Meme estetiği, yalnızca estetik bir tercih değil; özgüven, beden algısı ve yaşam kalitesini etkileyen kapsamlı bir iyileşme süreci. Estetik, Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi Uzmanı Dr. Uğur Öner, bu operasyonların kadınların ruhsal dünyasında da kalıcı izler bıraktığını vurguladı.

Duygusal, fiziksel ve sosyal bir ihtiyaç

Memenin, kadın kimliğinin hem bireysel hem toplumsal düzeyde en güçlü sembollerinden biri olduğunu belirten Dr. Öner, meme estetiği taleplerinin çoğu zaman yalnızca dış görünüşle sınırlı olmadığını ifade etti. Fiziksel rahatsızlıklar, özgüven eksikliği, duruş bozukluğu gibi nedenlerle de bu ameliyatlara başvurulduğunu kaydetti.

Detaylı değerlendirme şart

Meme estetiğinde en çok tercih edilen uygulamaların meme büyütme, küçültme ve dikleştirme olduğunu belirten Dr. Öner, her vücut yapısının, yaşam tarzının ve beklentinin farklı olduğunu; bu nedenle operasyonların bireyselleştirilmiş bir yaklaşımla planlanması gerektiğini söyledi. Doğru hasta değerlendirmesi yapılmazsa teknik başarının bile hasta memnuniyetine dönüşmeyebileceğine dikkat çekerek, kişisel faktörlerin cerrahi başarı kadar önemli olduğunu paylaştı.

Doğru teknikle emzirme işlevi korunur

Kadınların meme estetiği öncesinde en çok merak ettiği konuların başında ameliyat sonrası emzirme yetisinin korunup korunamayacağı ve his kaybı riskinin geldiğini aktaran Dr. Öner, doğru teknikle bu risklerin minimize edildiğini belirtti. Meme büyütme ameliyatlarının süt kanallarına zarar vermediğini, meme başı çevresindeki sinirlerin korunması sayesinde his kaybının nadiren yaşandığını ifade etti.

Çok daha güvenli ve konforlu

Modern tıbbın sunduğu olanakların meme estetiği operasyonlarını çok daha güvenli hale getirdiğini belirten Dr. Öner, gelişmiş silikon protezler, dikiş teknikleri ve konforlu anestezi uygulamaları sayesinde hastaların hem operasyon sürecinde hem de iyileşme döneminde ciddi bir konfor yaşadığını kaydetti. Bu sürecin multidisipliner bir ekip tarafından yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Öner, operasyonun sadece cerrahi değil; psikolojik ve sosyal boyutlarının da olduğunu hatırlattı.

"Kendimi yeniden tamamlanmış hissediyorum"

Dr. Öner, ameliyat sonrası kadınların yaşadığı değişimin yalnızca fiziksel değil, ruhsal bir dönüşüm olduğuna dikkat çekti. Hastalarının büyük bir kısmının, operasyon sonrası kendilerini daha güçlü, daha huzurlu ve daha bütün hissettiklerini söylediğini aktaran Dr. Öner, bu süreci “bir özgürleşme ve kendini yeniden tanıma yolculuğu” olarak tanımladı.

Görevimiz, tıbbi ve psikolojik destek sunmak

Meme estetiği kararının yalnızca güzellik değil; sağlık, özgüven ve yaşam kalitesi açısından da değerlendirildiğini belirten Dr. Uğur Öner, kadınların bu süreçte desteklenmesi gerektiğini ifade ederek, görevlerinin, onların bu dönüşüm yolculuğunda güvenilir bir rehber olmak olduğunu dile getirdi.

Muhabir: İpek Kırca