Türkiye’de tarım sektörü gün geçtikçe kan kaybederken, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı “Bitkisel Üretim 1. Tahmini 2025” verileri, tarla ürünleri, sebze ve meyve üretiminde düşüş yaşanacağına yönelik öngörüsünü yayınladı. Buna göre; 2024 yılında 75,4 milyon ton olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin (yem bitkileri hariç) üretiminin 2025’te yüzde 5,3 gerileyerek 71,4 milyon tona düşmesi bekleniyor. Sebze üretiminin ise yüzde 1,7’lik azalmayla 33 milyon ton civarında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. En büyük gerileme meyve, içecek ve baharat bitkilerinde yaşanacak. 2024’te 28,3 milyon ton olan üretimin bu yıl yüzde 24,4 düşüşle 21,4 milyon tona inmesi öngörülüyor.
Pancar düştü, ayçiçeği arttı
Ürün bazında bakıldığında şeker pancarı üretiminde yüzde 6,5’lik bir kayıp dikkat çekiyor. 2024’te yaklaşık 23 milyon ton olan üretim, bu yıl 21,5 milyon ton civarında kalacak. Ayçiçeğinde ise tersine bir tablo söz konusu. Geçen yıl 2,1 milyon ton olan ayçiçeği üretiminin yüzde 4,8 artışla 2,3 milyon tona yükseleceği tahmin ediliyor. Bu veriler, Türkiye’nin tarım ürünlerinde hem iklim koşullarına hem de girdi maliyetlerine ne kadar duyarlı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Üretimde yaşanacak düşüşler, tohum sektöründeki ithalat bağımlılığı tartışmalarını da gündeme getirdi. Türkiye’de şeker pancarı, mısır ve ayçiçeği tohumlarının büyük kısmı ithal ediliyor. Hibrit tohumlarda yabancı firmaların piyasadaki ağırlığı, üretimin sürekliliğini döviz kurlarına ve uluslararası tedarik zincirine bağlı hale getirirken, bu durum kur dalgalanmalarının ve küresel piyasalardaki fiyat değişimlerinin de doğrudan çiftçinin maliyetine yansımasına yol açıyor. Uzmanlar, üretimdeki düşüş ve ithal tohum kullanımının aynı anda artmasının Türkiye’nin gıda güvenliği açısından risk oluşturabileceğine dikkat çekiyor. Yerli ve milli tohum geliştirme projeleri son yıllarda hız kazanmış olsa da, piyasada yabancı tohumların hakimiyeti sürüyor. 2025 tahminleri, stratejik öneme sahip ürünlerde yerli tohum üretiminin artırılmasına yönelik çalışmaların hızlanması gerektiğini gösteriyor.
İthal kullanımı yüzde 90
Tohum konusunun oldukça hassas bir konu olduğunu vurgulayan İzmir Ziraat Odası Başkanı Hakan Çakıcı, tarımsal üretimin en önemli girdisinin tohum üretimi olduğunu belirtti. Çakıcı, hibrit tohumların verimlilik ve dayanıklılıklarının artırılması amacıyla ıslah edilerek geliştirilen tohumlar olduğunu ve hibrit tohum üretiminde yüksek miktarda ürünler için daha fazla verim alınabilecek ürünlerin yetiştirilmesinin amaçlandığını söyleyerek, “Gerek üretimi artırma zorunluluğu, gerek toprak verimliliğinin azalması ve gerek iklim değişikliği nedeniyle verimliliği yüksek ithal tohuma yönelimi arttı. Genetiği değiştirilmiş dediğimiz GDO’lu tohumlarla hibrit tohumları birbirinden ayırmak gerekir. Islah dışında laboratuvar ortamında genetiği değiştirilen bu tohumların bazı özel durumlar haricinde ülkede kullanılması yasak. Ülkemizde yerli hibrit tohum üretimi yapılıyor olmasına karşın, çoğunlukla dışa bağımlı durumdayız. Tarım sektörünün bu önemli girdisine yüksek miktarda döviz ödüyoruz. İthal tohum kullanımı yüzde 90 seviyelerini geçti. Yerli üretim yapılıyor olmasına karşın, artık ithal tohum kullanımı daha yaygın hale geldi. Bunun nedenleri arasında verim yüksekliği olsa da, özellikle büyük yabancı firmaların tohum üretimindeki pazarda yoğunlaşmış olmaları. İthal dediğimiz tohumların bir kısmı Türkiye'de bulunan yabancı firmaların üretim alanları ve tesislerinde üretiliyor. Yani Türkiye’de üretilen tohumu ithal ediyoruz” dedi.
“Yerli üretimde rekabet zor”
Büyük firmaların, pazar çoğunluğunu ele geçirmesi nedeniyle yerli üretim tohumların rekabetinin zorlaştığını kaydeden Çakıcı, “Ancak bu demek değil ki yerli sertifikalı tohum kullanılmıyor. Yerli tohumlar da kullanılıyor, ancak gerek üretim sorunları, gerekse yeni çeşitlerin geliştirilmesi ile rekabet yarışı yerli üretimi zorlaştırıyor. İklim değişikliği ve toprak verimliliğinin bozulması da verim bakımından yüksek olan ithal tohum kullanımında da artış oluyor. Tarımsal üretimin önemli bir maliyet kalemi olan tohum konusunda yerli üretimin teşvik edilmesi, AR-GE yatırımlarına önem verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Tohumlar yer değiştirmemeli”
Üretimde sertifikalı tohumların kullanılmasının zorunlu olduğunun altını çizen İzmir Ziraat Odası Başkanı Hakan Çakıcı, “Nereden geldiği belli olmayan tohumları zaten devlet engelliyor. Ata tohumları veya yerel tohumlar genellikle bahçe tarımı gibi küçük üretim yapılan yerlerde kullanılıyor. Çünkü tat ve görsel anlamda cazip görünse de verimliliği çok az. Geniş alanlarda üretimi ekonomik değil. Son zamanlarda popüler olan bu yerel tohumların takas edilmemesi gerekiyor. Çünkü alınan bir tohum ekildiği yerde aynı verimi ve kaliteyi veremediği gibi oradaki diğer yerli üretimleri de risk altına sokuyor. Örneğin; Seferihisar’dan bir tohumu Rize’ye gönderdiğinizde Seferihisar’da yediğiniz ürünün tadını şeklini Rize’de alamayacaksınız. Bu durum yerli ürünlerin de yozlaşmasına neden olabiliyor. Dolayısıyla yerel ürünlerin yerelde kalması ve üretilmesi çok daha doğru olacaktır” diye konuştu.