Okulların yaz tatiline girmesiyle birlikte binlerce çocuk yeniden tarlaların yolunu tutacak. Mevsimlik tarım işçiliğinde aileleriyle birlikte çalışan çocuklar, hem eğitimden kopuyor hem de güvencesiz koşullarda çalıştırılıyor. İşsizlik ve pahalılık sarmalında yaşamaya çalışan ailelerin, çocuklarını küçük yaşta iş gücüne dahil etmek zorunda kaldıklarını aktaran İşsizlikle ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Son yıllara kadar çocuk emeği en yoğun biçimde mevsimlik tarım işçiliğinde görülüyordu. Çocuklar aileleriyle birlikte farklı illere göç edip çadırlarda, sağlıksız koşullarda kalıyor, sabahın ilk ışıklarından gün batımına kadar tarlada çalışıyordu. Bugün hâlâ birçok çocuk, aile ekonomisine katkı sağlamak için okulu bırakıp tarlaya gidiyor. Çocuklar birer birey değil, evin geçimini sağlayacak ‘ekonomik unsur’ olarak görülüyor. Ucuz iş gücü olarak görülüyorlar. Devletin 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etmesi, bir yandan da ailelerin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik çöküşün açık bir göstergesi. Ne yazık ki bu yıl, çocukların tatil coşkusuyla değil, alın teriyle karne aldığı bir döneme denk geliyor” dedi.

Nesibe Gencer-3

‘Kenttekiler de yoksul’

Kırsal yoksulluğun dışında kentsel yoksulluğun da çocukları görünmez işçiye dönüştürdüğünü vurgulayan Gencer, “Sokaklarda mendil satan, tartıcılık yapan, otomobil camı silen çocuklar artık şehir yaşamının sıradan bir parçası haline geldi. Bir diğer tehlike ise “çıraklık” ya da “staj” adı altında sürdürülen sistematik emek sömürüsü. MESEM uygulamasıyla çocuklar devlet eliyle tekstil, metal, kimya fabrikalarına ya da inşaatlara yönlendiriliyor. Asgari ücretin üçte biri kadar ücretle, çoğu zaman bir yetişkinin yapacağı ağır işlerde çalıştırılıyorlar. Üstelik bu tablo, ‘eğitim’ kisvesi altında meşrulaştırılıyor” diye konuştu.

Adnan Çobanoğlu-1

‘Kalacak yerleri yok’

Okulların kapanmasıyla birlikte mevsimlik tarım işçiliğinde çalışan çocukların sayısının artığını aktaran Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Mevcut tarım politikaları aileleri desteklemekten uzak. Mevsimlik tarım işçilerinin bir kısmı ailecek çalışıyor. Çocuklar da doğal olarak tarlalarda yer alıyor. 14-15 yaşındaki çocukları ağaçta, tarlada görmek sıradan hale geldi. Bir de göçmen olarak çalışan tarım işçileri var. Gittikleri bölgelerde kalabilecekleri düzgün bir yerleri yok. Daha küçük çocuklar çadırlarda, sağlıksız koşullarda kalıyor. Temiz su bile zor bulunuyor. Ücret eşitsizliği çocukları da etkiliyor. Kadın iş gücünün ücretinden hesap yapılıyor. Çocuklara daha hafif iş verildiği için daha düşük yevmiye ödeniyor. Erkek işçiler daha ağır işlerde çalıştığı için onlarınki biraz farklı. Ama genel olarak ücretler düşük oluyor. Özellikle köy okulları kapatılınca aileler şehirlere göçmek zorunda kaldı. Tarımda çalışacak yerli nüfus azaldı, göçmen işçilik arttı. Bu da çocuk işçiliğini doğrudan etkiliyor” sözlerine yer verdi.

Osman Sirkeci-1

‘Çalışmak zorundalar’

Okulların kapanmasıyla birlikte binlerce çocuk için yaz tatilinin, dinlenmek ya da oyun oynamak anlamına gelmediğini aktaran Sokak Ekonomisti Dr. Osman Sirkeci, “Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları, tarlalarda çalışmak zorunda kalıyor. Bu çocuklar erken yaşta eğitimden koparak güvencesiz iş gücüne dahil oluyorlar. Ben de köylü bir ailenin çocuğuyum. Bizim için 23 Nisan, okulun fiilen bittiği gündü. Babam karneyi erkenden isterdi çünkü yaylaya gidilecekti. Bugün hâlâ aynı döngü sürüyor. 14-15 yaşındaki çocuklar yazın tarlalarda çalışıyor. Küçükler ise çadırlarda, sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalıyor. Tarımda çocuk emeği ucuz iş gücü olarak görülüyor. Çocuklar hem emek sömürüsüne uğruyor hem de geleceklerinden oluyorlar. Bu durum yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir sorun. Eğitimden kopan çocuklar ya tamamen okulu bırakmak zorunda kalıyor, ya da çıraklık adı altında kayıt dışı işlerde çalıştırılıyor” ifadelerini kullandı.

‘Eğitim çıkış olarak görülmüyor’

Yasaların çocuk işçiliğini yasakladığını ama uygulamada tablonun farklı olduğunu belirten Sokak Ekonomisti Dr. Osman Sirkeci, “Sorunu görmezden gelmek değil, çözüm üretmek gerekiyor. Ailelerin umutları tükenmiş durumda. Eğitim artık bir çıkış kapısı olarak görülmüyor. Bu da çocukların erken yaşta emeğe dahil olmasına neden oluyor” dedi.

Kaynak: Filiz Erol