İzmir Mobilyacılar Odası Başkan Adayı Seyfettin Dağ, İzmir mobilya sektöründe uzun süredir biriken sorunları Yeni Bakış Gazetesi’ne anlattı. Şu anki yönetimdeki isimlerin çoğunun sektörün gerçek dinamiklerini bilmediğini, sahadan kopuk olduğunu ve bu nedenle çözüm üretemediğini ifade eden Dağ, “Yönetimlerin mesleğin içinden gelen, üretim süreçlerini bilen, sorunları yaşamış ve çözüm üretme kapasitesi olan kişilerden oluşması gerekiyor. Odanın içinden, masa başında yıllarca görev yapmış, yalnızca idari süreçleri bilen bir personelin aday olması, mobilya gibi her gün yenilenen, global rekabetin tam ortasında duran bir sektörü yönetmek için yeterli değil. Bu iş, yalnızca odanın kapısından girip çıkmakla, birkaç resmi evrakla tanınacak kadar basit bir iş değil. Mesleği bilmeyen, esnafın derdini yaşamayan birinin bu kadar ağır bir yükün altına girmesi sektör adına büyük bir risk” dedi.

Izmir Mobilyacilar Odasi Baskan Adayi Seyfettin Dag Projelerini Acikladi Oda Yonetiminde 1

‘Üyeler, hizmet göremiyor’

İzmir mobilya sektörünün bugün ciddi bir darboğazdan geçtiğini aktaran Seyfettin Dağ, “İhracat kapıları yeterince açılmıyor, sektörün önü açılmadığı için uluslararası pazarda güçlü bir yer edinemiyor. İnegöl gibi küçük bir yer bile dünyaya mobilya satarken, İzmir gibi büyük bir şehrin geri planda kalması kabul edilebilir değil. Yıllardır düzenlenen mobilya fuarları ise amaçlanan etkiyi yaratmıyor. Doğru planlama yapılmadığı için beklenen kazanç sağlanamıyor, sektör adına kalıcı sonuçlar üretilemiyor. Üyeler açısından bakıldığında ise durum daha da can sıkıcı. Yıllardır oda üyeleri yalnızca aidat zamanı hatırlanan bir konuma itildi. Ödemede gecikme olunca hemen icra süreçleri devreye giriyor, fakat iş hizmet vermeye gelince sessizlik hâkim. Bu anlayışın doğru olmadığını söylüyoruz. Aidat başka bir konudur, hizmet başka bir konudur. Borcu var diye üyenin işi aksatılmamalı, evrağı verilmeli, desteği sağlanmalı. Üye odasına geldiğinde karşısında çözüm üreten bir yapı görmek zorunda. Yalnızca tahsilat yapan, hizmet üretmeyen bir oda anlayışı bu sektöre fayda sağlamıyor. İnsanlar artık sadece borç hatırlatması almak istemiyor. Eğer gerçek anlamda hizmet verilirse zaten insanlar gönüllü olarak aidatını da öder. Bilgilendirme denildiğinde akla sadece borç mesajı gelmemeli. Sektörle ilgili yenilikler, devlet destekleri, eğitimler, fuar fırsatları, teknolojik gelişmeler düzenli olarak üyeye ulaştırılmalı. Üye, ödediği aidatın karşılığını somut olarak görmeli” ifadelerini kullandı.

Izmir Mobilyacilar Ve Marangozlar Odasi Baskan Adayi Seyfettin Dagdan Degisim Cagrisi 1

‘Dijitalleşme lüks değil’

Bugün dünyanın yapay zekâ, dijital tasarım ve ileri yazılım teknolojileriyle ilerlediğini aktaran Dağ, “Mobilya sektörü de bu dönüşümden ayrı düşünülemez. Tasarımdan üretime kadar her alanda dijitalleşme kaçınılmaz. Biz de bunun bir lüks değil, zorunluluk olduğunun farkındayız. Bu nedenle yapay zekâ destekli tasarım eğitimleri, dijital altyapı desteği ve teknoloji odaklı projeler mutlaka bu odanın gündeminde olmalı. Şahıs firmalarının bireysel çabaları yeterli değil; kurumsal bir destek şart.
Bir diğer büyük problem ise sanayi sitesinin durumu. Karabağlar ve Buca arasında sıkışıp kalmış, yılların yükünü taşıyan, düzensiz, İzmir’e yakışmayan bir görüntüyle varlığını sürdüren bir yapıdan söz ediyoruz. Yaklaşık altı yedi bin esnaf burada üretim yapıyor ancak yıllardır tek bir somut adım atılmadı. Herkes bu sorunu biliyor ama kimse çözüm adına harekete geçmiyor. Oysa İnegöl örneği ortada. Küçük bir yerleşim yeri dünyanın mobilyasını üretip ihraç edebiliyorsa, İzmir neden geri kalsın” diye konuştu.

‘Çöp sorunu büyük tehdit’

Sanayi sitesinin mutlaka taşınması gerektiğini söyleyen Dağ, “Modern, düzenli, planlı bir alana ihtiyaç var. Menemen tarafında ve güney aksında alternatif bölgeler değerlendiriliyor. Devlet Antakya’da bu modeli uyguladıysa İzmir’de de uygulamalı. Burası Türkiye’nin üçüncü büyük şehri. Buradaki esnafın kooperatif kurup yıllarca bekleyecek maddi gücü yok, böyle bir zamanı da yok. Devlet destekli, organize, planlı bir sanayi sitesi kurulursa hem şehir nefes alır hem de sektör büyür. Bu adım atıldığında istihdam artacak, ihracat güçlenecek, İzmir uluslararası arenada daha güçlü bir konuma gelecek. Bunlara ek olarak çöplerin toplanmaması sorunu da başlı başına büyük bir tehdit haline geldi. Sadece çevre kirliliği değil, doğrudan ticareti etkileyen, iş güvenliğini tehdit eden bir durum var. Çöpler yüzünden yaşanan yangınlar hem can hem mal kaybına yol açıyor. Şehre gelen müşteriler, yatırımcılar, yıllık büyük bağlantılar yapmaya gelen firmalar bu manzarayı görünce geri adım atıyor. “Yarın dükkânınız yanarsa biz de mağdur oluruz” diyerek uzun vadeli anlaşmalardan kaçınıyorlar. Bu tablo yalnızca esnafı değil İzmir’in ticari itibarını da zedeliyor” sözlerine yer verdi.

‘Değişim kaçınılmaz’

Donanımlı, tecrübeli, vizyon sahibi insanların yönetimde olması gerektiğini aktaran Dağ, “Biz bu nedenle değişimin artık kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. Artık çalışan, üreten, dinleyen, çözüm üreten, üyeye değer veren bir oda yapısına ihtiyaç var. Sektöre enerji katacak, İzmir’e yakışan bir yönetim anlayışı ile bu sürecin değişmesi gerekiyor. Biz bu yüzden yola çıktık. Hem esnafın sesi olmak hem sektörün geleceğini büyütmek hem de İzmir’e yakışan bir mobilya gücü oluşturmak için sorumluluk almaya hazırız” dedi.

Kaynak: Filiz Erol