Türkiye’nin denizlerinde bir dönem 550’ye kadar çıkan balık türü çeşitliliği, son yıllarda önemli ölçüde azaldı. Uzmanlar, aşırı avcılık ve kirliliğin başı çektiği insan kaynaklı baskıların azaltılması halinde türlerin yeniden çoğalabileceğini belirtiyor.

AA tarafından görüntülenen İstanbul Balık Müzesi’nde Akdeniz, Marmara, Ege ve Karadeniz’den toplanan 550 balık türü sergileniyor. 1969’dan beri korunan örneklerin bulunduğu müze, tür çeşitliliğinin geçmişte ne kadar zengin olduğuna dikkat çekiyor.

“Aşırı ve kayıt dışı avcılık kaynakları tüketiyor”

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojileri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Türkiye’nin balık çeşitliliği bakımından zengin bir bölgede yer aldığını ancak geçmişe kıyasla ciddi düşüş yaşandığını söyledi.

Karakulak, balıkçılık filosunun gelişmesi, teknolojinin yoğun kullanımı, kayıt dışı avcılık ve deniz kirliliğinin stokları azalttığını belirterek özellikle Marmara ve Karadeniz’de su kalitesinin bozulduğunu vurguladı. Marmara’da yaşanan müsilajın oksijen seviyelerini düşürdüğünü ve orkinos, kılıç balığı, uskumru gibi türlerin bölgeyi terk ettiğini ifade etti.

“Denetimler güçlendirilmeli”

Türkiye’nin 2010 sonrası balıkçılık yönetiminde yeni kurallara geçtiğini hatırlatan Karakulak, en büyük eksikliğin denetim olduğunu söyledi. BAGİS ve AIS gibi takip sistemlerinin kullanımına rağmen av miktarlarının daha sıkı kontrol edilmesi gerektiğini belirtti. Karakulak, doğru yönetimle balık stoklarının kendini hızla yenileyebileceğini ifade etti.

“Tamamen kaybolan tür yok ama bölgesel kayıplar artıyor”

Türkiye denizlerinde hâlâ yaklaşık 550 balık türünün yaşadığını belirten Karakulak, en yüksek verimin Karadeniz’den elde edildiğini söyledi. Akdeniz’de tür sayısının fazla olmasına rağmen verimin düşük olduğunu aktardı.

Orkinos, kılıç balığı ve uskumru gibi türlerin Karadeniz ve Marmara’dan büyük ölçüde çekildiğini belirten Karakulak, “Stoklarda azalma var, bölgesel kayıplar var ama tamamen kaybolan türümüz yok” dedi.

“Marmara için ileri arıtma zorunlu hale gelmeli”

Balık stoklarının azalmasında aşırı avcılık, kirlilik, istilacı türler ve iklim değişikliğinin etkili olduğunu söyleyen Karakulak, baskının azaltılması halinde türlerin geri gelebileceğini ifade etti. Marmara Denizi’nde müsilaj tekrarlarının önüne geçilebilmesi için belediyelerin ileri biyolojik arıtma sistemlerine geçmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca daha fazla koruma alanı ilan edilmesi gerektiğini belirtti.

“Birçok türü artık avlayamıyoruz”

İstanbul Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifleri Birliği (İSTBİRLİK) Başkanı Erdoğan Kartal, müzede sergilenen 550 türün büyük bölümünün bugün ekonomik olarak avlanamadığını söyledi.

Kartal, lüfer ve Karadeniz istavriti gibi türlere ulaşmanın zorlaştığını, sofralarda ağırlıklı olarak hamsi, sardalya, mezgit ve palamutun bulunduğunu aktardı. Bir dönem sofralarda sıkça yer alan kalkan, tekir, barbun, uskumru ve kolyozun bugün ekonomik olarak sayılabilecek türler arasında olmadığını ifade etti.

“Aşırı avcılık en büyük tehdit”

Farklı ülkelerdeki balıkçılarla yaptıkları görüşmelerde benzer sorunların yaşandığını belirten Kartal, yine de en büyük tehlikenin aşırı avcılık olduğunu söyledi. Balık boylarının küçüldüğünü, yavru balıkların bile avlandığını dile getirerek bunun sürdürülebilirliği tehdit ettiğini vurguladı.

Kartal, boğazların endüstriyel balıkçılığa kapatılması, Marmara’nın korunması, yeni koruma bölgelerinin oluşturulması, endüstriyel avcılığın kotaya bağlanması ve yavru balık avcılığının engellenmesi gerektiğini belirtti.

Kaynak: AA