İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile Kalpten Kalbe Derneği iş birliğinde hayata geçirilen “Hayallerimizi Dikiyoruz” projesi, devlet korumasındaki kız çocuklarının yaşamına umut ve özgüven tohumları ekti. Proje kapsamında 10 kız çocuğu, kendi tasarladıkları kıyafetleri giyerek hem defile yaptı hem de duygularını tiyatro sahnesinde ifade etme şansı buldu.

Atatürk Çocuk Evleri Sitesi'nde koruma altında bulunan 10 genç kız, ilk kez ellerine aldıkları iğne-iplik ve dikiş makinesiyle sadece kumaş değil, hayallerini ve kimliklerini de yeniden biçimlendirdi. Altı ay süren atölye süreci boyunca çocuklar hem teknik beceriler kazandı hem de iç dünyalarına ayna tutma fırsatı buldu.

"Hayal Kurmaktan Dikiş Makinesine"

Proje, yalnızca dikiş öğretmekle kalmadı; çocukların duygu dünyalarını dışa vurabilecekleri yaratıcı bir alana dönüştü. “Bir zamanlar sadece hayal kurabiliyorduk, şimdi o hayalleri dikeceğiz” sözleriyle yola çıkan kızlar, bu süreci yalnızca bir öğrenim değil, aynı zamanda içsel bir keşif yolculuğu olarak tanımladı.

Finalde düzenlenen tiyatro gösterisi ve defilede, çocuklar kendi diktiği kıyafetlerle sahneye çıktı. Her kıyafet, bir hikâyenin taşıyıcısıydı; her ilmekte bir umut, her renk seçiminde bir duygunun izleri vardı.

“Bu sadece bir defile değil; bir doğuş sahnesi”

16 yaşındaki C, sahneye çıkarken sadece bir kıyafet değil, kendi içsel yeniden doğuşunu taşıdığını söyledi:

“Hayalimi diktim. İlk dikişim yamuktu ama pes etmedim. Sanki içimdeki beni yeniden dikiyordum. Bu sadece bir defile değil, gölgelerden çıkan ışığımızın, suskunken kurduğumuz hayallerin, görünmeyen emeğin sahnesi.”

C’nin sözleri, projenin ne kadar derin ve çok boyutlu bir anlam taşıdığını ortaya koydu.

"Karanlıktan Doğan Işık"

12 yaşındaki H ise diktikten sonra adını “Karanlıktan Doğan Işık” koyduğu kıyafetle sahnedeydi. Kendi rengini bulmakta zorlandığını ancak duygularını katarak özgün bir tasarım ortaya çıkardığını anlattı:

“Başlarken ‘Yapamam.’ dedim ama hayal gücümle ilerledikçe güzelleşti. Elbisemin adı, kendi yolculuğumu anlatıyor. Çünkü karanlıkta parlayan biri olması gerekiyordu ve o kişi ben oldum.”

İlmek İlmek Özgüven

İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ömer Turan, projenin çocukların ruhsal ve sosyal gelişimine katkısına dikkat çekti:

“Çocuklarımızın geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak, becerilerini hayata taşıyacak projeler bizim için çok kıymetli. Bu sadece bir eğitim değil, onların iç dünyalarını yansıtabilecekleri ve fiziksel olarak da deneyimleyebilecekleri bir süreçti. Kazandıkları özgüvenle çok daha güçlü adımlar atacaklarına inanıyoruz.”

Turan, devlet korumasındaki çocukların her aşamada desteklendiğini vurgulayarak, bu tür projelerin çocukların yaşamında büyük değişimlere yol açabileceğini ifade etti. “Sporcu, sanatçı, tiyatrocu olarak kendini var etmiş gençlerimiz var. Bu emeklerin karşılıksız kalmadığını görüyoruz” dedi.

Hayalin Kıyafeti, Sahnenin Duygusu

J adındaki katılımcı kız çocuğu ise, tasarımına “Doğanın Neşesi” adını verdi.

“Doğa tüm varlık, neşe de benim. Hayallerin peşinden koşmak çok güzel. İçine girip çıktığın bir dünya gibi. Pes etmemek, hayalini küçücük bir suda boğmamak gerek.”

Projenin sonundaki defile ve tiyatro gösterisi, izleyicilerde derin duygular yarattı. Sadece tasarım ve sahne performansı değil, kızların kendi sesleriyle kurdukları cümleler de salonda yankılandı: “Biz vazgeçmedik. Siz de vazgeçmeyin.”

Birlikte Dikilen Hayaller

Proje, aynı zamanda kızlar arasındaki dayanışmayı da pekiştirdi. Başlangıçta birbirlerine mesafeli olan çocuklar, süreç içinde dostluklar kurarak birlikte üretmenin, birlikte başarmanın mutluluğunu yaşadı. Tiyatro sahnesinde anlatılan “iğne batma” metaforu, onların zorluklarla nasıl baş ettiklerini ve sabırla nasıl güçlendiklerini sembolize etti.

Kaynak: AA