Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürü Gert Jan Koopman, Türkiye’nin AB için yalnızca jeopolitik değil, ekonomik, güvenlik ve bölgesel bağlantısallık açısından da vazgeçilmez bir ortak olduğunu vurguladı. Koopman, Türkiye’nin bölgesel istikrara yaptığı katkıların Birlik açısından “stratejik nitelikte” olduğunu ifade etti. Koopman, Brüksel’de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile European Business Summit (EBS) işbirliğinde düzenlenen AB-Türkiye İş Zirvesi’nde konuştu. Türkiye ile AB’nin tarihsel bağlarından coğrafi yakınlığına, ekonomik entegrasyonundan güvenlik ortaklığına kadar pek çok başlıkta güçlü bir ilişkiler ağı bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin hem AB’ye aday ülke hem NATO üyesi hem de ticaret ve stratejik konularda Birlik için “kilit ortak” olduğunu ifade eden Koopman, iki tarafın karşılıklı bağımlılığının özellikle son yıllarda daha görünür hâle geldiğini belirtti.
“Türkiye Göç ve Terörle Mücadelede Güvenilir Ortağımız”
Koopman, Türkiye’nin göç yönetimi ve terörle mücadelede AB için istikrarlı ve güvenilir bir ortak olduğunu vurguladı. Bu işbirliğinin hem Avrupa’nın güvenliği hem bölgesel barış için kritik rol oynadığını ifade eden Koopman, “Türkiye, bölgesel istikrara katkı sunan belirleyici bir aktördür. Aynı zamanda bölgesel bağlantısallığa da kilit önemde katkı sağlamaktadır.” dedi. Genel Müdür Koopman, Türkiye’nin jeopolitik konumu itibarıyla pek çok uluslararası kriz dosyasında kilit bir konumda bulunduğuna dikkat çekti.
- Suriye’deki gelişmeler,
- Rusya-Ukrayna savaşında diplomatik girişimler,
- Güney Kafkasya’da kalıcı barış çabaları,
gibi konularda Türkiye’nin rolünün AB açısından stratejik değer taşıdığını söyledi.
Ekonomik Ortaklığın Derinleştirilmesi İçin Fırsat Penceresi
Türkiye ile AB arasında diyaloğun daha güçlü bir zemine oturtulması gerektiğini belirten Koopman, mevcut ekonomik ortaklığın potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu ifade etti. Koopman, özellikle Gümrük Birliği’nin modernizasyonu konusunda ilerleme sağlanmasının hem Türkiye hem AB ekonomilerine büyük fayda sağlayacağını vurguladı: “Yapıcı angajman sürer ve Kıbrıs müzakerelerinde ilerleme görürsek, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için çalışmalar yeniden başlayacaktır. Bu süreç, AB-Türkiye ilişkilerinin tüm potansiyelini yeniden şekillendirebilir.” Koopman, son dönemde uygulamaya konulan vize kademelendirmesi sisteminin iş insanları için daha uzun süreli ve çok girişli vize alma imkanını artırdığını ifade etti. AB’de iş dünyasının öngörülebilirlik, güvenilirlik ve istikrarlı bir siyasi ortam beklediğini dile getirirken, Türkiye’de yüksek demokratik standartların korunmasının işbirliği perspektifi açısından önemli olduğunu belirtti.
“Türkiye, Avrupa’nın Ortak Barış ve Refah Vizyonunun Parçasıdır”
Konuşmasında Türkiye-AB ilişkilerinin yalnızca siyasi değil, daha geniş bir toplumsal, ekonomik ve kültürel vizyonun parçası olduğuna dikkat çeken Koopman, “Avrupa yalnızca siyasi bir proje değildir; ortak bir yaşam, refah ve barış vizyonudur. Türkiye, tarihi geçmişi ve dinamizmiyle bu vizyonun ayrılmaz bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı. Koopman’ın açıklamaları, son dönemde dalgalı bir seyir izleyen Türkiye-AB ilişkilerinde “ortak çıkar ve karşılıklı bağımlılık” temelinde yeni bir yaklaşım beklentisinin altını çiziyor. Türkiye’nin bölgesel krizler ve bağlantısallık politikalarındaki rolüne ilişkin vurgular, Brüksel’in Ankara’ya yönelik stratejik perspektifini yeniden güçlendiren mesajlar olarak değerlendiriliyor.





