Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre vatandaşın bankalara olan kredi kartı borcu 1,2 trilyon lirayı geçerken toplam kredi kartı sayısı da 120 milyonu buldu. Sadece geçtiğimiz ay 348 bin kişi ilk defa kredi kartı aldı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyada kredi kartına taksit uygulayan tek ülke olduğumuzu, bu durumun da vatandaşın gelirinden fazla harcamasına neden olduğunu belirtmesinin ardından gözler seçim sonrasına çevrildi.

Gıdadan turizme

Ekonomistler seçimin hemen ardından kredi kartlarına taksit ve limit sınırı getirileceğini belirtirken bunun da enflasyona çözüm olmayacağının altını çizdi. Esnaf ise vatandaşın yaşamını kredi kartlarıyla döndürdüğünü belirterek harcama ve taksitlere limit getirilmesi halinde 40-50 yıl önceki veresiye defteri veya senet imzalatmak gibi çözümlere dönüleceğini kaydetti. Yasağın yaz sezonu öncesi hayata geçirilmesi halinde hem yerli turist bekleyen tesisler hem de evlilik hazırlığındaki çiftlerin ilk uğrak yeri olan beyaz eşya satıcıları zor günler yaşayacak.

Metin Aztekin

“İşler yüzde 80 azalır”

İzmir Beyaz Eşya Satıcıları Derneği (İZBEYDER) Başkanı Metin Aztekin, İzmir'de Ticaret Odası'na bağlı 937 beyaz eşya işletmesinin olduğunu aktardı. Mevcut durumda bile vatandaşın kredi kartıyla beyaz eşya almakta zorlandığını belirten Aztekin, karta taksit ve limit sınırlaması getirilmesi halinde ayda ortalama 10 parça beyaz eşya satarken bunun 1 veya 2'ye kadar inebileceğini açıkladı. Aztekin, “Vatandaş mecburen eskiden olduğu gibi senetle alışverişini yapacak, tabi bu durumda satıcıların da üzerine risk biniyor. Çünkü senedi tahsil edemezse mahkeme süreçleriyle uğraşacak. Belki de senet mafyası tekrar ortaya çıkacak. Satıcılar da satış yaparken senetteki risk fazla olmasından dolayı vade farkını artırıp ürünün fiyatına yansıtacak. Sonuçta vatandaş daha pahalıya alacak; satıcı ise senetleri tahsil edememesi halinde ya kapatacak ya da küçülmeye gidecek” dedi.

“Gasp da artar fuhuş da”

Kredi kartlarına yönelik uygulamanın duyulmasının ardından bazı mağazalarımız kapatma kararı aldığını vurgulayan Aztekin, bunun sonucunda devletin vergi kaybına uğrayacağını, istihdamın düşüp işsizliğin artacağına dikkat çekti. Kredi kartıyla ihtiyacına ulaşamayan vatandaşın farklı yasadışı yollara başvurabileceğini de sözlerine ekleyen Aztekin, “İşsiz kalan veya maaşıyla ihtiyacını gideremeyen vatandaş; gasp, hırsızlık, dolandırıcılık, fuhuş hatta cinayete varan sosyal çöküntüyle karşı karşıya kalabilir. İmzalanan senetlerin yanlış ellere geçmesi halinde tahsil edilemeyen senetler için mafyalardan medet umanlar çıkar; ocaklar söner” diye konuştu.

Emin Bağcı (2)

50 yıl öncesine dönüş

İzmir Bakkallar Odası Başkanı Emin Bağcı ise alt gelir grubunun yaşadığı bölgelerde bakkalların halen kullandığı veresiye sisteminin kredi kartlarına gelecek kısıtlamadan sonra tüm ülke geneline yayılacağını düşündüklerini aktardı. Vatandaşın en temel ihtiyacı olan ekmeği bile kredi kartında para olmadığı için veresiye defterine yazdırdığı hatırlatan Bağcı, “Zincir mağazalarda alışverişinizi veresiye yapamazsınız; paranız yoksa alamazsınız. Bu nedenle sadece alt gelir grubunun değil orta gelir grubundaki vatandaşlarımız bile bakkallara yönelecektir. Bakkallar bu süreçte yine vatandaşımızın kurtarıcı olacaktır. Özetle 40-50 yıl sonra bakkallardaki veresiye defterleri yine yaygınlaşacak” ifadelerini kullandı.

Hüsnü Erkan

“Yöneticiler olumsuz örnek”

Ekonomist Prof. Dr. Hüsnü Erkan, kredi kartlarına getirilecek kısıtlamanın çözüm olmadığı anlattı. Kamudaki yöneticilerin 'itibardan tasarruf olmaz' sözünü hatırlatan Erkan çözümün de kredi kartına limit getirmekle değil kamudaki aşırı harcamaların azaltılmasından geçtiğini sözlerine ekledi. Kredi kartlarında atılması planlanan adımların enflasyonu düşüreceğine inanmadığını anlatan Erkan, “Döviz kuru, faiz, yapısal politikalar ve para politikaları, kamu harcamaları gibi çok daha etkili araçlar varken vatandaşı çok zor durumda bırakacak böyle bir kararı anlamakta zorlanıyorum” dedi. Ekonominin kötü yönetimi nedeniyle kredi kartlarının vatandaşın 'dostu' olduğunu söyleyen Erkan, “Evinde yiyeceği olmayan vatandaş hırsızlık yapmak zorunda kalacak; kent suçları daha da artacak. Bir de Türkiye'de insanlar ne görürse onu yaşamına geçiriyor. Yani kamudaki israfı gören vatandaş kendi yaşamında da israfa kaçıyor. Çünkü yöneticiler vatandaşa olumsuz örnek oluşturduğu için kamuda bitmeyen israf vatandaşın da israf yapmasına neden olabiliyor” diye konuştu.    

Kaynak: Murat Ervin