Türkiye’de öğrenciler arasında giderek yaygınlaşan “ödev karaborsası”, yalnızca eğitimde adalet ve akademik dürüstlüğü değil, aynı zamanda dijital güvenliği de tehdit ediyor. İnternet ortamında açılan sahte ödev yardım siteleri ve sosyal medya üzerinden kurulan gizli gruplar aracılığıyla öğrencilerin ödevleri ücret karşılığında hazırlanıyor. Ancak perde arkasında çok daha büyük bir risk var: Bu platformlar üzerinden öğrencilerin kişisel verileri, okul hesapları ve velilere ait finansal bilgiler kolaylıkla ele geçirilebiliyor. Masum bir “ödev yardımı” gibi görünen bu sistem, aslında kimlik hırsızlığı, kredi kartı dolandırıcılığı ve siber saldırıların yeni adresine dönüşmüş durumda.

Sahte ödev yardım siteleri ve sosyal medyada kurulan gizli gruplarda yapay zeka destekli kopya servislerinin yaygınlaştığı belirtildiğini belirten Uzman Psikolog Özlem Gülder Altuner, “Bu tür platformlar, kısa vadede çocuklara “kolay çözüm” gibi görünebilir. Ancak uzun vadede öğrenme motivasyonunu azaltabilir, dürüstlük algısını zedeleyebilir ve başarıyı emekle ilişkilendirmek yerine dışsal kaynaklarla ilişkilendirmelerine yol açabilir. Çocuklar, gerçek öğrenme yerine kopya davranışına alıştıkça öz yeterlik duyguları zarar görebilir. Başlangıçta cazip görünen bu gruplar, çocukların zamanla olumsuz deneyimler yaşamasıyla kaygı yaratabilir. Dolandırılma, ifşa edilme ya da istismar edilme riski, teknolojiye yönelik bir ‘güvensizlik’ ve kaygı geliştirmelerine yol açabilir. Bu da dijital araçların sağlıklı kullanımını sekteye uğratabilir” dedi.

Özlem Altuner (1)

‘Bağımlılık riski var’

Yapay zekâ, doğru yönlendirildiğinde çocukların merakını besleyebileceğini, yaratıcı düşünmelerine katkı sunabileceğini vurgulayan Özlem Altuner, “Ancak yanlış şekilde, yani sorumluluk devri için kullanıldığında bağımlılık benzeri bir davranış kalıbı geliştirebilir. Çocuk, öğrenme sürecinden ziyade ‘hazır cevap alma’ alışkanlığı kazanabilir. Ergenlik dönemi, kimlik gelişiminin en kritik evresidir. Bu süreçte yaşanan bir güven ihlali; yoğun kaygı, utanç, değersizlik hissi ve sosyal çekilme gibi etkiler bırakabilir. Ayrıca “dijital dünyada kimseye güvenilmez” algısı, çocuğun sosyal ilişkilerini de olumsuz etkileyebilir. Siber tehditlere maruz kalan bir öğrencide kaygı bozukluğu veya özgüven sorunları gelişme ihtimali oldukça yüksektir. Çocuk, sürekli olarak izleniyor veya tehdit ediliyor hissine kapılabilir. Bu durum kaygı bozukluklarına, uyku sorunlarına ve özgüven kaybına yol açabilir. Aynı zamanda akademik başarıda düşüş ve sosyal geri çekilme de gözlenebilir” ifadelerini kullandı. Ebeveyn-çocuk ilişkisine zarar
Ailelerin, ‘çocuğum ödevini yapsın’ düşüncesiyle bu sitelere yönelmesinin, çocuk–ebeveyn ilişkisini zedeleyebileceğini aktaran Altuner, “Bu yaklaşım, çocuğun ödev sürecinde desteklenmesi yerine “sonucun” önemsendiği bir mesaj verebilir. Çocuk, ebeveynin kendisine değil, performansına değer verdiğini hissedebilir. Uzun vadede bu durum, ebeveyn–çocuk arasındaki güven ilişkisini zayıflatabilir. Yapay zekâ destekli kopya hizmetleri çocuklarda dürüstlük, sorumluluk ve başarı algısı üzerinde çocuk, emek ve başarı arasındaki bağı koparabilir. Başarının “çalışarak elde edilen” değil “sistemleri kullanarak kazanılan” bir şey olduğu algısı gelişebilir. Bu da hem dürüstlük değerini hem de kişisel sorumluluk bilincini aşındırabilir” diye konuştu.


Yasaklamak değil rehberlik etmek


Altuner, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ailelerin, çocuklarını bu risklerden korumak için sadece teknik önlem almakla kalmayıp çocuklarının dijital dünyada yaşadıkları deneyimleri açıkça paylaşabilecekleri güvenli bir ortam yaratmalıdır. ‘Yasaklayıcı’ değil ‘rehberlik edici’ bir tutum önemlidir. Çocuğun hata yaptığında cezalandırılmayacağını bilmesi, yaşadığı olumsuzlukları paylaşmasını kolaylaştırabilir. Korkutmak yerine bilgilendirmek daha sağlıklı olabilir. “Tehlikeler var, dikkatli olmalısın” demek yerine, “Güvenliğini koruman için şu yolları izleyebilirsin” yaklaşımı kullanılmalıdır. Çocukların aktif karar alıcı olmalarını destekleyen, çözüm odaklı ve sakin bir iletişim dili tercih edilmelidir.”


‘Dijital vatandaşlık bilinci geliştirilmeli

Olumsuz deneyimlerin, çocukların teknolojiye ya tamamen güvensiz yaklaşmasına ya da sorumsuzca kullanmasına yol açabileceğini dile getiren Özlem Altuner, “Ancak doğru destekle, çocuklar teknolojiyi hem fırsat hem de risk barındıran bir araç olarak değerlendirmeyi öğrenebilir. Böylece uzun vadede daha bilinçli, sorumluluk sahibi ve güvenli dijital vatandaşlar haline gelebilirler” dedi.


Kaynak: Filiz Erol