İzmir, hem emeklilerin yoğun yaşadığı bir kent hem de geniş bir asgari ücretli nüfusa sahip. Türkiye’nin üçüncü büyük metropolü olan kentte, artan hayat pahalılığı karşısında yerinde sayan maaşlar ve ücretler borçlanmayı kaçınılmaz hale getirdi. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin Temmuz 2025 verilerine göre İzmirlilerin toplam kredi ve kredi kartı borcu 347 milyar 130 milyon TL’ye ulaştı. Kentte kişi başına ortalama borç ise 98 bin TL oldu. Kredi kartı borçları ise son bir yılda yüzde 62 arttı ve 171 milyar 641 milyon TL’ye yükseldi. Geçen yıla göre borçlanan İzmirli sayısı yaklaşık 300 bin kişi arttı. Bu tablo, kentin borç yükünün hızla ağırlaştığını gözler önüne seriyor.
‘Taksitle yaşayıp, borçla ölüyoruz’
Milyonlarca işçinin ve emeklinin açlık sınırının altında ücretlerle yaşamaya mahkum edildiğini belirten İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Kredi kartı' can simidi' gibi gelse de, kazın ayağı hiçte öyle değil. Kredi kartı kullanarak, yani borçlanarak yaşamanın maliyeti, sırtımızda var olan pahalılık yükünü de, daha ağırlaştırarak, işin içinden çıkılamaz hale getiriyor. 11 buçuk milyon işsizimiz ile Yunanistan nüfusu kadar işsizin, Hollanda nüfusu kadar emeklinin açlık sınırının altında yoksulun yaşadığı bir ülke olduk. İşsizimiz Yunanistan'ı, yoksulumuz Hollanda'yı geçmiş. İşsizlik, pahalılık yoksulluk iktidarın hiç umurunda bile değil. Maaşlarımızın, yoksulluk sınırı olan 90 bin lira civarında olsaydı, kredi kartı ile yarı aç, yarı tok yaşamaya hiç mecbur olmazdık. Bu yüzden taksitle yaşayıp, borçla ölüyoruz” dedi.
‘İzmir’de üretim geriledi’
Bir dönem tarımsal üretim ve sanayi kimliğiyle öne çıkan İzmir’in, bugün artık memurların ve hizmet sektörü çalışanlarının ağırlıkta olduğu bir kent haline geldiğini vurgulayan Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan ise, kentin ekonomisinde önemli paya sahip olan tekstil sanayisi gerilerken, diğer sanayi kollarında da üretimde düşüş yaşandığını söyledi. Erkan, “Çevre illerde üretim kısmen devam etse de İzmir özelinde sanayideki küçülme dikkat çekiyor. Bu tablo, kentin gelir yapısında ciddi bir dönüşüm yarattı. Memur ve işçi ücretlerinin enflasyon oranında artmaması, gelirlerin hızla erimesine neden oluyor. Özellikle büyükşehirlerde yaşam maliyetlerinin artışıyla birlikte gelir-gider dengesi daha da bozuluyor. İzmir gibi ağırlıklı olarak kentli nüfusun yaşadığı şehirlerde borçlanmanın artması bu nedenle kaçınılmaz hale geliyor” diye konuştu.
‘Ayakta kalmaya çalışıyor’
Ekonomik kriz ve yüksek enflasyonun getirdiği baskının, İzmir’in sosyolojik yapısında da kırılmalara yol açtığını belirten Erkan, “Geleneksel olarak yaşam standardından taviz vermeyen İzmirli, gelirler yetmediğinde borçlanmaya yöneliyor. Bu eğilim bir tercih değil, giderek bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Önümüzdeki döneme ilişkin beklentiler de iyimser değil. Enflasyon yüksek seyrini sürdürdüğü sürece borçlu sayısının artmaya devam edeceği öngörülüyor. Tarımsal üretimden sanayiye kayışın ardından şimdi de hizmet sektörüne sıkışan kent ekonomisi, yurttaşların alım gücünün düşmesiyle birlikte borçla ayakta kalmaya çalışıyor. Gelir politikalarında köklü bir düzenleme yapılmadığı takdirde bu eğilim daha da güçlenebilir. Aksi halde, çalışan kesimin borç batağına saplanması hem toplumsal huzuru hem de iş hayatındaki verimliliği olumsuz etkileyecek” ifadelerini kullandı.
‘Maaşlar yerinde sayıyor’
İzmir’in, emeklilerin yoğun yaşadığı illerin başında geldiğini belirten Ekonomist Dr. Osman Sirkeci hayat pahalılığı karşısında emekli maaşlarının ve asgari ücretin yerinde saymasının, İzmirliyi zor durumda bıraktığını kaydetti. Sirkeci, “Artan tüketim ihtiyaçlarıyla birlikte harcamalarını kısmak istemeyen İzmirli, yaşam tarzından ve geleneklerinden taviz vermeden ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bu yaşam, çoğunlukla cebindeki parayla ya da maaşıyla değil, birikimlerini tüketerek sürdürülüyor. Küçük tasarrufların da devreye sokulduğu bu süreçte, bunlar da yeterli gelmeyince borçlanma kaçınılmaz hale geliyor. Sonuç olarak, kentte yaşayan milyonlarca kişi günlük hayatını geleceğinden borç alarak sürdürüyor” dedi.
‘Geleceği harcıyorlar’
Yaşanan kredi patlamasının İzmir’e özgü olmadığını aktaran Ekonomist Dr. Osman Sirkeci, “Türkiye genelinde de farklı gelir gruplarındaki yurttaşlar, öğrenciden emekliye kadar geniş bir kesim, yaşam maliyetlerini karşılayabilmek için gelecekteki gelirlerini harcamak zorunda kalıyor. Son dönemde faizlerde küçük indirimler yaşansa da yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı halkın yükünü hafifletmiyor. İzmir’deki tablo aynı zamanda iş hayatına da yansıyor. Borç içinde yaşamaya mecbur bırakılan emekçi ve çalışanların üretimde verimlilikleri düşüyor. Borçlu ve sorunlu bir yaşam süren çalışanların iş hayatına olumsuz etkileri artıyor. Bu olumsuz etkinin giderilmesi için gelir ve ücret politikalarında kapsamlı düzenlemeler yapılması gerekiyor. Hükümetten işverenlere kadar tüm kesimler, emekçilerin huzurunu ve mutluluğunu artıracak, yurttaşları geleceklerinden harcama yapmaya mecbur bırakmayacak yeni bir gelir dağılımı politikası yapmak zorunda” ifadelerini kullandı.