Kilis, Türkiye'nin en ilgi çekici şehirlerinden biri olarak tarihi ve kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. Vatandaşlar arasında sıkça konuşulan ve merak edilen konuların başında ise Kilis'in il olma süreci ve eski adı geliyor. Bu yazımızda, Kilis'in ne zaman il olduğu ve tarih sahnesindeki eski isminin ne olduğuna dair merak edilen tüm detayları açığa çıkarıyoruz. Kilis'in zengin tarihine bir yolculuk yaparak, bu güzel şehrin geçmişten günümüze uzanan serüvenini keşfedeceğiz.

Kilis ne zaman il oldu? 

Kilis'in il statüsüne ulaşımı, zengin ve çeşitli bir tarihi arka plana sahiptir. Bu tarihi yapı, Hititlerden Bizans İmparatorluğuna, Asur ve Pers İmparatorluklarından Osmanlı Devleti'ne kadar uzanmaktadır. 1084 yılından sonra Türk bey ve oymaklarının yerleşimiyle önemli bir döneme giren Kilis, 19. yüzyılda yaşadığı kuraklık, deprem, veba salgını gibi afetler ve savaşlarla zorlu bir süreçten geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının ardından, İngiliz ve Fransız işgaline uğrayan Kilis, 7 Aralık 1921'de düşman işgalinden kurtulmuştur. Bu tarihler ve olaylar, Kilis'in il olarak tarihi kimliğini şekillendiren önemli dönüm noktalarıdır.

Kilis'in eski ismi nedir?

Kilis, tarih boyunca birçok farklı isimle anılmıştır. İlk kez Asur tabletlerinde "Ki-li-zi" olarak geçen Kilis, Asurlular döneminden itibaren bilinen bir yerleşim yeri olmuştur. Büyük İskender'in zamanında ise bu bölgeye "Chrrhus" adı verilmiş ve bu isim "Kiris" olarak okunmuştur. Romalılar döneminde ise "Ciliza siv ürmajijant" olarak bilinmekteydi. 9. yüzyıl başlarından itibaren bölgeye yerleşen Müslüman Türkler, kendi lehçelerinde "düz" anlamına gelen "Kilis" ismini kullanmaya başlamışlardır. Bu isim, günümüzde de kullanılmakta olup, Kilis'in tarihi ve kültürel mirasını yansıtan önemli bir unsurdur.

Kilis'in tarihçesi nedir?

Kilis, zamanın derinliklerinden gelen, medeniyetlerin kesişme noktasında yer alan bir sınır kenti. Akdeniz Bölgesi'nden Güney Doğu Anadolu Bölgesi'ne uzanan bu tarihi şehir, M.Ö. 1700 yıllarında Hititler için stratejik bir öneme sahipti. Kilis'in Kuzey Batısında bulunan YESEMEK, dünyada eşsiz bir örnek olan Hititlerin heykel atölyesi olarak bilinir.

Büyük İskender'in Pers Devleti'ni yıkmasının ardından Roma İmparatorluğu'na katılan Kilis, daha sonra Bizans İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. H.z. Ömer döneminde İslam topluluğuna dahil olan bu kent, 639 yılında RAVANDA Kalesi ile birlikte savaşsız ele geçirildi. Bölgede yaşayan Oğuz Türkleri'nin kökenine dayanan bu topraklar, Malazgirt Savaşı'ndan sonra Selçuklu İmparatorluğu'na bağlı bir Türk devletinin kurulmasıyla şekillendi.

Kilis, 19. yüzyılda bir dizi felaketle karşılaştı. 1818'de büyük bir kuraklık, 1820'lerde deprem, 1826'da veba salgını ve 1831'de Mısırlı İbrahim Paşa liderliğindeki Ermenilerle yaşanan çatışmalar, şehri derinden etkiledi. 1915'te Osmanlı Devleti'nin yenilgisiyle İngiliz ve Fransız istilalarına maruz kalan Kilis, 1921'de işgalden kurtuldu.

Kilis'in adı ise tarih boyunca farklı kültürlerin etkisiyle değişti. Asuri tabletlerindeki "Ki-li-zi" ifadesi, Kilis'in Asurlular döneminden itibaren var olduğunu gösterir. Antik Kilis'in bugünkü yerleşim yerinden 12 km batıda olduğu ve Büyük İskender zamanında "Ürya Nebi" adında yeni bir kent kurulduğu ya da var olan bir kente "Chrrhus" adının verildiği düşünülüyor. Roma döneminde Ciliza olarak adlandırılan bu bölge, Müslüman Türkler tarafından "Kilis" olarak yeniden adlandırıldı. Şor Türkleri ise "bal dalağı" anlamına gelen "Kilis" kelimesini kullanmıştır.

Kilis'in zengin tarihi, medeniyetler arası geçiş noktasında bulunmasının bir sonucu olarak, birçok farklı kültür ve tarihsel döneme tanıklık etmiştir. Bu şehir, tarihin ve kültürlerin birleştiği benzersiz bir mozaik sunmaktadır.

Kaynak: Haber Merkezi