Bilindiği üzere 4857 Sayılı İş Kanunu işçi ve işveren arasındaki neredeyse tüm hukuki durumları anlatmakta, yol göstermektedir. Bir de tüm bu işçilerin yakından ilgilendiği kıdem tazminatı konusu var. Ama 4857 Sayılı İş Kanunu kıdem tazminatına değinmez. Kıdem tazminatı 1475 Sayılı İş Kanunu’nda tanımlanmıştır. 4857 Sayılı İş Kanunu yürürlüğe girerken 120’nci maddesi “–25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır” diyerek sadece kıdem tazminatı maddesinin yürürlükte olduğunu söylemektedir. 1475 sayılı kanun 14’üncü madde birinci fıkra hükmünde “Her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır” demektedir. Yani bir yıl dolmadan kıdem tazminatı hakkı olmaz. Tam yıldan sonraki süreler için de oranlama yapılarak kıdem tazminatı hesaplanır. Peki, kadınların evlenmek için istifa ettiğinde kıdem tazminatı alabileceğini biliyor musunuz? Tabi bunu birçok işçi artık biliyor. Evlendiğiniz tarih itibariyle bir yıl içerisinde evlilik sebebiyle istifa ederseniz kıdem tazminatına hak kazanırsınız. Ama işveren istifa dilekçesi yazmanız gerekiyor deyince bir çekince oluşuyor. Aslında evet işveren haklı. Evlilik sebebiyle işi bıraktığınıza dair bir istifa dilekçesi yazmanız lazım. Ancak istifa dilekçenizde muhakkak ama muhakkak evlenme sebebiyle istifa ettiğinizi belirtin. Diğer bir çekince ise, evlilik sebebiyle istifa eden işçi, daha sonra çalışmaya başlarsa, aldığı kıdem tazminatını öder mi? Tabii ki hayır. Ve bu konuya kapatılan 22. Hukuk Dairesi noktayı koydu. İşçi evlilik sebebiyle istifa etmiş, ve daha sonra öğretmen olarak atanmış. Kıdem tazminatı alarak ayrıldığı eski işyeri ile hakkını kötüye kullanım konusunda ihtilafa düşülmüş. 22. Hukuk Dairesi 2016/32300 esas numaralı ve 2020/4173 numaralı kararına göre kadın işçi haksız değildir. Özetle kararda; Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkı tanınmıştır. Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir işyerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir. Somut olayda, “Davacı 10.10.2014 tarihinde evlenmiş ve kanunen tanınan süre içerisinde 15.09.2015 tarihinde iş sözleşmesini evlilik sebebi ile sonlandırdığını işverene bildirmiştir. Dosya kapsamında her ne kadar davacının 15.09.2015 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı matematik öğretmeni olarak atandığına ilişkin İl Milli Eğitim Müdürlüğü yazısı bulunsa da yukarıda izah edildiği üzere bu durum hakkın kötüye kullanımı mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden kanuni sınırlar içinde fesih hakkını kullandığı anlaşılan davacının kıdem tazminatı talebinin reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir” diyerek, "Kadın işçi, ister memur olarak atansın, ister başka işyerinde çalışmaya başlasın durum ne olursa olsun, kıdem tazminatı İş Kanunu'ndan doğan bir haktır ve sonrasından tekrar işe başlaması hakkın kötü kullanımı" değildir diyerek işçiyi haklı bulmuştur.