Hayat pahalılığı ve ekonomik krizin giderek derinleştiği Türkiye’de, günden güne artan zamlardan yılbaşı akşamının vazgeçilmezi kuruyemiş fiyatları da etkilendi. Leblebi, çiğdem, kabak çekirdeği, kavrulmuş mısır gibi en uygun fiyatlı çerezlerin bile kilosu 300 lirayı bulurken badem, fındık, kaju, antep fıstığı gibi çerezlerin olduğu karışımlar ise 876 TL’den başlayıp yine içeriğe göre 1400 TL’ye kadar çıkabiliyor. Asgari ücretle çalışan bir işçinin bir günlük yevmiyesi 736 lira, emekli aylığının 1 günlüğü ise 555 liraya gelirken işçi günde 8 saat çalışsa bile içinde kaju, Antep fıstığı, fındık, badem bulunan çerezden bir kilo alamıyor. Emekli ise aylığının neredeyse 2 günlük kısmını buna ayırmak zorunda. Bu durum Türkiye’de alım gücünün nasıl eridiğini açık açık gösteriyor. İnsanlar yılbaşı gibi birlik ve paylaşma günü sayılan bir gecede bile kuruyemişe erişmekte zorlanıyor. Kuruyemiş artık keyif değil, ekonomik krizin simgesi haline geldi.

Sabahattin Yeşiltepe-1

‘Kutupta termal su gibi’

Türkiye’de emeklilerin yaşam koşullarının her geçen gün ağırlaştığını aktaran DİSK Emekli Sen eski Bölge Temsilcisi Sabahattin Yeşiltepe, “Yılbaşı sofrasının en temel unsurlarından olan çerez bile birçok emekli için ulaşılmaz hale geldi. Geçmişte arkadaşlarla buluşup çayla birlikte tüketilen çekirdeği bile kırk yılda bir anca alabiliyoruz. Fıstık, leblebi gibi daha uygun çerezleri zaten 100 gram anca alabiliyoruz. Lüks çerezleri ise artık hayallerimizde görüyoruz. Kajunun, Antep fıstığının kokusunu unuttuk” dedi. Çarşıya çıktığında çerez fiyatlarını görünce şaşkınlığını gizleyemediğini anlatan Yeşiltepe, “16 bin lira emekli maaşıyla yılbaşını çocuklarımızla birlikte kutlamak imkânsız. Et, tavuk almak mümkün değil. Yılbaşı akşamı çerez masrafını karşılayabilmek için neredeyse 2 günlük parayı hiç dokunmamak gerekiyor ama zaten kiraya bile yetmiyor. Artık kuruyemiş bile bir keyif ürünü olmaktan çıktı. Emeklilerin bu şartlarda yılbaşı kutlaması neredeyse imkânsız. Emeklilerin yeni yılı mutlu şekilde geçirme ihtimali, kutuplarda termal suya girmek kadar imkânsız” dedi. Vergi yükünün de arttığını, neredeyse nefes almanın bile vergiye tabi hale geldiğini savunan Sabahattin Yeşiltepe, “Kendimizi toplumun en değersiz kesimi gibi hissediyoruz. Yetim aylığı ve düşük gelirli grupların da dahil olduğu yaklaşık 19 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor. Açlığa bağışıklık kazandık. Bizi gerçekten yok hükmünde sayıyorlar” ifadelerini kullandı.

Nesibe Gencer-3

‘Çerez parası bile değil’

Türkiye’de milyonlarca emeklinin, asgari ücretlinin maaşının artık bir ayı geçindirmek yerine, çerez parasına dahi yetmez hale geldiğini belirten İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Bir zamanlar yeni yıla umutla girmenin simgesi olan, sofraların en mütevazı eşlikçisi ‘çerez’ bile bugün lüks kategorisinde. Emekli, yılbaşında bir masaya oturup kestaneli hindi hayal etmekten çoktan vazgeçti; sadece çereze parası yetiyordu ama ne yazık ki bu bile artık mümkün değil. Sene de bir gün, sevdiklerinle birlikte sadece bir avuç çerezle yeni yılı karşılamanın hayali bile “maliyet” duvarına çarpıp dağılıyor. Asgari ücretli için, emekli için, hele ki işsizler ordusu için hep söylenen ‘Geliri alt tarafı çerez parasına düştü’ sözü bugün mecaz olmaktan çıktı; gerçek oldu” sözlerine yer verdi.

‘Nostaljiye dönüştü’

Kendi ülkesinde ihtiyacı karşılayacak kadar meyve, yemiş ve çerez üretilen bir ülkede, bunları almak artık büyük bir kesim için ulaşılamaz hale geldiğini aktaran Gencer, “20 yıl öncesine kadar sadece yılbaşında değil, hafta sonu yürüyüşlerinin bile basit bir keyfi olan kestane kebabı bugün bir nostaljiye dönüştü. Sokaklarda o kokuyu duyup da dayanılmaz bir istekle cebine uzanan insanın yerini, fiyatı sormaya bile çekinen insanlar aldı. Asıl mesele yalnızca çerez fiyatı değil elbette. Asıl mesele, yüksek enflasyonun, derinleşen yoksulluğun ve büyüyen gelir adaletsizliğinin toplumun her katmanını yutmasıdır. Çerez pahalı olduğu için değil, halkın alım gücü yerlerde süründüğü için alınamıyor. Ülkede üretim var ama denetim yok; planlama var deniliyor ama tarladan tezgâha kadar uzanan zincir, üreticiyi değil tüccarı, aracıları koruyan politikalarla örülü” diye konuştu.

‘Kart da nefes aldırmıyor’

Kredi kartlarının bile artık nefes yetiştiremediğini dile getiren İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gencer, “Limitler dolu, asgari ödemeler bir sonraki ayın yükünü daha da ağırlaştırıyor. ‘Bir şekilde çeviririz’ denilen günler geride kaldı; bugün milyonlarca insan gelirinin değil, gelir kaybının hesabını yapıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, yıl bitiyor ve insanlar yine de umudun kapısını kapatmıyor. Korkmadan, pes etmeden, daha adil ve refah dolu günleri hayal ederek, 2026’ya ‘hoş geldin’ demeye hazırlanıyor” dedi.

Kaynak: Filiz Erol