İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, uzun süredir tartışma konusu olan Basmane Çukuru Projesi ile ilgili olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile ilkesel bir uzlaşmaya vardıklarını açıkladı. Başkan Tugay, uzlaşmanın kentin gelişimi açısından önemli bir adım olduğunu belirtti.
Kültürpark Platformu’ndan Tepki Geldi
Basmane Çukuru’ndaki gelişmelerin ardından Kültürpark Platformu yazılı bir açıklama yayınladı. Platform, kamuya ait alanın özelleştirilmesine karşı çıktıklarını vurgulayarak, “İzmir’in kalbine hançer saplanmasına evet demiyoruz. Kamunun malı, kamuda kalmalı” ifadelerini kullandı.
Kültürpark Platformu'ndan yapılan açıklama şu şekilde;
"İzmir kent gündeminde yıllardır “Basmane Çukuru” olarak bilinen ve bugün doldurularak kapatılmış olan kamusal alanda sahiplik davası sürerken, İzmir Büyükşehir yönetimi bir yılı aşkın süredir gerçekleri göz ardı ederek başka başka kararlar alıyor. Devam eden tapu davasına rağmen, İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentlileri görmezden gelen anlaşmalara neden taraf oluyor?
Başkan diyor ki “Bu alandaki hakkımıza karşılık Konak’ta belediye binasının yapılmasını istemiştim ama yaptığımız hukuki değerlendirmeler, bunun sebep olacağı olası tartışmalar, hukuki anlaşmazlıklar, önümüzü tıkamasın diye bundan vazgeçtik.”
Evet, Geçen sene "Takas" adı altında TMSF'ye sunulan bu arazi, şimdi de "kültür merkezi" maskesiyle "200 gizemli iş insanının borcunun" ödenmesi için pazarlanıyor! Başkan, "Herkes evet dedi" diyor. HAYIR! Biz, İzmir'in kalbine hançer saplanmasına evet demiyoruz!
Başkan diyor ki: "TMSF ile uzlaştık. %30'luk hakkımızla oraya halk için bir kültür merkezi yapacağız."
Burada büyük bir yanılgı ve korkunç bir hesap hatası var! Bu alanın %100'ü halkındır! %70'ini sermayeye, gökdelenlere, AVM'lere teslim edip, kalan %30'a "kültür" diye sarılmak, kentin kalbine vurulmuş bir hançerin üzerine yara bandı yapıştırmaktan farksızdır. Gökdelenlerin gölgesinde kalmış bir kültür merkezi kime hizmet edecek? Halka mı, yoksa o gökdelenlerin sakinlerine mi?
Başkan diyor ki "İmzalar atıldıktan sonra araziyi TMSF'ye teslim edeceğiz".
Devam eden davaya rağmen alınan bu kararın hukuki süreci zedeleme riski, dava sonuçlanmadan atılacak adımların, telafisi güç sonuçlar doğurabileceği gerçeği neden göz ardı ediliyor? Bilirkişi raporu tapunun tamamının Belediyenin yani kamuya ait olduğunu kayda geçirmişken, yapılması gereken kamuyu temsil ederek, Basmane arazisinin davasını sonuna kadar sahiplenmek değil midir?
Sayın Başkan, BİZ kamu yararını hiçe sayan karar ve uygulamaları kabul etmiyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesinin TMSF ile herhangi bir alacak – borç ya da ticari ilişkisi olmadığını biliyoruz. Belediyenin TMSF’ye ya da onun her kimlerse 200 civarındaki iş insanı ile olan ilişkisine de taraf olmaması gerektiğini söylüyoruz… Size düşen kamuyu temsil etmek, Basmane arazisini kamunun olanı, kamuya geri almak için süren davaya güçlü bir şekilde taraf olmaktır.
Kültürpark Platformu olarak, ilk günden bu yana talebimiz olan; Kültürpark’ın korunarak yaşatılması ve “Basmane Çukuru” arazisinin, en üst düzeyde kamu yararı gözetilerek, Kültürpark’ın bir parçası olarak kamuya kazandırılmasıdır. Size bu kentin geleceği için soruyoruz:
· Tarihin katledilmek istendiğinin farkında mısınız? M.Ö. 4. yüzyıldan kalma Agora'nın manzarasının bloke edilmesine, 2500 yıllık tarihi bir hançer darbesiyle yok sayıyorsunuz!
· Kentin dokusunu yok ettiğinizin farkında mısınız? Basmane ve Kadifekale'nin karakteri bozulacak, soylulaştırılacak ve tarihi Kemeraltı çarşısı ölmeyecek mi?
· Altyapı Felaketini Görmezden mi geliyorsunuz? Kanalizasyon ve çöp sistemleri çökmeyecek mi, zaten sorunlu olan trafiğe eklenecek binlerce araç, bölgeyi çıkmaza sokmayacak mı?
· Bu proje gerçekleşirse, Kültürpark hepimizin değil, orada yaşayanların "özel bahçesi" haline gelmeyecek mi?
Bu bir kültür merkezi projesi değil, Bir KENT SUÇUDUR. Bu anlaşma, hukuku, imarı, kamu yararını ve en temel şehircilik ilkelerini hiçe sayarak, telafisi imkânsız bir yaraya neden olacaktır. Biz vazgeçmeyeceğiz! Kültürpark Platformu olarak, ilk günden beri olduğu gibi, bu kent suçuna seyirci kalmayacağız.
· Bu hukuksuz sürecin her aşamasında, mücadelenin tarafı olacağız.
· Buradan doğacak kamu zararlarını, tazminat davalarının bedellerini, buna neden olanların ödemesi için sessiz kalmayacağız, kentimiz, parkımız, tarihimiz için her yerde sesimizi, eylemimizi yükselteceğiz.
· Unutulmamalı ki, bu sadece bir arsa meselesi değil. İzmir'in ruhu, hafızası ve geleceği için verilen bir mücadeledir."




