Konut fiyatlarının hızla yükseldiği, tek maaşla ev sahibi olmanın zorlaştığı bu dönemde bankalar yeni bir model geliştirdi. “Ortak konut kredisi” adı verilen sistemle, artık bir konut için en az iki, en fazla beş kişi birlikte kredi kullanabiliyor. Taksit ödemeleri ortaklar arasında eşit biçimde paylaştırılırken, satın alınan konutun tapusu da hisseli olarak düzenleniyor. Yeni model, özellikle yüksek fiyatlar nedeniyle konut edinmekte zorlanan kesimler için alternatif bir finansman yöntemi olarak öne çıkıyor. Bankalar, başvuru yapan her kişinin gelirini ve kredi notunu ayrı ayrı değerlendiriyor. Kredinin onaylanması halinde, taksitler belirlenen ortak sayısına göre eşit şekilde bölünüyor.
Borç bölünüyor
Örneğin, 2 milyon lira tutarındaki bir konut için kullanılan kredinin aylık ödemesi yaklaşık 70 bin 956 TL seviyesinde. Bu tutar iki kişi arasında bölündüğünde kişi başına 35 bin 478 TL, üç kişi olduğunda 23 bin 653 TL, dört kişi olduğunda 17 bin 739 TL, beş kişi olduğunda ise 14 bin 191 TL olarak hesaplanıyor. Tapu ise ödeme oranına göre hisseli biçimde düzenleniyor.
Sistemde önemli olan nokta ise, her ortağın kredi borcundan sorumlu tutuluyor olması. Yani ortaklardan birinin taksitlerini ödememesi durumunda diğer borçlular da sorumluluk altına giriyor. Bu nedenle uzmanlar, krediye birlikte başvuran kişilerin aralarında yazılı bir protokol yapmalarının önemine dikkat çekiyor. Uygulama, hem kamu hem de özel bankalar nezdinde pilot olarak başlatılmış durumda. Faiz oranları standart konut kredileriyle benzer düzeyde seyrederken, ortalama yıllık oran yüzde 3,49 olarak ifade ediliyor. Ancak bankalar, her başvuru için ayrı gelir ve risk analizi yapıyor.

‘Amaç stokları eritmek’
Yüksek kredi faizleri olmasına karşın kiraların da yükselmesi nedeniyle kredi başvurularının oldukça arttığını belirten İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, bankaların ortak kredi uygulamasının bireylerden çok büyük inşaat şirketlerinin ellerinde kalan konutların satılması için uygulanmak istediğini kaydetti. Akgün, “Krediler yüksek olsa da, kiralar da yüksek olduğu için insanlar kredi kullanmaya başladı. Son 9 ayda konut almak için kredi kullananlarda oran yüzde 15’lere ulaştı. Çevre ve şehircilik Bakanlığı, gayrimenkul sertifikasını önce öne sürdü. ‘İnsanlar konut alamıyor, bari hissesini alsınlar’ şeklinde dile getirilen bu uygulama ile olumlu olumsuz yaklaşılan dönemler oldu. Şimdi ise banka kredisi kullanarak gayrimenkul alma modelini eklemeye çalışıyorlar. Bankalar yeni enstürman arayışına girdi. Bu da gayrimenkul satışını hızlandırmak için yapılmak isteniyor. Çünkü Türkiye’de proje üreten şirketlerde gayrimenkul stokları çok fazla oluştu. Bankalar bu uygulamayla kartelleşmiş büyük firmaların elindeki satılmayan konutların satışı için bir fon mantığı oluşturmaya çalışıyor” diye konuştu.

‘2 handikap var’
Bankaların “Ortak Konut Kredisi” uygulamasının “Kur Korumalı Mevduat” uygulamasında olduğu gibi uzun vadeli bir uygulama olmayacağını kaydeden Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, uygulamanın anlaşmazlıklara yol açacağını belirtti. Toptaş, “İster 2 kişi ister 5 kişi bu krediye başvursun, konut kredisi faizleri yüksek. Bu ilk handikap. İkincisi ise faizlerin yüksekliği nedeniyle bu kredi kullanımı çok yayılacak bir uygulama olmaz. Bu uygulama da Kur Korumalı Mevduat gibi kısa zamanda yükselse bile sönecek bir uygulama. Devamı gelebilecek bir uygulama değil. Toplum olarak biz çok uzlaşma, sözleşme kültürü olan bir toplum değiliz. Kardeşler bile kendi aralarında uzlaşamıyorlar. 4 kişi bir araya gelip bir ev aldığında, sonra krediyi ödediğinde, sonuç mahkeme salonu olacaktır. Bu uygulama belki şirketlerin ortaklığına yarayabilir. Ama bireyler bir araya gelip bir sözleşme yapıp, evi alıp, bu evi bölüşmek sürecini gerçekleştiremez. Bence bu yine kamuoyunu oyalayan bir uygulama” dedi.
‘Bu faizle olmaz’
Dar ve sabit gelirlilerin konut edinmesinin zorlaştığını, çünkü insanların fakirleştiğini söyleyen Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, “Bence bu uygulamalar yerine, vatandaş için daha uygun fiyatlı ve daha küçük konutlar üzerine yoğunlaşılırsa çok daha anlaşılır olur. Ancak kredi konusu oldukça handikabı olan ve anlaşmazlık riski olan bir uygulama. Türkiye’de 2019 sonrasında yüksek oranda gelir kayıpları yaşandı. Faizlerin düşmesi ve gelirlerin artması gerekiyor. Ama bu faizlerle insanların ev sahibi olması mümkün değil. Faizler düşerse de başka sorunlarla karşılaşabiliriz. Bizim ekonomimizin kapsamlı, ayrıntılı politikalara ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.





