık bir bilgisayarı aylık 1000-1500 liraya kiralamak mümkün. 30 bin liralık bir bebek puseti 500 liraya; 4 gün için lüks gece çantaları bin liradan 8 bin 500 liraya, gece elbiseleri 1500, küpeler ise 1200 liraya kiralanıyor. Her ay on binlerce ürün kiralanıyor.

Nesibe Gençer-2

‘Borca sürükleniyor’

İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, özellikle gençlerin marka tutkusu nedeniyle ebeveynlerini banka kredisi çekmeye zorladığını, bu durumun ödenemeyen borçlar yüzünden haciz ve icra süreçlerini artırdığını söyledi. Gencer, bu tabloyu içinde yaşadığımız kapitalist düzenin çarpıklığıyla ilişkilendirdi. Kısa yoldan zengin olma hayalleri ve kolay para kazanma isteğinin, beraberinde sahtekârlığı da getirdiğini vurgulayan Gencer, “Ne yazık ki ekonomik kriz birçok insanı bu tür yollara itiyor. Çalışan kesimin önemli bir bölümü, gelirleri yetersiz kaldığı için bu ve benzeri yöntemlere başvuruyor. Oysa yaşadıkları ekonomik sıkıntıların sistemin bir sonucu olduğunu fark ederlerse, çözümü bu düzene karşı örgütlü mücadelede arayacaklardır. Bunun bilincine varmak için ciddi bir çaba gerekiyor” dedi.

‘Statü göstergesi’

Gencer, “Kendini daha üst seviyede gösterme arzusu taşıyanlar ya da müşterilerine ‘havalı’ bir ofis ortamı sunmak isteyenler, eşyaları ve cihazları kiralayarak aslında bir anlamda aldatma yoluna gidiyor. Her şeyin parasal değerle ölçüldüğü, pahalı eşyaların güç göstergesine dönüştüğü bir ülkede bu durum daha da yaygınlaşacaktır. Çünkü kimse karşındakinin sahip olduklarının kiralık olup olmadığını bilemez. Bu da toplumda güven duygusunu zedeleyecek” ifadelerini kullandı. Teknolojinin herkes için eşit, kaliteli ve uygun fiyatlı olmasını savunduklarını vurgulayan Gençer, “Bugün teknolojiden aşırı kâr elde edilmesi, üstüne bir de yüksek vergilerle fiyatların şişirilmesi söz konusu. Devletin burada sorumluluğu büyük çünkü özel tüketim vergisi (ÖTV) oranları ürünleri erişilmez hale getiriyor. Öte yandan teknoloji kullanımı toplumda bir statü göstergesi olarak kabul ediliyor. Sınıf bilinci gelişmemiş kesimlerde, yüksek teknoloji ürünlerini kiralamak bile insanlara geçici bir rahatlama hissi veriyor” şeklinde konuştu.

‘Toplumsal güveni zedeliyor’

Türkiye’de yüksek vergi oranlarının, birçok ürünü toplumun büyük kesimi için erişilmez hale getirdiğini aktaran Gencer, “Vatandaş, bu ürünlere sahip olabilmek için banka kredilerine yönelmek zorunda kalıyor; ancak ekonomik koşulların ağırlaşmasıyla birlikte borçlar ödenemiyor ve birçok aile haciz tehdidi altında yaşıyor. Bu tabloyu tersine çevirebilmenin yolu vergi oranlarının makul seviyelere çekilmesinden geçiyor. Yurtdışında asgari ücretli bir çalışanın rahatlıkla satın alabildiği ürünlerin, Türkiye’de hâlâ lüks kategorisinde yer alması dikkat çekiyor. Öte yandan, marka bağımlılığı ve statü göstergesi yaratma arzusu, işletmeler tarafından yeni bir gelir kapısına dönüştürülmüş durumda. Şirketlerin kiralama modelini cazip bir ticari strateji olarak sunması, ekonomik açıdan pratik görünse de toplumsal güven ve inandırıcılık duygusunu zedeleyen bir eğilim olarak değerlendiriliyor” diye konuştu.

Hüsnü Erkan-3

‘Sürekli gelir getiriyor’

Ekonomik tablonun bu dönüşüme kendine özgü bir boyut kazandırdığını dile getiren Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan “Yoksullaşan kesimler, alamadıkları ürünleri geçici olarak kiralama yoluyla temin etmeye yöneldi. Bu da kiralama modelinin toplumun alt kesimlerinde dahi benimsenmesine neden oldu. Şirketler de artık satın almak yerine kiralama modeline yöneliyor. Bazı firmalar, büyük makineleri ya da ekipmanları doğrudan satın almak yerine, yurt dışından kiralama yöntemiyle tedarik ediyor. Bu da onlara sürekli gelir getiren ve daha esnek bir finansal yapı sağlıyor. Her ürün kiralanabilir diye bir şey yok. Uzun dönemli kiralama maliyetleri yükselirse ya da piyasa koşulları aşırı dalgalanırsa sistem sağlıklı işlemeyebilir. Türkiye gibi ekonomik ilişkilerin sık sık bozulduğu, keyfi müdahalelerin yaşandığı ülkelerde bu modelin aksaklıkları da kaçınılmaz olur” sözlerine yer
verdi.

‘450 liraya topuklu ayakkabı’

Hızlı yükselen fiyatların da etkisiyle kiralamaya talep artarken, online üzerinden markalı ürünlerin kiralamasını yapan onlarca platform dikkat çekiyor. Bu ürünler arasında aylık 370 liraya yoğurt makinesi, 325 liraya şarjlı el süpürgesi, 480 liraya saç düzleştiriciler, 240 liraya saç kurutma makineleri, 470 liraya akıllı robot süpürgeler 480 liraya sanal oyun gözlükleri de yer alıyor. Kıyafet ve ayakkabı kategorisi de dikkat çekici. Bu platformlarda günlüğü 450 liradan başlayan topuklu ayakkabılar, 4 günlüğü bin liradan başlayıp 8 bin 500 liraya çıkan lüks gece çantaları, 1200 liraya küpeler, haftalığı 200 lira olan spor ayakkabılar, 150 liraya bileklikler, 4 günlüğü 1500 liradan başlayan gece elbiseleri de bulunuyor.

Kaynak: Filiz Erol