İzmir’in Buca ilçesinde geçtiğimiz günlerde çıkan orman yangını, geride büyük bir tahribat bıraktı. Yangının sebebi olarak ruhsatsız bir inşaatta yapılan kaynak çalışması gösterilirken, alevlerin yayılmasıyla kızılçam ormanları küle döndü. Ekiplerin günler süren mücadelesiyle kontrol altına alınan yangın sonrası bölge, dronla havadan görüntülendi.
İzmir’in Buca ilçesine bağlı Zafer Mahallesi Olduruk mevkisinde 3 Temmuz akşam saatlerinde başlayan yangın, kısa sürede geniş bir alana yayıldı. Ruhsatsız bir inşaatta yapılan demir kesimi ve kaynak çalışması sırasında sıçrayan kıvılcımların otluk alana düşmesiyle başlayan yangın, rüzgârın da etkisiyle hızla büyüyerek ormanlık alana ulaştı.
Yangına müdahale için bölgeye sevk edilen çok sayıda ekip, hem karadan hem havadan büyük bir çabayla alevleri kontrol altına almak için mücadele etti. Alevlerin söndürülmesi günler aldı; ancak ekiplerin özverili çalışmaları sonucunda yangın 5 Temmuz itibarıyla kontrol altına alındı. Bölgedeki soğutma çalışmaları hâlâ sürerken, dronla çekilen görüntüler felaketin boyutunu gözler önüne serdi. Yanan alanın büyük bölümünü oluşturan kızılçam ormanları, adeta simsiyah bir örtüye dönüştü.
Ormanın Kahramanları Konuştu: "Arazöz Bizim Evimiz Oldu"
Yangınla mücadeleye Türkiye’nin dört bir yanından gelen ekipler katıldı. Bu ekiplerin içinde yer alan orman işçileri, yaşadıkları zorluğu ve duygularını anlattı.
Yozgat’tan gelen ve 7 gündür İzmir’de yangınlara müdahale eden orman işçisi Murat Parlak, yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
“7 gündür aktif şekilde çalışıyoruz. Günde 2-3 saat uykuyla, arazözlerin içinde, üstünde ne bulursak orada uyumaya çalışıyoruz. Çok zorlu bir görev ama biz bu işi gönülden yapıyoruz. Şikâyet yok, görevimiz bu. Ormanlar bizim nefesimiz. Buralar yanınca içimiz de yanıyor.”
Bir diğer orman işçisi Mustafa Ayverdi de bu süreçte yaşadıkları zorluklara rağmen görev aşkıyla çalıştıklarını vurguladı:
“Arazöz bizim evimiz oldu. Günlerce uykusuz kaldık. Yangın söndükten sonra da başında nöbet tutuyoruz, tekrar yanmasın diye. Bizim önceliğimiz bu vatanın ağacı, hayvanı. Canımız pahasına da olsa koruyacağız.”
Yangına ilk müdahale edenlerden biri olan Turan Üçok ise duygularını şu şekilde dile getirdi:
“Yanan alanları gördükçe içimiz parçalanıyor. Bunlar onlarca yılda yetişen ağaçlar. Birkaç saat içinde yok oldu. Vatandaşlarımız çok daha dikkatli olmalı. Bu tür yangınların çoğu ihmal sonucu çıkıyor. Bir kıvılcım, binlerce canı yakabiliyor.”
Havadan Görüntüler Felaketi Belgeliyor
Anadolu Ajansı tarafından dronla çekilen görüntüler, yangının bıraktığı tahribatı gözler önüne serdi. Bir zamanlar yemyeşil olan kızılçam ormanları yerini siyah kül örtüsüne bırakmış durumda. Kuş bakışı çekimlerde, ormanın büyük bölümünün tamamen yok olduğu, sadece küçük bazı alanlarda yeşil dokunun kaldığı görülüyor.
Yetkililerden Uyarı: "İhmal Affetmiyor"
Yetkililer, yangının çıkış nedeninin insan kaynaklı olduğunu belirterek vatandaşları daha dikkatli olmaları konusunda uyardı. Özellikle yaz aylarında yapılan açık alan aktivitelerinde, sigara izmaritlerinden mangal ateşlerine, inşaat kıvılcımlarından cam kırıklarına kadar her detayın yangın riski taşıdığı vurgulandı.
Nefesimizi Korumak Zorundayız
Buca’da yaşanan yangın, Türkiye’nin ormanlarını korumanın ne kadar hayati ve zor bir görev olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Orman işçilerinin fedakârlığı, vatandaşların bilinçli davranışıyla birleştiğinde bu tür felaketlerin önüne geçmek mümkün olabilir. Çünkü orman sadece ağaç değil; nefes, yaşam ve gelecek demek.