Niğde şehir efsaneleri, yöresel folklorun en ilginç ve gizemli yönlerinden birini oluşturuyor. Niğde'nin derin tarihine ve zengin kültürel dokusuna bakıldığında, bu şehrin efsanelerinin köklü bir geçmişi olduğu açıkça görülüyor. Şehir sakinleri arasında dilden dile dolaşan bu efsaneler, genellikle tarihi olaylar, doğaüstü varlıklar ve mistik mekanlar etrafında şekilleniyor. Niğde şehir efsaneleri, hem geçmişin izlerini taşıyor hem de şehrin kültürel mirasını zenginleştiriyor. Bu yazıda, Niğde şehir efsanelerine dair merak edilen soruların yanıtlarını bulacaksınız. Haydi, hep birlikte Niğde'nin gizemli dünyasına doğru bir yolculuğa çıkalım...

Kesikbaş Türbesi: Mevlana ve Şems Tebrizi'nin Hüzünlü Hikayesi

Niğde'de dolaşan efsaneler arasında en dikkat çekeni, Kesikbaş Türbesi'nin hüzünlü hikayesidir. Mevlana'nın talebelerinden Şems Tebrizi'nin trajik sonu, Hacı Bektaş Veli'nin öğütleriyle şekillenir. Şems'in başı kesildikten sonra, Mevlana'nın isteği üzerine başsız olarak Niğde'ye gönderilen Şems'in ruhu, Kesikbaş Türbesi'nde huzur bulmuştur. Bu efsane, Türkiye'nin birçok yerinde benzer şekillerde anlatılır ve ziyaretçilere manevi bir atmosfer sunar.

Gülbaba Türbesi: Bir Yeniçeri'nin Unutulmaz Hediyesi

Niğde'nin tarihine damgasını vuran bir diğer efsane, 4. Murat'ın Bağdat Seferi sırasında Güllüce Köyü'nde yaşanan olayı konu alır. Köy halkı tarafından "Güllü Baba" olarak anılan bir ihtiyar, Sultan'a altın vermek yerine taze bir gül hediye eder. Bu anlamlı hediye, köye Güllüce adını kazandırırken, Güllü Baba'nın özverisi efsaneleşmiştir.

Narlıgöl: Bir Gelinin Gözyaşları

Narlıgöl efsanesi, bir gelinin yardımına koşan tek kişinin ardında bakmaması gerektiği bir isteğe dayanır. Gelin, Narlıgöl'e doğru yürürken dayanamayıp geri dönüp köyüne bakar. Ancak köyü kaybolmuş ve yerine sıcak su kaynaklarıyla kaplı geniş bir alan gelmiştir. Gelin, bu manzarayı görünce yere çöker ve gözyaşları sıcak su kaynaklarına dönüşür. Bu efsane, Narlıgöl'deki doğal güzellikleri ve tarihi yapıları da içine alan mistik bir atmosfer yaratır.

Alaeddin Camii: Bir Ustanın Umutsuz Aşkı

Alaeddin Camii efsanesi, Selçuklu Sancakbeyi Ziynettin Beşare'nin güzel kızına olan bir taş ustasının umutsuz aşkını konu alır. Usta, kızın siluetini caminin kapısına işler ve bu eserle sevdiğine olan duygularını sonsuza kadar yaşatır. Bugün hala kapıda beliren bu siluet, ustanın umutsuz aşkının izini sürmeye çalışan ziyaretçilere mistik bir deneyim sunar.

Niğde Elması: Bir Dervişin Duası

Niğde elması efsanesi, bu şehre özgü bir elmanın özelliklerini anlatır. Elmanın beş çekirdekli yıldız biçimli olması, halk arasında özel ve farklı kılınmasına neden olur. Efsaneye göre, bir dervişin Niğde'ye yaptığı ziyaret sırasında bir çobandan aldığı elmayı dua ederek paylaşması, Niğde elmasının benzersiz lezzetini ve kokusunu ortaya çıkarmıştır.

Keçi Kalesi: Kuşatmanın Sıradışı Sonu

Keçi Kalesi efsanesi, kaleyi kuşatmaktan başka çare bulamayan orduların, keçilerin boynuzlarına mumlar yakarak kaleyi ele geçirmesini anlatır. Kaledekiler, gelenlerin sayısını çok büyük varsayarak teslim olurlar ve bu olayın ardından kaleye "Keçi Kalesi" adı verilir. Bu efsane, tarihi yapıları ve kaleyi ziyaret edenleri etkileyen sıradışı bir hikayeyi anlatır.

Kaynak: Haber Merkezi