ABD’nin başkenti Washington’da konuşlu ulusal muhafız birliklerinin görev süresi, 28 Şubat 2026’ya kadar uzatıldı. Associated Press’in (AP) ulaştığı resmi belgelere göre, karar ABD Başkanı Donald Trump’ın ağustosta ilan ettiği acil durum kapsamında alındı. 4 Kasım tarihli emre göre, görev süresinin uzatılması talimatı Savunma Bakanı Pete Hegseth tarafından imzalandı. Emrin gerekçesinde, ulusal muhafızların “federal ve bölgesel kolluk kuvvetlerine destek” amacıyla başkentteki güvenlik görevine devam edeceği belirtildi. Yetkililer, başkentteki muhafız konuşlanmasının protestolar, toplumsal olaylar ve artan güvenlik kaygıları nedeniyle uzatıldığını ifade etti.
Trump’ın Muhafız Politikası Tartışma Yaratıyor
ABD Başkanı Donald Trump, son aylarda özellikle Demokrat Parti yönetimindeki kentlerde güvenlik önlemlerini artırma ve ulusal muhafızları konuşlandırma kararıyla dikkat çekiyor. Washington’a ağustos ayında gönderilen birlikler, “suçla mücadele” ve “kamu düzeninin korunması” gerekçesiyle görevlendirilmişti. Ancak karar, muhalefet ve bazı hukukçular tarafından “federal gücün aşırı kullanımı” ve “yerel yönetimlerin yetkilerinin gaspı” olarak eleştirildi. Eleştirmenler, Trump’ın özellikle göçmenlik karşıtı protestoları bastırmak için ordu benzeri bir yapı oluşturduğunu savunuyor. ABD yönetimi, Washington’daki konuşlanmanın yanı sıra ekim ayında Oregon eyaletinin Portland kentine yaklaşık 200 ulusal muhafız gönderirken, Teksas’tan 400 kişilik birliğin de Oregon, Illinois ve diğer eyaletlere takviye olarak konuşlandırılmasına karar vermişti. Portland’da Trump’ın emriyle yapılan konuşlandırma, bir federal yargıç tarafından geçici olarak durdurulmuş, bu gelişme ülkede “yargı denetimi ve başkanlık yetkileri” tartışmasını yeniden alevlendirmişti.
Başkentte Güvenlik Hazırlıkları Artıyor
Washington’daki mevcut birlikler, özellikle kongre binası çevresi ve federal kurumların bulunduğu bölgelerde devriye görevini sürdürüyor. Savunma kaynakları, muhafızların görev süresinin uzatılmasının “önleyici bir güvenlik önlemi” olduğunu, belirli bir olay ya da tehditle doğrudan bağlantılı olmadığını belirtti. Ancak siyasi gözlemciler, kararın önümüzdeki yılın başında beklenen geniş katılımlı protestolar ve 2026 seçim takvimi öncesindeki gerginliklerle ilişkili olabileceğine dikkat çekiyor.





