Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “devlet kira planlamasını yapacak” açıklaması, kiracıların umutlarını artırırken, ev sahipleri tarafında yeni bir tedirginlik yarattı. İzmir Emlak Kulübü Başkanı Rıdvan Akgün, mevcut sistemde dahi birçok konutun boş tutulduğunu belirterek, devletin kira piyasasına doğrudan müdahalesinin “evini boş tutma eğilimini artırabileceğini” söyledi.
“Pasif ekonomi”
Akgün, Türkiye genelinde 1 milyondan fazla konutun boş durumda olduğunu belirtti. Mevcut kira uyuşmazlıklarının ve uzun süren tahliye davalarının, mülk sahiplerini kiraya vermekten uzaklaştırdığını ifade eden Akgün, “Şu anda zaten mülk sahipleri ile kiracılar arasında davalar oldukça fazla. Bununla ilgili de evini boş tutma eğiliminde olan insanlar var, kiracıyı 10 yıl çıkaramayacağından korkanlar var. Burada evini boş tutan ev sahiplerine belirli bir süre verilebilir, ‘ya otur ya kiraya ver’ denilebilir. Çünkü Türkiye genelinde 1 milyondan fazla boş konut var. Bunlar aslında kiraya verilebilir. 2 veya 3 konut al boş tut uygulaması pasif bir ekonomi yaratıyor” dedi.
“500 bin konut yeterli değil”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı sosyal kiralık konut modelini olumlu ama yetersiz bulan Akgün, yapılması planlanan 500 bin konutun barınma krizine çözüm olmayacağını dile getirdi. Devletin kira piyasasına doğrudan müdahalesi kesin çözüm olmayacağını vurgulayan Akgün, “Çünkü Türkiye’nin konut ve barınma sorununu çözmez. Türkiye’nin özellikle barınma açığı birkaç milyon var. Yapılacak 500 bin konutun belirli bir kısmını şehit ailelerine veya 3 çocuklu ailelere verecek olması, hükümetin bir seçim politikası olabilir. Bu bize önümüzdeki 1 yıl içerisinde seçim gelebilir algısı uyandırıyor. Ama tabii ki yapıcı da bir uygulama” diye konuştu.
Yeni düzenlemenin kişi haklarına müdahale etmemesi gerektiğini vurgulayan Akgün, aksi halde kira krizinin büyüyebileceğini söyledi. Akgün, ““Kira planlaması yaparken kişi haklarına müdahale edilecek şekilde bir uygulama yapılırsa ortalık muhtemelen yine karışacaktır. Hükümet kira planlaması yaparken kira artışlarını frenlemek konusunda adımları tam politika olarak atması mümkün değildir” dedi.
“Yüzde 25, piyasayı bozdu”
Kira artışlarına yönelik yüzde 25 sınırının kaldırılmasından sonra piyasada dengesizlikler olduğunu kaydeden Akgün, “Aslında hükümetin kira artışlarına direkt müdahale etmesi kabul edilemez. Ancak bu sınırlama hükümetin seçim politikaları arasında girmiştir. Bu da kiracı ve ev sahibi sorunlarını oldukça fazla artırmıştır. Burada müdahalenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Piyasaya göre kiralık konutların fiyatları belirlenmelidir. Yüzde 25 sınırının kalkmasıyla piyasa dengeleri yavaş yavaş yerine otursa da bu durumdan dolayı hala 30 bin TL’lik evlerde 5-6 bin TL’lere bile oturanlar vardır. Bu da mevcut suyun akışına terstir” ifadelerini kullandı.
“Rekabeti artırmaz”
Akgün, hükümetin sosyal konut üretimiyle piyasadaki fiyatları düşürmesinin kolay olmayacağını, bu adımların ancak geçici etki yaratabileceğini belirterek, “Devlet sosyal konutları ürettikten sonra kiraya vermek konusunda ciddi adımlar atacak ancak bu konutların piyasa fiyatlarını aşağı çekeceği anlamını taşımıyor. Tam tersi özelliklerine göre kira fiyatları vatandaşlar tarafından belirlenir. Hükümetin ürettiği 500 bin konutun 200 binini kiraya vermesi piyasadaki milyonlarca açığın olduğu piyasaya giremez, rekabeti artıramaz” ifadelerini kullandı.