Türk siyasetinin önemli isimlerinden Refik Saydam'un vefatı, ülkeyi derinden sarsmıştı. Peki, Refik Saydam'un ölümü neden bu kadar büyük bir etki yaratmıştı? Hangi tarihte ve nasıl hayatını kaybetmişti? İşte, merak edilenlerin cevapları...
Refik Saydam kimdir?
İbrahim Refik Saydam, Türk hekim ve siyasetçi olarak bilinir. 1881'de İstanbul'un Fatih ilçesinde doğmuş olan Saydam, Türkiye Cumhuriyeti'nin 4. Başbakanıdır. Saydam, İstanbul'un Çırçır Mahallesi'nde 8 Eylül 1881'de doğdu. Eğitimine Fatih Askeri Rüştiyesi'nde başladı ve ardından İstanbul Kuleli Askeri İdadisi'ne devam etti. Askeri Tıbbiye'den 1905 yılında Tabip Yüzbaşı olarak mezun oldu. Daha sonra Gülhane Seririyatı'nda Embriyoloji ve Histoloji alanlarında çalıştı. 1910'da Almanya'ya eğitim için gitti ve Berlin askeri tıp akademisinde eğitim aldı. Balkan Savaşı'nın yaklaştığını öğrenince 1912'de İstanbul'a döndü. Balkan Savaşı sırasında, Antalya ve Çatalca cephelerinde kolera salgınını önlemek için çalıştı. Ayrıca sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında bakteriyoloji enstitüsünü örgütleyerek tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının üretimini sağladı. Tifüse karşı hazırladığı aşı, Alman ordusu ve Türk Kurtuluş Savaşı'nda kullanıldı. 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın yanında Samsun'a çıkarak Milli Mücadele'ye katıldı. Erzurum ve Sivas kongrelerine katıldı. 1920'de TBMM'ye Doğubayazıt milletvekili olarak seçildi ve Milli Savunma Vekaleti'ne bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanı olarak görev yaptı. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra Sağlık Bakanı olarak atandı ve bu görevi uzun yıllar sürdürdü.Dünya Savaşı'nın başlamasına rağmen Türkiye'nin tarafsızlığını korumasına önem verdi ve bu dönemde ekonomik istikrarı sağlamak için çaba harcadı.
Refik Saydam neden öldü?
Türkiye'nin sevilen Sağlık Bakanı Refik Saydam'ın ölümü, ülkeyi derin bir yas atmosferine soktu. 3 Temmuz 1942'de Ankara'dan İstanbul'a giden trenle hareket ettiği gün, 7 Temmuz 1942 Çarşamba günü İstanbul'da bulunan vilayetle ithalat ve ihracat firmalarının sahipleriyle görüşmek üzere gelmişti. Akşam, Taksim Gazinosu'nda Bakanlık görevlileri ve Vali Lütfi Kırdar ile birlikte yemeğini yedikten sonra Pera Palas Oteli'ne gitmek üzere ayrıldı. Uğurlayanlara neşeyle el sallarken, meseleleri çözeceğine dair inancını da dile getirdi. Ancak gece saat 23.30'da otel odasında ani bir kalp ağrısıyla rahatsızlandı. Zili çalarak yardım istediğinde, özel kalem müdürü odasına girdiğinde Saydam'ın kalp krizi geçirdiğini anladı. Ancak tüm çabalara rağmen müdahale edilemedi ve Saydam hayatını kaybetti.
Refik Saydam'ın vefatı 8 Temmuz 1942'de ülke genelinde yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi. 9 Temmuz'da, Beyoğlu İlkyardım Hastanesi'ndeki dini törenin ardından, cenazesi bayrağa sarılı bir şekilde Karaköy'den vapurla Haydarpaşa'ya taşındı. Özel bir trenle Ankara'ya doğru yola çıkarılan cenaze, geçtiği her şehir ve kasabada hüzünlü törenlerle uğurlandı.
Özel tren, 10 Temmuz 1942 Cuma günü saat 09.00'da Ankara Garı'na ulaştı. Hacı Bayram Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından, cenaze alayı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı önüne geldi. Buradaki törenin ardından, Refik Saydam'ın ebedi istirahatgâhı olan Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.
Refik Saydam bilim insanı mı?
Refik Saydam, Türkiye'nin ilk sağlık bakanlarından biriydi ve aynı zamanda bir doktordu. Ancak, genel olarak bir bilim insanı olarak değil, daha çok siyaset ve kamu hizmeti alanında etkinlik gösteren biri olarak bilinir. Saydam, Türkiye'de sağlık politikalarının oluşturulmasında ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.