Türkiye’de hız kesmeyen enflasyon ve artan kur farkları, vatandaşların fiyat algısını adeta altüst etti. Artık “ucuz” ya da “pahalı” kavramı kişiden kişiye değişirken, aynı ürün için bile mağazalar ve internet siteleri arasında ciddi fiyat farkları oluşuyor. Tüketiciler, son aylarda özellikle temel ihtiyaç ürünlerinde bile farklı etiketlerle karşılaşıyor. Bir ürün bir mağazada makul görünürken, başka bir yerde neredeyse iki katı fiyatla satılabiliyor. Bu da hem alım gücü daralan vatandaşları hem de esnafı zorluyor.
Örneğin, yeni doğacak bebeği için bebek arabası almak isteyen bir vatandaşın karşısına çıkan tablo oldukça dikkat çekici. Aynı model bebek arabası, bir mağazada 15 bin TL, bir internet sitesinde 10 bin TL, başka bir sitede ise 22 bin TL fiyat etiketiyle satışta. Hatta bir internet sitesinde 105 bin TL gibi eski model ikinci el bir araç fiyatına bebek arabası bulunabilirken, sıfır araç alınabilecek 1 milyon 230 bin TL’ye satışa sunulan televizyon bile mevcut. Bu durum yalnızca bebek ürünlerinde veya elektronikte değil, küçük ev aletlerinden elektronik eşyalara, giyimden temizlik ürünlerine kadar hemen her kategoride yaşanıyor.
Uzmanlara göre fiyatlardaki bu uçurumun temel nedeni, artan dışa bağımlılıkla birlikte döviz kurlarındaki oynaklık. Kur farkları, ithal ürünlerde maliyeti sürekli değiştirirken, yerli üretimde de hammadde girdileri üzerinden zincirleme artışlara yol açıyor. Üretici ve satıcı arasındaki farklı tedarik kanalları da fiyatların birbirinden kopmasına neden oluyor.
Vatandaş açısından ise tablo daha karmaşık. 2025 yılı itibarıyla Türkiye’de çalışanların yaklaşık yüzde 49’unun asgari ücret veya daha az gelirle geçindiği düşünüldüğünde, fiyat farkları artık sadece birer rakam değil, geçim hesabının belirleyicisi haline geliyor. Aynı ürünü daha uygun fiyata bulmak için vatandaşlar hem mağazalar arasında hem de çevrimiçi platformlarda uzun arayışlara giriyor.

Ekran Görüntüsü 2025 11 06 134214 Kopya

“Uçurum ithal üründe”

Türkiye’de ithal ürün varlığının oldukça fazla arttığını ve ithal ürünlerin Türkiye’de hiçbir zaman uygun fiyata satılmadığını kaydeden Tüketici Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, “İthal ürünler Türkiye’de hiçbir zaman tüketiciye uygun fiyatlarla ulaşmıyor. Kalite standartlarına uygun olup olmaması ve güvenilirliği de keza sorunlu bir süreç. Ne kadar laboratuvardan geçiyor ya da test oluyor, ne kadar güvenli bunu bilmiyoruz. Esas olan her ülkenin, özellikle Türkiye'nin kendi ihtiyacı olan ürünleri kendi üretmesidir. Fakat Türkiye'de bugünkü ekonomik şartlarda tersi bir durum yaşanıyor. Türkiye'deki imalatçılar, döviz kurlarındaki artışlar, Türkiye'deki ekonomik durum ve maliyet girdilerinin artması gibi nedenlerle artık yurt dışına imalathanelerini taşımaya başladı. Bu şekilde giderse Türkiye'de bunun tüketiciye yansıması çok kötü olacak. Cari açık giderek büyüyecek. Bir diğer yandan ise ithal üründen kazanan da bir kesim var. Burada da rant devreye giriyor. Bunun önüne geçmek gerekiyor” dedi.

Aziz Kocal

“Parayı kullanıyorlar”

İnternet platformlarında satılan ürünlerde dolandırılma vakalarının yüksek olduğunun da altını çizen Koçal, internet alışverişi yapılırken her satıcıya güvenilmemesi gerektiğini söyledi. İnternette bir mağaza açmanın oldukça kolaylaştığını vurgulayan Koçal, “İthal olarak gelerek Türkiye’de satılan ürünler için platformlarda bir mağaza açılıyor. Örnek olarak söylüyorum, satıcının elinde 100-200 adet elektronik ürün var. Ancak 300 tane varmış gibi satışa koyuyor. Döviz kuru da devamlı dalgalı olduğu için cihazlarda da fiyat dengesi tam oturmuyor. Bu süreçte firmalar stok kapatmak yerine, ‘kargoya verdik’ gibi bir takım bahaneler bularak tüketicinin ürün bedelini kendisi için ucuz kredi olarak kullanıyor. Tüketici de bu süreçte ürününü alamıyor ve tüketici mahkemeleriyle uğraşıp duruyor. Bu da sanal ortamdaki satışlarda bir otokontrol kurmayı zorlaştırıyor” dedi.

“Stoklar şeffaf olmalı”

İnternet alışverişlerinde fiyat uçurumlarına kanmamak ve güvenilirliğinden emin olunmayan satıcılardan alışveriş yapmamak gerektiğini belirten Koçal, özellikle indirim dönemlerinde ihtiyaçlar dışında alışveriş yapılmaması uyarısında bulundu. Koçal, devlet tarafından satıcıların stoklarının kontrol edilmesi ve olmayan stoklarla satış yapmaya çalışan dolandırıcıların önüne geçilmesi gerektiğini kaydederek, “Bunun önüne geçilebilmesi için yapılabilecek şeylerden biri stok kontrolü. Eğer vatandaş şeffaf bir şekilde stokları görebilirse, fazla stoku olan ürünlerden alışveriş yapabilir ve böylece bu duruma düşme olasılığı daha da azalabilir. Stok bilgisi de elinde bir belge olarak kalmış olur. Elbette ki devlet tarafından bu konudaki cezalarda da artışlar yapılmalıdır” diye konuştu.

Kaynak: Filiz Erol