Osmanlı'nın en büyük bestekârlarından biri olan Buhûrîzâde Mustafa Itrî, sadece müzik tarihine değil, Türk kültürünün temel taşlarına da imzasını atan bir sanat dehası olarak yüzyıllar sonra bile iz bırakmaya devam ediyor. Peki, Buhurizade Mustafa Itri Efendi kimdir?

Buhûrîzâde Mustafa Itrî kimdir?

Osmanlı musiki tarihinde abidevi bir yere sahip olan Buhûrîzâde Mustafa Itrî, 17. yüzyılın ortalarında İstanbul’da, Mevlanakapı civarındaki Yaylak semtinde dünyaya geldi. Asıl adı Mustafa’dır. “Buhûrîzâde” unvanını, babasının koku ticaretiyle iştigal etmesinden alırken, “Itrî” mahlasını ise çiçekçilik ve meyvecilikle olan ilgisine atfen kullanmıştır. Bu mahlas, onun hem sanat hem doğayla olan derin bağını yansıtan güçlü bir semboldür.

Itrî, Klasik Türk Musikisi’nin zirve isimlerinden biridir. Yaklaşık 400 civarında eser bestelediği bilinse de günümüze ulaşan eser sayısı 20 civarındadır. Buna rağmen bıraktığı etkiyle Türk musikisinin çehresini değiştirmiştir. Eğitimi, dönemin önemli musikişinaslarından Koca Osman Efendi ve Küçük İmam Mehmed Efendi gibi isimlerle şekillenmiş, Hafız Post’un öğrencisi olduğu da kuvvetle muhtemel kabul edilmektedir.

Musiki ve Sanat Hayatı

Itrî, yalnızca bir bestekâr değil; aynı zamanda bir şair ve hattattı. Musiki formuna sanatsal derinlik kazandıran çalışmaları, onu sadece bir besteci değil, bir kültür mimarı olarak da öne çıkarır. Nevâ Kâr isimli eseri, gerek makamsal zenginliği gerekse melodik özgünlüğüyle Klasik Türk Musikisi repertuvarının doruk noktası sayılır. Bu eserde kullanılan güfte, büyük İranlı şair Hafız-ı Şîrâzî’ye aittir.

Pençgâh, Isfahan, Hisar, Bestenigâr, Nikriz, Bûselik, Dügâh ve daha birçok makamda bestelediği murabbalar ve semailer, Itrî'nin form ve üslup ustalığını sergiler. Özellikle küçük formda eser bırakmaması, onun musikiye duyduğu yüksek sanat anlayışının göstergesidir.

Cami müziğiyle doğrudan ilişkisi olduğu yönündeki iddialara rağmen, tarihsel kaynaklarda bu bağlamda kesin bir veri bulunmamaktadır. Camiye yönelik bestelenen bazı eserlerin ona izafe edilmesi zamanla gelişen bir yanlış anlamadır.

Saray ve Himaye

Itrî, dönemin padişahları IV. Mehmet ve Kırım Hanı I. Selim Giray gibi önemli devlet adamlarının himayesinde bulunmuş, saray çevresinde müzik öğretmenliği yapmış, bir dönem Esirciler Kethüdalığı gibi önemli bir görevi de üstlenmiştir.

Vefatı ve Mirası

1712 yılında İstanbul’da vefat eden Itrî’nin mezarının Mevlanakapı surlarının dışında olduğu tahmin edilse de günümüzde mezarının yeri kesin olarak bilinmemektedir. Edirnekapı’daki bazı kabirlere yanlışlıkla atfedilmiş olsa da, bu bilgiler tarihsel gerçeklikle örtüşmemektedir.

Itrî’nin Kültürel Yansımaları

  • 100 TL Banknot: 1 Ocak 2009’da tedavüle giren 100 TL’lik banknotun arka yüzünde Itrî’nin portresi yer almıştır. Ancak burada kullanılan Mevlevî şeyh destârı gibi detaylar, bazı tarihçilerce eleştirilmiştir.
  • Edebî ve Akademik Çalışmalar: Yahya Kemal Beyatlı, "Itrî" adlı şiirinde onun Türk musiki geleneğindeki yerini derin bir duyarlılıkla işlerken; Rüştü Şardağ ve Yılmaz Öztuna, onun hayatını konu alan müstakil eserler kaleme almıştır.
  • UNESCO Anma Yılı (2012): UNESCO Türkiye Millî Komisyonu, 2012 yılını "Itrî Anma Yılı" ilan etmiş ve çeşitli etkinliklerle sanatçının mirası ulusal ve uluslararası düzeyde yâd edilmiştir.
  • Albüm: Itrî & Bach (2013): Ertan Tekin, Murat Aydemir ve Çağ Erçağ’ın ortak projesi olan bu albüm, Itrî ile çağdaşı Johann Sebastian Bach’ın eserlerini postmodern sentezle bir araya getirmiştir.
  • Mustâbey Armutu: Kaynaklara göre Itrî, Mustâbey adını taşıyan armut çeşidinin de yetiştiricisidir.

Itrî’nin Eserlerinden Seçmeler

  • Nevâ Kâr
  • Segâh Mevlevî Ayini
  • Rast Na't-ı Mevlânâ
  • Nühüft İlâhî
  • Pençgâh Beste (2 adet)
  • Hisar Devri Kebir Beste
  • Bestenigâr Darb-ı Fetih Beste
  • Buselik Hafif Beste
  • Rehavî Peşrev
  • Nühüft Saz Semaisi

Kaynak: Haber Merkezi