Kış aylarının gelmesiyle birlikte soğuk, yağmur ve kar günlük yaşamı daha da zorlaştırırken, sağlam bir ayakkabı artık tercih değil, sağlık için zorunluluk haline geldi. Ancak artan hayat pahalılığı nedeniyle birçok kişi yeni bir ayakkabı alacak bütçeyi bulamıyor. Bu yüzden dar gelirli yurttaşlar, kışı eskimiş ayakkabılarla geçirmek yerine çareyi ikinci el ürünlere yönelmekte buluyor. Temel bir ihtiyaç olan ayakkabı bile giderek erişilmesi güç bir harcamaya dönüşürken, ikinci el pazarına olan ilgi her geçen gün artıyor.

Lütfü Öztimur-2

‘Öğrenciden emekliye’

Özellikle büyükşehirlerde bit pazarları ve ikinci el tezgâhlarının, ayakkabı ihtiyacının karşılandığı ana merkezlere dönüştüğünü belirten İzmir Bit Pazarı Derneği Başkanı Lütfü Öztimur, “Bir zamanlar son çare olarak görülen ikinci el eşyalar, ayakkabılar, bugün öğrenciden emekliye, yeni evliden çocuklu ailelere kadar geniş bir kesimin günlük yaşamının parçası haline geldi. Pazar tezgâhlarında yalnızca ayakkabı satılmıyor, elbiseden monta, kırtasiye ürünlerinden ev eşyasına kadar her şey satılıyor. İnsanlar evlerinde satabileceği birçok şeyi satıyor. İkinci el ayakkabı fiyatları tezgâhlarda 30 liradan başlıyor, ürünün durumuna göre 100 liraya kadar çıkıyor. Markalı ve temiz ayakkabılarda ise fiyatlar 400–500 lirayı buluyor. Çoğu zaman yalnızca birkaç kez giyilmiş ürünler, yüksek mağaza fiyatları nedeniyle elde kalıyor ve ikinci el pazarına düşüyor. Vatandaş için önemli olan marka değil; ayağını sıcak ve sağlam tutabilmek” ifadelerini kullandı.

‘Kalıcı ihtiyaç’

Pazarlardaki yoğunluğun, ikinci el ayakkabının kalıcı bir ihtiyaç haline geldiğini vurgulayan Öztimur, “Talep her geçen gün artıyor, özellikle gençler ve emekliler düzenli müşteri kitlesini oluşturuyor. Orta yaşlı çalışanlar ve çocuklu aileler de bütçelerini dengelemek için ikinci ele yöneliyor. İkinci el ayakkabı alım satımı, kriz ortamında geçim kapısı haline gelen işlerden biri olarak öne çıkıyor. Aileler tarafından gözden çıkarılan, az kullanılmış ya da neredeyse yeni durumda olan ayakkabılar, cüzi bedellerle pazara düşüyor. İkinci el ayakkabıya yönelim, yalnızca tasarruf refleksiyle açıklanamaz. Bu tablo, temel ihtiyaçlara erişimin zorlaştığını ve alım gücündeki düşüşün kalıcı hale geldiğini gösteriyor. Bize gelen müşterilerin çoğu, kirasını ödeyemediği için makinesini koltuğunu satan insanalar oluyor” sözlerine yer verdi.

‘Sıfırı 2-3 bin lira’

Yeni ayakkabı vitrinlerinin önünden geçip içeri giremeyenlerin, çareyi ikinci el tezgâhlarında aradığını aktaran Lütfü Öztimur, “Tezgâhların başında yapılan pazarlıklar, yalnızca fiyat üzerine değil; geçinme mücadelesi üzerine yapılıyor. Bugün ikinci el ayakkabı pazarları, Türkiye’de derinleşen yoksulluğun en görünür alanlarından biri haline geldi. Ayağa giyilen her eski ayakkabı, ekonomideki daralmanın ve kaybolan alım gücünün sessiz ama güçlü bir tanığı olarak sokaklarda dolaşıyor. Eskiden ikinci el ayakkabıya bakan kişi bir elin parmaklarını geçmezdi ama şimdi herkes ikinci el giysi, ayakkabı soruyor. Öğrenci de geliyor, çalışan da, emekli de. İnsanlar ayakkabıyı beğeniyor ama ‘sıfırı ne kadar’ deyince vazgeçiyor, dönüp buradan alıyor. Yeni ayakkabı almaya kalksalar 2-3 bin liradan aşağı yok. O parayı veremeyecekleri için buradan temiz, az giyilmiş bir ayakkabıyı 300 liraya alıyorlar. Ama bazı müşterilerin ikinci el ürün almaya bile gücü olmuyor” ifadelerini kullandı.

KRİZİN VİTRİNİ

Ekonomik sıkıntı çekip zor durumda kalan insanların evlerindeki eşyaları satıp ihtiyaçlarını gidermeye başladığını belirten İzmir Bit Pazarı Derneği Başkanı Lütfü Öztimur, “İnsanlar ekonomik krizden dolayı çok sıkıntı çekiyor. Evlerine neredeyse hiçbir sıfır eşya alamıyor. Mobilyasından giysilerine, ayakkabısından kırtasiye ürünlerine ve mutfak gereçlerine kadar her şeyi ikinci el alıyor. Çocuklarına sıfır yatak bile alamıyor. Düşünün ki araba değil ayakkabı gibi temel bir ihtiyacı bile ikinci el alıyorsunuz. Bu durum alım gücündeki düşüşün kalıcı hale geldiğini gösteriyor. Bu, yoksulluğun gündelik hayata yerleştiğinin açık bir göstergesi. Bit pazarlarında yaşanan bu yoğunluk, aslında ekonomik krizin sergilendiği bir vitrin” diye konuştu.

Kaynak: Filiz Erol