Türkiye genelinde etkisini artıran aşırı sıcaklıklar, tarım sektöründe ciddi zararlara yol açıyor. Kavurucu hava dalgaları nedeniyle başta üzüm, incir, zeytin ve buğday olmak üzere birçok üründe güneş yanıkları, kalite düşüşü ve verim kayıpları yaşanıyor. Üreticiler bir yandan aşırı sıcaklarla mücadele ederken diğer yandan su kıtlığı ve yüksek enerji maliyetleri nedeniyle sulama yapamıyor.

Adnan Çobanoğlu-1

‘Meyvede hasar belirgin’

Sıcaktan dolayı ciddi yanmaların yaşandığını belirten Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Özellikle tarım alanlarında, üreticilerin yetiştirdiği birçok üründe hem yapraklarda hem de meyvede güneş yanıkları meydana geliyor. Bu durum verim ve kalite açısından da büyük kayıplara neden oluyor. Meyvelerin iç yapısı bozuluyor, raf ömrü kısalıyor ve pazarlama şansı düşüyor. Örneğin üzüm, incir gibi doğrudan güneşe maruz kalan meyvelerde bu hasar çok daha belirgin hale geliyor. Buğdayda aşırı verim kayıpları yaşanıyor. Normalde bu tür ekstrem sıcaklıklarda bitkinin suya olan ihtiyacı artar ama maalesef su kaynakları da yeterli değil. Yeraltı suları da çekilmiş durumda. Dolayısıyla hem aşırı sıcaklık hem de su eksikliği bir araya gelince ürünlerde ciddi bir stres oluşuyor” dedi.

‘Diğer sorun susuzluk’

Özellikle sıcaklığa doğrudan maruz kalan meyve türlerinde yanmanın çok görüldüğünü aktaran Adnan Çobanoğlu, “Üzümde çok sık görülüyor. İncirde, zeytinde, kayısıda, buğdayda da benzer sıkıntılar yaşanıyor. Ürün doğrudan sıcaktan etkilenmese bile toprak kuruduğu için besin alamıyor, gelişemiyor. Sıcak hava, bitki metabolizmasını alt üst ediyor. Meyve olgunlaşmadan çatlıyor, şekli bozuluyor. Bu da doğal olarak ürünün pazarlanabilirliğini etkiliyor” diye konuştu.

‘Gelecek yılı da etkiler’

Tarımsal üretimin sadece bir yıllık bir döngü olmadığını dile getiren Çobanoğlu, “Özellikle çok yıllık bitkilerde; bağlarda, zeytinliklerde bu yıl yaşanan stres, gelecek yılın verimini de düşürüyor. Ağaç bu yıl yeterince beslenemezse, yeterli dal ve çiçek geliştiremez. Yani bu yıl yaşanan kuraklık, sıcaklık ve besin eksikliği, önümüzdeki yılın rekoltesini de doğrudan etkileyebilir” dedi. Korunma yönteminin kısıtlı olduğunu vurgulayan Çobanoğlu, “Ani gelişen ekstrem sıcaklıklar, bitkinin dayanıklılık sınırlarını aşıyor. Bitkiler adaptasyon süreci ister. Bu iklime alışmaları, genetik olarak uyum sağlamaları yıllar alır. Ama biz her yıl daha farklı, daha aşırı koşullarla karşılaşıyoruz. Sıcaklık artışları, ani dolular, kurak geçen sezonlar… Bu kadar ani ve uç değişimlere doğa da adapte olamıyor” sözlerine yer verdi.

‘Buhar mantar yapıyor’

Aşırı sulamanın da büyük risk olduğunu belirten Adnan Çobanoğlu, “Özellikle sıcak havada yapılan sulama, toprakta nemin hızla buharlaşmasına neden oluyor. Bu buhar, meyvelerde mantar hastalıklarına, çürüklere yol açabiliyor. Ayrıca toprağın hava alması engellenirse kök çürümesi gibi sorunlar da oluşabiliyor. Yani sulamanın zamanı, yöntemi ve miktarı çok önemli. Toprak da aşırı sıcaklardan olumsuz etkileniyor. Topraktaki biyolojik denge bozuluyor. Organik madde yetersizse, su tutma kapasitesi düşükse, toprak kısa sürede kuruyor ve çatlıyor. Bu da bitkinin su ve besin alma şansını azaltıyor. Özellikle kumlu ve geçirgen topraklar bu konuda daha dezavantajlı” ifadelerini kullandı.

‘Erken hasat çözüm değil’

Sistemli bir tarımsal iklim uyum stratejisi gerektiğini vurgulayan Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu şöyle konuştu: “Kısa vadede üreticinin elinden çok bir şey gelmiyor. Ama uzun vadede hem bitki seçimi değişmeli hem de üretim teknikleri yeniden düşünülmeli. Gölgeleme sistemleri, damla sulamayla minimum su kullanımı, organik maddece zengin toprak düzenlemeleri gibi yöntemler önem kazanıyor. Erken hasat da çözüm değil, ürün, sıcaklık tepe noktasına ulaşmadan dalından alınabiliyor. Ama bu da tam olgunlaşmadan hasat anlamına geldiği için hem kalite hem de fiyat düşüyor. Ayrıca pazarlama sürecinde daha kırılgan, daha dayanıksız bir ürünle karşı karşıya kalınıyor.”

Kaynak: Filiz Erol