6 Şubat 2023'te Türkiye, tarihinin en büyük doğal afetlerinden birini yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 ili etkileyerek 53 bin 537 kişinin ölümüne ve milyonlarca insanın yaralanmasına yol açtı. Felaketin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, kamuoyunun gündemi hala depremin sorumlularının adalete teslim edilip edilmeyecekleri üzerine yoğunlaşmış durumda. Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Hasan Sınar, bu büyük felaketin sorumlularının yargı önüne çıkarılması ve hak ettikleri cezaları almalarının toplum için büyük bir önem taşıdığını vurguladı.
Depremin ardından, hasar gören 1 milyon 929 bin 313 konuttan yıkılan her bir binanın detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Sınar, delil tespitinin zorluklarına dikkat çekti. Adalet Bakanlığı ve Hakim ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) deprem sonrası delil toplama konusunda büyük çaba sarf ettiğini belirtti.
Deprem Suçları Soruşturma Büroları'nın kurulması ve cumhuriyet savcılarının ivedilikle delil araştırması yapmalarıyla, soruşturma süreçlerinin 2023 yılının sonlarında büyük ölçüde tamamlandığını ve iddianamelerin düzenlenmeye başlandığını aktaran Sınar, bu sürecin “Bilinçli Taksir” yerine “Olası Kast” kavramı üzerinden yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu yaklaşımın, sorumlulara daha ağır cezalar getireceğini ve toplum vicdanını rahatlatacağını ifade etti.
Prof. Dr. Sınar, yıkılan binaların sorumlularının daha ağır cezalarla yargılanması gerektiğini vurgulayarak, bu yaklaşımın aynı zamanda caydırıcılık açısından önemli olduğunu ve Türk ceza adaleti sistemine olan güveni artıracağını belirtti. Bu durumun, cezasızlık kültürüne karşı önemli bir adım olacağını ve deprem davalarında verilecek kararların toplumda olumlu bir etki yaratacağını dile getirdi.
Sınar'ın değerlendirmeleri, deprem gibi büyük felaketler sonrasında adaletin sağlanması ve sorumluların hesap vermesinin, toplumsal iyileşme ve güvenin yeniden tesis edilmesi için ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Hasan Sınar’a göre ceza infaz sistemine cezasızlık kültürü egemen. Hapishanelerdeki yoğunluğu azaltmak maksadıyla, “örtülü af yasası” uygulamaları ile kişilerin cezalarının yalnızca cüzi bir kısmını çektikten sonra salıverilmeleri gelenek halini aldı. Sınar, “Deprem davalarında yeni başlayan yargılamalar hele bilinçli taksir mahkumiyetleri ile neticelenirse, bugün tutuklu yargılananlar da dahil olmak üzere tüm hükümlülerin, çok kısa sürede aramıza dönmeleri sürpriz olmaz” uyarısını yaptı.