Vatandaşın alım gücü eridikçe pazarlarda alışverişin şekli de değişti. Önce dilim karpuzla başlayan ‘parça parça satış’ şimdi çeyrek lahanaya, dilim kabağa ve hatta kırık yumurtaya kadar uzandı. Büyük gelen lahanalar bıçakla bölünüp çeyrek parça halinde tezgâha düşüyor, kabaklar dilimlenerek satılıyor. Şeftali, incir gibi meyveler artık kilo değil, tane hesabıyla alıcı buluyor. Hatta bütçesi daha da kısıtlı olanlar, kırık yumurtaları daha ucuza alarak sofralarını tamamlamaya çalışıyor. Esnaf, bu manzarayı ‘Alım gücü düşmese kimse iki şeftali, yarım lahana istemez’ diye özetliyor.

Pazarlarda artık alışverişin şeklinin değiştiğini belirten İzmir Pazarcılar Esnafı Odası Başkanı Hamdin Erişen, “Önceden bütün halinde satılan sebze ve meyveler, şimdi çeyrek ya da dilimle tezgâha düşüyor. Karpuz yarım satılırken dilimle satılmaya başlandı, lahana çok büyük geldiğinde esnaf bıçağı eline alıyor, dörde bölüyor; müşteri bütçesine göre yalnızca bir parçasını alabiliyor, diğer parçaları tezgâhta kalıyor. Kabak da aynı şekilde dilimlenerek satılıyor. Şeftali, incir, üzüm gibi meyve tezgâhında da durum farklı değil; eskiden kilo ile alınan meyve artık ‘iki tane, üç tane’ diye isteniyor” diye konuştu.

Hamdin Erişen (1)

‘Parası olan çeyrek almaz’

Bu tablonun sebebinin vatandaşın alım gücünün düşmesinden dolayı olduğunu vurgulayan Erişen, “Zaten bütçesi elverse kimse tek şeftali ya da çeyrek lahana almak istemez. Ama evde çocuk varsa, hesap kitap yapılıyor; iki tanenin yanına bir tane daha ekleyelim denilerek günlük ihtiyaç çıkarılmaya çalışılıyor. Esnaf satış yapamadığı için en azından biraz para kazanmak için böyle çözümler bulmaya çalışıyor. Vatandaş da bütçesini denkleştirebilmek, ay sonunu getirebilmek için bu yönteme başvuruyor. Ancak esnafın da dediği gibi, bir sonraki ay geldiğinde aynı zorluklar yeniden kapıya dayanıyor” dedi.

Osman Sirkeci-2

‘Kilodan taneye düştük’

Çarşı pazarda artık çeyrek ve dilim dönemi yaşandığını aktaran Sokak Ekonomisti Dr. Osman Sirkeci, “Geçmişte kasayla alınan meyve ve sebzeler zamanla taneyle satılır hale geldi, ardından yarım ürün dönemi başladı. Bugün ise tüketici, birçok ürüne yalnızca çeyrek ya da dilim olarak ulaşabiliyor. Bu durum basit bir fiyat artışının ötesinde, gelir dağılımındaki bozulmanın, alım gücünün düşmesinin ve doğal gıdaya erişimdeki eşitsizliğin görünür hale geldiğini gösteriyor. Karpuz bu değişimin en çarpıcı örneklerinden birisi. Bir dönem sofralara yalnızca bütün alınarak giren karpuz, önce yarıya bölündü, ardından çeyreklenerek satılmaya başlandı. Bugün ise dilim dilim pazarlarda yerini buluyor. Aynı tablo kabakta, kavunda, domateste, incirde ve daha pek çok temel üründe görülüyor. İhtiyacını bir zamanlar kasayla ya da kiloyla karşılayan tüketici, artık birkaç dilimle ya da bir iki taneyle yetinmek zorunda kalıyor” ifadelerini kullandı.

‘Gıda ürünlerine ulaşım güçleşti’

Bu dönüşümün, aslında gıdanın toplum içindeki yolculuğunu da anlattığını dile getiren Dr. Sirkeci, “Yıllar boyunca artan nüfus, tarımsal üretimin azalması, girdi maliyetlerinin yükselmesi ve gelirlerdeki dengesizlik, doğal gıda ürünlerini ulaşılması güç bir hale getirdi. Ambalajlı, paketlenmiş, sanayi ürünü gıdalar ucuz ve yaygın hale gelirken, manavdan, pazardan ya da seyyar satıcıdan alınan doğal ürünler lüks haline dönüştü. Kasayla alınan domatesin tarihi neredeyse nostaljiye dönüştü; taneyle alınan incir ya da dilimle alınan karpuz ise yeni gerçeğe işaret ediyor. Teknolojik gelişmeler ve konforlu yaşam alışkanlıkları ise bu tabloya ayrı bir çelişki ekliyor. Bugün insanlar cep telefonuna ya da internete kolaylıkla erişebilirken, en temel ihtiyaç olan beslenmede kısıtlı seçeneklere mahkûm ediliyor. Bir aile yeni bir telefona ya da dijital hizmetlere rahatlıkla ulaşabiliyor ama pazara çıktığında karpuzu dilimle almak zorunda kalıyor. Kabak çeyrek çeyrek satılıyor, karpuz tek dilime düşüyor, meyve ise taneyle alınabiliyor. Yani görünürde artan konfor, gerçekte sağlıklı gıdaya erişimde giderek azalan bir imkâna dönüşüyor” sözlerine yer verdi.

‘Sağlıklı beslenmeden uzaklaşıyoruz’

Bu tabloyu yalnızca pahalılık ya da enflasyonla açıklamanın eksik olduğunu belirten Sokak Ekonomisti Dr. Osman Sirkeci, “Aslında mesele, toplumsal bölüşüm ilişkileriyle doğrudan bağlantılı. Vergi adaletinden gelir dağılımına, üretimden tüketiciye ulaşım zincirine kadar birçok noktada yaşanan adaletsizlik, sofradaki payı küçültüyor. Gıda artık yalnızca fiyatı artan bir ürün değil, aynı zamanda bölüşümün, eşitsizliğin ve toplumsal yaşam koşullarının aynası haline geliyor. Bugün çarşı pazarda görülen çeyrek ve dilim dönemi, bir alışveriş biçimi değişikliğinin ötesinde, sağlıklı yaşama giderek uzaklaşan geniş kesimlerin hayatına dair güçlü bir işaret taşıyor. Kasayla alınan ürünlerin yerini çeyreklerle, dilimlerle alınan ürünler aldıkça, toplumun geçirdiği sosyoekonomik dönüşüm daha net görünür hale geliyor. Artık mesele yalnızca bir karpuzun nasıl satıldığı değil, bir toplumun doğal gıdaya, sağlıklı yaşama ve adil bölüşüme ne kadar erişebildiği meselesi” dedi.

Kaynak: Filiz Erol