Türkiye, 2000 yılında İstanbul Fulya’da evinde boğazı kesilerek öldürülen 15 yaşındaki Çağla Tuğaltay cinayetini yeniden konuşuyor. “Lise öğrencisi Çağla Tuğaltay kimdir, Çağla Tuğaltay olayı ne?” soruları arama motorlarında sıkça aratılırken, 25 yıldır çözülemeyen dosyada DNA incelemesi için uluslararası adım atıldı.

Lise öğrencisi Çağla Tuğaltay kimdir?

Çağla Tuğaltay, 2000 yılının 5 Haziran sabahı İstanbul Fulya’daki evinde boğazı kesilerek katledilmiş, o dönemde 15 yaşında bir lise öğrencisiydi. Cinayet, aydınlatılamayan faili meçhul bir dosya olarak çeyrek asırdır çözüm bekliyor.

Çağla Tuğaltay olayı ne?

İstanbul Fulya’da 2000 yılında evinde boğazı kesilerek öldürülen 15 yaşındaki lise öğrencisi Çağla Tuğaltay’ın faili meçhul dosyası, çeyrek asır sonra yeniden gündeme taşındı. Cinayete ilişkin DNA örnekleri, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Interpol veri tabanına iletildi.

Olayın gönüllü avukatlarından Ümit Altay, sürecin başından bu yana yürütülen soruşturmada ciddi eksiklikler olduğunu belirterek, kapalı alanda işlenen cinayete rağmen aile bireyleri üzerinde etkin bir inceleme yapılmadığını vurguladı. Altay, dosyada yer alan tutarsızlıklara dikkat çekti.

Çağla Tuğaltay (2)

Tanık İfadelerinde Çarpıcı Detaylar

Avukat Altay, olayın yaşandığı gün alt kat komşusu Gökçe Ç’nin yıllar sonra alınan ifadesinde, Çağla’nın eve girdiği sırada “aa” şeklinde bir şaşırma tepkisi duyduğunu ve abisi İlker’in sürpriz yaptığını düşündüğünü aktardığını belirtti. Ayrıca baba Nedim Tuğaltay’ın, olay saatinden önce üzerinde kan izleriyle balkonda görüldüğünü iddia eden tanıkların bulunduğunu ifade etti.

Bu beyanları doğrulama imkânı olmasına rağmen, olay yerinde “görülemez” raporu düzenlendiğini kaydeden Altay, mutfak penceresinden balkonun net bir şekilde görülebildiğini ve keşif sırasında bunun teyit edildiğini söyledi.

Olay Yerinden Kaçış İddiası

Altay, Çağla’nın o dönemdeki sevgilisi Hüseyin’in olay yerinden koşarak uzaklaştığını gören üç ayrı tanığın olduğunu da belirtti. Buna rağmen ailenin, yıllardır Hüseyin’i olası şüpheli olarak değerlendirmediğini ifade eden Altay, bu durumun “bilgi saklama” ihtimalini güçlendirdiğini savundu.

Delil Yönetiminde Soru İşaretleri

Olay yerinden yeterli materyalin toplanmadığını, bazı eşyaların ise aileye teslim edildiğini belirten Altay, 2000 yılında hazırlanan kriminal raporda tırnak altı DNA bulunmadığının belirtildiğini; ancak 2013’te yapılan incelemede DNA tespit edildiğini hatırlattı. Raporu hazırlayan kriminal uzmanın ise 2016’da FETÖ üyeliğinden tutuklandığını sözlerine ekledi.

Kaynak: Cumhuriyet