Ebû Süfyan, İslam'ın erken dönemlerindeki önemli bir isimdir. Özellikle Mekke'nin fethi ve sonrasındaki olaylarda önemli roller üstlenmiştir. Fakat Ebû Süfyan'ın hayatı sadece bu olaylarla sınırlı değildir. Onun yaşamı ve yaptıkları hakkında merak edilenler nelerdir? İşte detaylı bilgiler ve cevaplar...
Ebu Süfyan kimdir?
Hazret-i Ebu Süfyan (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber Efendimizin kayınpederi ve ashâb-ı kiramın büyüklerindendir. Habibe validemizin ve vahiy kâtibi Hazret-i Muaviye’nin babasıdır.
Ebu Süfyan, müslüman olmadan önce Mekke’nin ordu kumandanıydı. Ancak Mekke'nin fethi sırasında İslam'a döndü. İslam ordusu şehre girerken, bir tepeden onları seyrediyordu. Kendi kendine (Şimdi büyük bir ordum olsa, acaba bunları yenebilir miydim?) diye düşündü. Tam o sırada Peygamber Efendimiz yanına gelip, yavaşça (Ne kadar büyük ordun olsa, yine seni yenerdim) buyurdu. Bu mucize karşısında Ebu Süfyan'ın imanı daha da kuvvetlendi. Daha sonra Peygamber Efendimiz eshabına buyurdu ki: (Ebu Süfyan’ın evine giren öldürülmekten kurtulur.)
Ebû Süfyan ne yapmıştır?
Ebu Süfyan, Mekke’ye gidip Kureyşi İslam’a davet etti ve İslam ordusunun şehre girmek üzere olduğunu haber verdi. (Müslüman olanlar ve benim evime ve Mescid-i Haram'a sığınanlar hariç, herkes kılıçtan geçirilecektir) dedi. Bu davetiyle Mekke'nin fazla kan dökülmeden fethedilmesinde büyük rol oynadı.
Taif gazasında da büyük kahramanlık gösterdi ve harpte bir gözü kör oldu. Peygamber Efendimiz, (Ya Eba Süfyan! Hangisini istersin? Eğer dilersen, dua edeyim, gözün yerine gelsin. Eğer dilersen Allahü teâlâ, Cennette sana bir göz versin) buyurdu. Ebu Süfyan, (Ya Resulallah! Cennette göz verilmesini isterim) dedi ve avucunda duran gözünü yere attı.
Yermük gazasında da büyük kahramanlık gösterdi ve ikinci gözü de çıktı. Orada şehit oldu.