Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Osman Bektaş, 2004 yılından sonra Ana Marmara Fayı’nın davranışına ilişkin artan bilimsel verilerin, “tek parçalı ve 7’den büyük deprem” modelinden, “çok parçalı ve 7’den küçük depremler” modeline doğru bir evrime işaret ettiğini ifade etti. Bektaş, deprem tahminlerinde kesinlik olmadığını vurgulayarak, en doğru tahminlerin dahi yaklaşık yüzde 60 doğruluk seviyesini geçemediğini belirtti.
“Bilimsel Algoritmalar Doğayla Birebir Örtüşmez”
Açıklamasında bilimsel yöntemlerin sınırlarına değinen Bektaş, deprem parametrelerinin zaman ve mekâna bağlı olarak değiştiğini, bu nedenle algoritmaların doğayı birebir yansıtmasının mümkün olmadığını dile getirdi. Bu çerçevede, İstanbul’un karşı karşıya olduğu asıl sorunun deprem tehlikesinden ziyade, can ve mal kaybı açısından çok daha yüksek olan deprem riski olduğunun altını çizdi.
“2025’teki M6,2 Depremi Çok Parçalı Kırılmayı Destekliyor”
Prof. Dr. Bektaş, 2025 yılında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ve sonuçlarının, Marmara’daki fayların çok parçalı kırılma davranışını desteklediğini savundu. Kendisine yöneltilen “İstanbul’da deprem olmayacağı söylenmişti” şeklindeki eleştirilere ise şu yanıtı verdi:
“Ben hiçbir zaman İstanbul’un deprem tehlikesi yoktur demedim. Yıllardır olası depremin büyüklüğünün 7’den küçük olacağını savunurum.”
“M7 ile M6 Arasında Yaklaşık 30 Kat Enerji Farkı Var”
Bektaş, 7 büyüklüğündeki bir deprem ile 6 büyüklüğündeki bir deprem arasında yaklaşık 30 katlık bir enerji farkı bulunduğunu hatırlatarak, deprem tahmini ile deprem hazırlık çalışmalarının birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Açıklamalarını “Deprem tahmini başka, depreme hazırlık başka bir konudur” sözleriyle özetleyen Bektaş, İstanbul için hazırlık çalışmalarının ertelenmeden sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.





