Stresin kontrol altına alınmadığında fiziksel, duygusal ve sosyal dengeleri sarsabileceğine dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Psikoloji Uzmanı Klinik Psikolog Burçin Deniz, stresin yönetilebilir bir olgu olduğunu vurguladı. Günlük hayatın fon müziği gibi tanımlanan stresin, kimi zaman insanı motive ettiğini, kimi zaman ise uyum sağlamayı kolaylaştırdığını belirten Deniz, aşırı ve sürekli hale geldiğinde bu durumun tükenmişliğe yol açabileceğini dile getirdi.

Stresin üç aşamalı ilerleyebileceğini kaydeden Deniz, ilk etapta bedende alarm tepkilerinin görüldüğünü, ardından direnme sürecinde çözüm üretme çabasının başladığını, ancak baskının sürdüğü durumlarda tükenmişlik tablosunun ortaya çıktığını belirtti. Bu sürecin belirtileri arasında kalp çarpıntısı, kas gerginliği, dikkat dağınıklığı, sinirlilik ve sosyal ilişkilerde geri çekilme gibi unsurların bulunduğunu da ekledi.

Stres ile baş etmede iki temel strateji

Klinik Psikolog Deniz, stresin nedenleri kadar, başa çıkma biçimlerinin de önemli olduğunu dile getirdi. Problem odaklı yaklaşımda bireyin sorunun kaynağını analiz edip çözüm yolları geliştirmesi gerektiğini anlatark, sınav kaygısı yaşayan bir öğrencinin planlı çalışma ve eksiklerini tamamlama yoluna gitmesini bu yaklaşıma örnek gösterdi.

Duygu odaklı başa çıkma yönteminde ise kişinin olaylara verdiği tepkileri ve duygusal yüklerini düzenlemesinin öne çıktığını belirten Deniz, kontrol edilemeyen unsurlar üzerine yoğunlaşmak yerine, bireyin dikkatini kontrol edebildiği alanlara yönlendirmesinin stres yönetimini kolaylaştıracağını ifade etti.

Hayır demeyi öğrenmek önemli

Stresin önlenebilir ve yönetilebilir olduğuna işaret eden Deniz, bireylerin günlük yaşamlarında uygulayabilecekleri önerileri sıraladı. Listenin başında “hayır demeyi öğrenmenin” geldiğini vurgulayarak, bununla birlikte öncelik belirleme, düzenli uyku, sağlıklı beslenme, mola verme, planlı iletişim kurma ve hobiler için zaman ayırma gibi alışkanlıkların stres seviyesini düşüreceğini kaydetti.

Ayrıca iş ve özel yaşam arasında net sınırlar konulması, destek sistemlerinden faydalanılması, değişen koşullara uyum sağlanması ve mükemmeliyetçilikten uzak durulmasının, bireyin ruhsal esnekliğini artıracağına dikkat çekti.

Muhabir: Aylin Topaloğlu