Türkiye, nükleer enerji alanında edindiği bilgi ve tecrübeyle yalnızca enerji üretiminde değil, aynı zamanda küresel pazarda rekabet edebilecek bir sanayi altyapısına sahip olma yolunda hızla ilerliyor. Nükleer Sanayi Derneği (NSD) Başkanı Alikaan Çiftçi, Türkiye'nin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde (NGS) elde edilen kazanımlar sayesinde, nükleer sanayide ihracatın kapılarının aralandığını söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının desteğiyle, Ankara Sanayi Odası (ASO) ve NSD işbirliğinde düzenlenen 11. Nükleer Santraller Zirvesi - NPPES kapsamında Anadolu Ajansı’na açıklamalarda bulunan Çiftçi, Türkiye’nin nükleer teknolojide sadece kullanıcı değil, aynı zamanda üretici ve ihracatçı ülke olabileceğinin altını çizdi.
Akkuyu Tecrübesi Sanayiye Rehber Oluyor
Çiftçi, halihazırda inşası süren Akkuyu NGS’de yaklaşık 400 yerli firmanın mühendislikten lojistiğe, metal konstrüksiyondan vana ve kablo üretimine kadar geniş bir yelpazede görev aldığını belirtti. Bu süreçte kazanılan bilgi ve deneyimin yalnızca Akkuyu ile sınırlı kalmayacağını vurgulayan Çiftçi, “Bu tecrübeyi, Sinop ve Trakya'da planlanan ikinci ve üçüncü konvansiyonel nükleer santral projelerinde daha etkin bir şekilde kullanacağız” dedi.
Dernek olarak, yerli sanayinin bu alana ilgisini artırmayı ve nükleer teknolojilere entegre olabilecek yüksek katma değerli üretim yeteneklerini Türkiye'ye kazandırmayı hedeflediklerini belirtti.
2050’ye Kadar 20 Gigavatlık Hedef
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde Türkiye, 2050 yılına kadar nükleer enerji kurulu gücünü 20 gigavata yükseltmeyi amaçlıyor. Bu kapasitenin 5 gigavatlık kısmının ise küçük modüler reaktörlerden (SMR) elde edilmesi hedefleniyor.
Çiftçi, SMR’lerin düşük maliyet, kısa kurulum süresi ve fabrika ortamında üretilebilme avantajlarıyla Türkiye'nin enerji altyapısına önemli bir katkı sunacağını dile getirdi. “SMR’ler yalnızca enerji arz güvenliğimizi güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda ülkemize ileri ve yeni nesil nükleer teknolojilerin giriş kapısı olacak,” ifadelerini kullandı.
İhracatta Yeni Hedef: Orta Doğu ve Afrika
Çiftçi, Türkiye’nin nükleer sanayi alanında sadece iç pazara değil, aynı zamanda yurt dışındaki projelere de katkı sunma potansiyeli taşıdığını söyledi. Bölge ülkelerinde planlanan ve inşası devam eden çok sayıda nükleer santral projesine dikkat çeken Çiftçi, “Akkuyu ile edindiğimiz teknik birikimi, hem Türkiye’deki yeni projelerde hem de Orta Doğu, Afrika ve komşu ülkelerde yapılacak yatırımlarda kullanmak istiyoruz. Bu bölgelerde önemli bir sanayi paydaşı olabiliriz,” dedi.
Bu hedef doğrultusunda ihracat kapasitesini artıracak sanayi iş birlikleri, mühendislik çözümleri ve ekipman üretimi alanlarında yoğun çalışmalar yürüttüklerini belirten NSD Başkanı, nükleer alanda sağlanacak sanayi dönüşümünün istihdamı da ciddi şekilde artıracağına işaret etti.
Sanayiye Çağrı: “Nükleer Geleceğe Şimdiden Hazırlanın”
Çiftçi, Türkiye’nin nükleer alanda küresel bir oyuncu haline gelebilmesi için özel sektörün daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Sanayicilerimizi bu alana daha fazla yönelmeye davet ediyoruz. Nükleer teknoloji, sadece enerji değil, aynı zamanda mühendislik, malzeme bilimi, dijital kontrol sistemleri ve güvenlik altyapısı gibi çok sayıda alanda yüksek teknoloji üretimini teşvik ediyor,” dedi.
Türkiye, Nükleer Sanayide Yeni Bir Döneme Giriyor
Akkuyu NGS ile başlayan süreç, Türkiye’nin nükleer teknoloji ekosisteminde yetkinlik kazandığı bir döneme işaret ediyor. Hedef, bu birikimi yalnızca iç pazarda değerlendirmekle kalmayıp, küresel nükleer sanayi zincirinde yer almak. İhracat potansiyelinin artması, Türkiye’nin enerji ve teknoloji alanında bağımsızlığını güçlendirmenin yanı sıra, sanayisinin yüksek katma değerli üretim kabiliyetlerini dünyaya taşıyabileceği yeni bir vizyonu da beraberinde getiriyor.