Türkiye genelinde milyonlarca çalışanın maaşı, ileride alacağı emekli maaşını doğrudan etkiliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre, özel sektörde 4/a kapsamındaki yaklaşık 17 milyon sigortalının yalnızca yüzde 2,1’i yani 358 bini kazancını asgari ücretin 7,5 katı olarak bildiriyor. Diğer yandan, çalışanların yüzde 40’ı ise kazançlarının asgari ücret veya altında gösterilmesi nedeniyle ileride düşük emekli maaşı alma riskiyle karşı karşıya.
63,7 milyar ek gelir
SGK’ya bildirilen kazançlar, “prime esas kazanç” olarak adlandırılıyor ve emekli aylığı, malullük ve yaşlılık haklarının hesaplanmasında temel belirleyici rol oynuyor. 2025 yılı itibarıyla bu kazançların alt ve üst sınırları bulunuyor; üst sınır ise asgari ücretin 7,5 katı olarak uygulanıyor. Meclis gündeminde olan yeni yasa tasarısında bu sınırın 9 kata çıkarılması planlanıyor. Prime esas kazanç üst sınırının asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkartılmasıyla 2026 yılında SGK’nın 63,7 milyar TL ilave gelir elde etmesi bekleniyor.

‘Yük işverene’
Sigorta prim ödemelerinde tavan olarak asgari ücretin 7,5 katı olarak ödenen primlerin 9 kata çıkarılmasının emekli maaşında yalızca 60-70 TL’lik bir artış sağlayacağını söyleyen Sosyal Güvenlik Müşaviri Dilek Ete, bu artışın işverene yükününü çok daha fazla olacağını kaydetti. Ete, “Emekli aylığının tüm faktörlerle birlikte asgari ücretin 7,5 katı yatan birinin aylık ortalama 417 TL bir artış sağlıyor. Bunu 9 katı yaparak maaşlar da artacak deniyor ancak bu bir kişinin emekli aylığında aylık ortalama 450 ila 480 TL civarında artış olacak. Esas katkı ise SGK için geçerli olacak. SGK 9 katı prim ödemesinde her bir çalışan için 9 bin TL civarında bir artış alacak. Böylece işverenler özellikle orta kademe çalışanlar için 9 bin TL daha fazla sigorta primi ödeyecek. Devlet kasasına 9 bin TL alacak ama işçinin emekli aylığında ise sadece 480 TL bir artış olacak. Yani en fazla asgari ücretin 7,5 katı prim bildirimi 9 katına çıkarılması, emekli maaşındaki artışa yalnızca 60-70 TL’lik bir katkı sağlayacak” dedi.
‘Kayıt dışılık artar’
Sigorta primlerinin işveren yükünün artışının asıl olarak istihdamı etkileyeceğin vurgulayan Dilek Ete, “Çalışanların çoğunun asgari ücretli şekilde gösterilmesinin nedeni aradaki farkın elden veriliyor olması. İşveren ‘ben seni asgari ücretten göstereyim, kalanını elden vereyim, zaten prim miktarı emekli maaşında çok fazla bir fark yaratmıyor’ diyerek sigorta prim yükünden kurtulmaya çalışıyor. Küçük ve orta ölçekli firmalar bu yola başvururken büyük firmalar ise bunu sigorta primine etki etmeyecek şekilde yemek parası, erzak yardımı gibi bordroda farklı şekilde gösteriyor. Dolayısıyla sigorta prim gelirlerini artırmak için alınan bu artış kararı en fazla büyük firmalar için etki edecek. Sigorta prim ödemelerindeki değişim kayıt dışı ekonomiyi her zaman artırır. Bu artış da yine büyük firmalarda çalışanların işverenleri tarafından yol ayrımına sürüklenmesini tetikleyecektir. Büyük firmaların işverenleri ‘zaten senin maliyetin bana yüksekti, iyice yükseldi’ diyerek işten çıkarmalara başvurabilir. Yani olan yine istihdama olacak” ifadelerini kullandı.
‘Faiz giderleri düşürülmeli’
SGK’nın gelir artışı için öncelikli olarak işverene yüklenilmesinden ziyade faiz giderlerinin düşürülmesi gerektiğinin altını çizen SGK Müşaviri Dilek Ete, “SGK’nın daha fazla gelir elde edebilmesi için eksik bütçeyi işverenden ve işçinin priminden karşılamaktansa, toplam bütçe içerisinde faiz giderlerini düşürme yoluna gidilirse sosyal devlet ilkesine uygun hareket edilmiş olur. Ancak görüyoruz ki SGK sosyal devlet ilkesinden çok bir şirket gibi yönetiliyor. Yani hızlı alınmış etkisi kısıtlı, işverene yükün bindiği, işçinin yine görülmediği bir sistem geliyor” diye konuştu.





