Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat düzenlemesi olarak duyurduğu “Maarif Yüzyılı Modeli” eğitim camiasında tartışmaları da beraberinde getirdi. Bakanlık, model ile öğrencilerin “değer odaklı, milli ve manevi bağları güçlü” bir eğitim sürecinden geçmesini hedeflediklerini açıklarken, eğitimciler ise müfredatın kapsamı ve dengesi konusunda kaygılı.

‘Çağdaşlık’ vurgusu
Eğitim sendikaları ve uzmanlar, özellikle Atatürkçülük ve inkılap tarihi derslerine ayrılan sayfa sayısının düşürülmesi, buna karşılık din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin kapsamının genişletilmesi gibi başlıkların, laiklik ve bilimsel eğitim açısından risk taşıdığını savunuyor. Öğretmenler ayrıca yeni sistemde ders yükünün öğrenciler üzerinde daha da ağırlaşacağını ve uygulamada öğretmenlerin rehberlik rolünün ikinci plana itilme tehlikesi bulunduğunu belirtiyor. Maarif Yüzyılı Modeli ile birlikte derslerin “beceri temelli” işlenmesi, öğrencilerin akademik bilgilerin yanı sıra milli kimlik ve değerlerle yoğrulması hedefleniyor. Eğitimciler, değerler eğitimine karşı olmadıklarını ancak bunun temel bilimlerden ve çağdaş pedagojiden kopmadan yürütülmesi gerektiğini vurguluyor.

necati kalafat-1

‘Alternatif değil’

Eğitimciler yeni modelle laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığını kaydederken, veliler de öğrencilerin nitelikli eğitim alamadıklarını, özellikle devlet okullarında bilimsel eğitim yerine dine dayalı eğitimin dayatıldığını kaydetti. Maarif Modeli’nin taslak olarak ortaya çıktığı günden itibaren laik eğitim anlayışından uzak bir model olduğunu vurguladıklarını belirten Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Maarif Modeli 2 yıldır taslak halinden çıkarılarak müfredata girdi. Bu yıl yerleşmiş bir model haline geldi. Buna dair bizim iki itirazımız var; birincisi devlet okullarının niteliksizleştirilmesi. Biz çocuklarımızın dünya standartlarında nitelikli eğitim almasını istiyoruz. Türkiye’de 20 milyon öğrenci yaşıyor ve bu öğrencilerin neredeyse 18 milyonu bu sistem içerisinde tabiri caizse geri dönüşüm kutusuna atılmak üzere hazırlanıyor” diye konuştu.

‘Okulların içi boşaltıldı’

12 senede 1 veya 2 milyon mezun öğrencinin istihdam edilebileceği bir sistemin kurulduğunu aktaran Kalafat, “Bunun adına da Maarif Sistemi diyorlar. Burada bizim ‘maarif’ten anladığımız, itaat eden öğrenciler yaratılması ve kız çocukları için ise okula gönderilmeyen çocukların oluştuğu bir sistem. Kamusallık dediğimiz kısım burası. Bunu da direkt özelleştirme yapamadıkları okulların içini boşaltarak, kalabalık sınıflar, yetersiz personel gibi yöntemlerle, devlet okullarını alternatif olmaktan çıkarıyorlar. Böylece öğrencileri özel okullara yönlendiriyorlar. Özel okullarda ise Maarif Yüzyılı Modeli eğitim programı uygulanmıyor. Yani paran varsa bu modelden muaf oluyorsun” ifadelerini kullandı.

‘Laiklik ve bilimden uzaklaşıldı’

Laik ve bilimsel eğitimden uzaklaşıldığını vurgulayan Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, devlet okullarındaki birçok idarecinin Din Kültürü alanında eğitim almış öğretmenlerden oluştuğunun altını çizdi. Kalafat, “İtirazlarımızın ikinci tarafı laiklik vurgusu. Laiklik vurgusu basit bir ideolojik kavram değil. Laiklik bu ülkedeki bütün düşünüş ve inanışların eğitim sisteminde temsil edilmesidir. Kimsenin kimseden üstün kılınmadığı anlamını taşır. Bugün mezhep anlayışı eğitim sistemi içinde hakim olmuş durumda. Seçmeli ders olarak tamamen din dersleri seçiliyor. İdarecilerin çoğu din kültürü öğretmenlerinden oluşuyor. Bu anlayışla eğitimin laik ve bilimselliğini ortadan kaldırıyorlar. Bu iki şey de maarif yüzyılı modeli olarak önümüze sunuluyor” diye konuştu.

Kaynak: Dilek Çakır Durak