Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz, gelir düzeyinde yaratığı düşüşle, vatandaşların temel ihtiyaçlarını karşılamak için bile kredi kartlarını kullanmak zorunda kalmalarına neden oldu. Bankaların ihtiyaç kredilerindeki sınırlamasının da etkili olduğu bu durum, vatandaşların bankalara olan borçlarını katlayarak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre; bireysel kredi kartı borç stokunu geçen yıla göre yüzde 157 artırarak 1,2 trilyon TL ile rekor seviyeye yükseldi. Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, artan bu borç stoku nedeniyle bankaların faiz, limit ve taksit sınırlamasına gitmesinin, piyasa dengelerini olumsuz yönde etkileyebileceğini kaydederken, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Attila Acar ise, bankaların bu sınırlama yönteminin para politikalarında yapılan sıkılaşmaya destek olacağının altını çizdi.
Milli gelirdeki düşüş
Türkiye’nin milli gelirinin 2001-2013 yılları arasında, dünyadaki konjonktür ve iktidarın ekonomi politikaları üzerindeki disiplinli yönetimi sayesinde hızla arttığını vurgulayan Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, 2013 yılına kadar yaşanan gelirdeki bu hızlı artışın bir güven ortamı oluşturduğunu söyledi. 2013 yılından bu yana ise yaşanan deprem ve pandemi gibi etkenlerle değişen enflasyonist ortamın kişi başına düşen milli geliri 10 bin dolar seviyesinin atına düşürdüğünü kaydederek, “Pandemi, deprem, göç gibi felaketlerin de olumsuz yönde etkilediği ekonomi ortamında, kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar seviyesinin altına geriledi. Vatandaşlar gelir konusunda oldukça zor durumda olduğu için elindeki kullanabileceği en iyi alternatif kredi kartlarına yöneldi. Ancak burada öyle çılgınca bir tüketim durumu söz konusu değil. Vatandaşlar öncelikle kira, gıda temini gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için kredi kartlarını kullanmaya başladı. Dolayısıyla bankalara olan borçlanmalar da oldukça arttı” diye konuştu.
“Sorun gelir seviyesi”
Gündemde yer alan bilgilere göre ise bankalar, borçlanma artışını en aza indirebilmek adına faiz, limit ve taksit yöntemlerine belli bir oranda sınırlama getirmeye hazırlanıyor. Hayata geçirilecek bu sınırlama yönteminin, piyasa dengelerinde olumsuz etki yaratabileceğini belirten Toptaş, “Bu sınırlama yöntemiyle devlet piyasa akışına müdahale etmiş olur. Piyasa akışında yapılan müdahaleler, dengeyi bozabilir. Burada sorun mevcut gelir. Gelir düzeyinin düşük olması nedeniyle ödemeler aksıyor ve borçlar artıyor. Bu durumun düzenlenebilmesi için yapılması gereken, enflasyonun ivedilikle düşüşe geçirilmesi ve gelirin artırılması. Ayrıca kamuda da yüksek oranda tasarrufa ihtiyaç var. Kamuda yapılacak tasarruf ile ihtiyaç sahibi vatandaşlara yardım eli uzatılabilir. Bu da atılması gereken önemli adımlardan biridir” ifadelerini kullandı.
Günümüzde kredi kartlarının taksitli alışveriş yapmak için kullanıldığını ve bu durumun kontrolsüz bir harcama alanı oluşturduğunu vurgulayan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Attila Acar ise, bankaların faiz, limit ve taksitli alışverişe sınırlama getirmesinin, Merkez Bankası tarafından uygulanmaya çalışılan parasal sıkılaştırmaya destek vereceğini kaydetti. Parasal sıkılaşmanın kontrolsüz tüketimi yavaşlatmaya ve enflasyon üzerindeki etkisini azaltmaya çalıştığını belirten Acar, “Kredi kartları bir borçlanma aracı haline geldi. Bu da devletin enflasyonu düşürmek adına uygulamaya çalıştığı parasal sıkılaşma politikalarını olumsuz etkiliyor. Bankaların yapacağı bu faiz, limit ve taksitte sınırlandırma yöntemi ile parasal sıkılaşma politikalarına destek olabilir” dedi.
“Sicil affı bir yöntem olabilir”
Kredi kartlarının borçlarının düzenli ödenmemesi nedeniyle vatandaşların bankacılık sisteminde kara listeye girmesinin olası olduğunu söyleyen Acar, sicil affıyla yeniden aktif kredi işlemi yapılabileceğini söyledi, “Bankalarca yapılan işlemlerde, kişilerin ödenmemiş kredi veya kredi kartı, karşılıksız işlem gören çek ya da protestolu senet borçlarının dikkate alınmamasına yönelik yapılan düzenlemeye sicil affı denir. Sicil affı düzenlemesi hukuki bir altyapıya sahiptir. Bunun düzenlenmesi ile yapılacak sicil affıyla, kişiler borçları nedeniyle yapamadıkları kredi veya kredi kartı işlemlerini yeniden gerçekleştirebilir” diye konuştu.