Kuraklık, artan üretim maliyetleri ve pazara erişim sorunları, tarım sektörünü derin bir krize sürüklüyor. Özellikle İzmir’in tarım bölgelerinde çiftçiler bu yıl ne ekeceğini bilemez hale geldi. Su kısıtlamalarıyla birlikte domates, biber ve pamuk gibi ürünlerde ekim alanları daralırken, sözleşmeli tarımda yaşanan belirsizlikler de üreticiyi iyiden iyiye üretimden uzaklaştırıyor.

Çiftçinin hangi üründen ne kadar gelir edeceğini bilmediğini aktaran Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı, “Çiftçilerin en büyük sorunları maliyetlerin çok artması ve yaşanılan su sıkıntısı. İzmir’in pek çok bölgesinde sulama ile ilgili kısıtlamalar yaşanıyor, Devlet Su işleri (DSİ) su vermeyeceğini söylüyor. Kurak bir yıl geçiyoruz. Sebzeciler geçen sene çok kötü bir sezon geçirdiler. Domates, biber üreticisi özellikle zor durumdaydı. Bu yıl da sanayi domatesi alan fabrikalar da alım yapmayacaklarını söyledi. Çünkü stokları var. Bu yüzden de daha az ekim alanı olacak. Pamukta da maalesef sıkıntı olacak gibi. En büyük etken su sıkıntısı. Su isteyen ürünler yetiştirmemiz mümkün değil. Hem üretmek zor, hem maliyetler çok fazla, ürünler para etmiyor, hem de iklim sıkıntıları çok etkiliyor. Çiftçi de haklı olarak ne ekeceğini bilmiyor. Bu sene meyve ağaçlarını don vurduğu için meyve hem az hem de çok pahalı olacak. Vatandaşın bu nedenle karpuza yöneleceğini düşünen çiftçi karpuz ekmeye başladı. Bu da karpuzun bol olacağını ama fiyatın düşmesi nedeniyle de çiftçinin yine para kazanamayıp bir önceki yıl domates üreticisinin tarladan söküp atması gibi karpuzda da benzer sahneler yaşanabilir” diye konuştu.

hakan-cakici-1

Genç nüfus kalmadı

Çiftçinin sahipsiz kaldığını aktaran Çakıcı, “Kooperatifleşme yok, devletin yönlendirmesi yok. Tüccarın, sanayicinin eline kaldı. Zirai don olayı yaşadık, bunun etkileri çok sıkıntı yarattı. Onlar da kafasına göre ürün seçip ekiyorlar. Çiftçilikte de gelir az. Köylerde genç nüfus kalmadı. Çiftçi yaşı 55-60 oldu. Herkes çocuğuna git kendini kurtar diyor. Çünkü bu iş hem çok zahmetli hem de para kazanılamıyor. Asgari ücretle çalışmak da olsa şehirde yaşamayı seçiyorlar. Çiftçi, yaşlanıyor. Kırsaldan şehirlere kaçış var, özellikle büyük şehirlere kıyısı olan kırsal kesimden çok fazla genç kaçıyor. Menderes, Menemen, Torbalı gibi ilçelerde hem tarım alanlarını hem de tarımı yavaş yavaş kaybediyoruz. Tarımda bir sıkışıklık var. Hem tarım arazilerini hem de çiftçiyi kaybediyoruz. Üretimin iki temel unsuru olmayınca tarım kalmıyor zaten. Ekonomik zorluklar, ürünün para etmemesi, iklimdeki bilinmezlikler büyük sorunlar. Devletin burada yönlendirici etkisi olması gerekiyor. Kooperatifleşme olayını teşvik etmek zorundayız. Üretici birlikleri olmazsa tarımı kurtarmamız çok zor” ifadelerini kullandı.

Adnan Çobanoğlu-1

‘Üretimden uzaklaştılar’

Geçen yıl sözleşmeli tarım üreticilerinin, ürünleri ellerinde kaldığı için eylem yaptığını hatırlatan Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Fabrikalar almadı, domates benzeri ürünler için sözleşmeli çiftçilik yapmışlardı. Bu yıl sözleşme yapmak istemediler. Şirketler sözleşme yaparken ürün fiyatını önceden belirlemediği gibi, üretim sonunda çiftçinin ürününü alıp almama konusunda da herhangi bir yükümlülük taşımıyor. Bu güvencesizlik ortamı, çiftçileri ciddi anlamda üretimden uzaklaştırdı. Çünkü borçlandılar, yeni borçlara da girmek istemediler. Zaten geçmiş yıllardan borçlu olan birçok üretici, yeni sezonda da aynı belirsizlikle karşılaşınca yeniden borçlanmayı göze alamadı. Üretim riskli ve maliyetli bir süreç; bu riskin karşılığında en azından ürünün alınacağına dair bir garanti bekleniyor. Ancak mevcut sözleşmeli tarım sistemi bu güvenceyi sağlamaktan uzak” dedi.

‘Üretim teşvik edilmiyor’

Çobanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İktidar her ne kadar sözleşmeli çiftçilik yönetmeliği çıkarmış olsa da, bu düzenleme çiftçilerin lehine somut bir avantaj getirmiyor. Çiftçiler hâlâ pazara doğrudan erişim imkanından yoksun. Eğer ürünlerini aracısız bir şekilde tüketiciye ulaştırabilecekleri bir sistem kurulmuş olsaydı, örneğin hal yasası çiftçilerin lehine olacak şekilde düzenlenseydi, üretimde süreklilik sağlanabilir, kırsaldan kopuş bu denli yaygın olmazdı. Mevcut sistemde çiftçiler hem ekonomik hem de yapısal açılardan ciddi zorluklarla karşı karşıya. Üretim yapmaları teşvik edilmiyor; tam aksine, mevcut koşullar onları üretimden uzaklaştırıyor.”

‘Tıbbi aromatik bitkilerin üretimi artıyor’

Tıbbi aromatik bitkilerin üretimini yapanların arttığını dile getiren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı, “Ülkenin her yerinde yaygınlaşmaya başladı. İhracatçı bir ülkeyiz bu konuda. Çok su istemeyen ürünler olması da cazip görünüyor. Özellikle arazi olarak uygun yerlerde arttı. Çok verimli arazilerden ziyade daha kırsal alanlarda yetiştirmek mümkün. Denizli tarafında çok yapılıyor. İzmir’de de üretim yapan vatandaşlar var. Gelir kaynağı oldu. Çok yönlenen var, ihracatının olması da çiftçileri etkiliyor. İhracatçı firmalar da üreticileri destekliyor. Bu ürünler ülkemizde gelişiyor, şu anda üretimi çok yaygınlaştı” dedi.

Kaynak: Filiz Erol