İYİ Parti İzmir Milletvekili Hüsmen Kırkpınar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yapılan bütçe görüşmelerinde iktidarın yaklaşımını sert sözlerle eleştirdi. Bütçeyi savunması gereken yürütme makamlarının ve kritik kurumların meclise gelmediğini belirten Kırkpınar, "Bütçenin gerçek sahibi olan en üst yürütme makamı yıllardır bu meclise gelip tek bir satır bütçesini savunmamaktadır. Milyarlarca liralık bütçeleri olan İletişim, Diyanet ve Milli İstihbarat Teşkilatı kurumlarının başkanları da komisyona gelmeyi kendilerine yük saymaktadır. Hiçbir kamu görevlisi, yoğunluk bahanesiyle milletin temsilcilerinden kaçamaz. Hiçbir kurum, özel oldıuğunu öne sürerek denetimden muaf olamaz. Hiçbir iktidar, meclisi yok sayarak bu meclisi yönetemez. Bütçe görüşmeleri yapılırken ülkenin gerçek gündemi bu salonun dışında yakıcı halde durmaktadır. Emekli geçinemez, asgari ücretli ay sonunu getiremezken saray merkezli yapı, itibarı lüksle karıştırmaya devam etmektedir. Türkiye ekonomik krizdeyse bunun sebebi, dış güçler, küresel dalgalar veya bölgesel riskler değildir. Sorun, tamamen tek merkezli yönetim modelinin sağlıksız yapısıdır" ifadelerini kullandı.
Ülkenin kurtuluşu, millet iradesindedir
Türkiye ekonomisinin büyüdüğüne dair iktidarın söylemlerini sorgulayan Kırkpınar, büyümenin kime hizmet ettiğini sorarak, "Gerçekçi bir değerlendirme yapmak zorundayız. Türkiye, ekonomide tarihi bir çöküş yaşıyor! 'Büyüme var' diyorsunuz ama kim ve ne için? Türkiye'de milyarderlerin serveti 5 yılda yüzde 52 arttı. 10 kişinin serveti, 5 milyondan fazla asgari ücretlinin bir senelik ücreti olduğu anlamına geliyor. En yoksul yüzde 50'nin geliriyse, aynı dönemde yüzde 27 erimiştir. Çalışanların milli gelirden aldığı pay, Cumhuriyet tarihinin en dip seviyesine indi. Genel tablo böyleyken, yıl boyunca Gazze, Ukrayna, İran ve Suriye başlıklarında yürütülen zirve diplomasisi bölge ve ülkemizde maalesef hiçbir kazanım sağlamamıştır. Türkiye topraklarında ağır silahlı misafir görüntüleri, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Papa ziyareti, din özgürlüğü değil egemenlik hassasiyetlerinin nasıl göz ardı edildiğinin göstergesidir. Özetle bu bütçe; yoksulluğu, adaletsizliği ve kurumsal çürümeyi durduracak bir belge değildir. İşte bu yüzden çözüm açıktır. Türkiye güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme dönmek zorundadır. Çünkü bu ülkenin kurtuluşu, tek kişinin takdirinin değil, millet iradesindedir" dedi.





