İstanbul Fatih’te zehirlenme şüphesiyle tedavi gördükleri hastanede hayatını kaybeden Çiğdem, Servet, Kadir Muhammet ve Masal Böcek’in ölümüne ilişkin soruşturma detayları gün yüzüne çıktı. Ailenin konakladığı otelde resepsiyon görevlisi tarafından kilitli bırakıldığı belirlendi.
Savcılık soruşturması sürüyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih’te bir otelde fenalaşan Böcek ailesinin ölümüne ilişkin yürüttüğü soruşturmayı sürdürüyor. Olayla ilgili gözaltına alınan 7 şüpheli, savcılıktaki işlemlerinin ardından tutuklanmaları talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
Otelde izinsiz ilaçlama yapıldığı tespit edildi
Savcılık sevk yazısına göre, ailenin konakladığı 202 numaralı oda 11 Kasım’da DSS isimli ilaçlama şirketi tarafından ilaçlandı. İl Sağlık Müdürlüğü, şirketin izinsiz faaliyet gösterdiğini ve ilaçlamayı yapan D.C.’nin sertifika kaydının bulunmadığını bildirdi.
İlaçlama işleminin S.K. sorumluluğunda D.C. tarafından gerçekleştirildiği, Z.K.’nin ise şirketin sahibi olduğu kaydedildi. Şüphelilerin görevlerini yerine getirirken dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandıkları ifade edildi.
Otel sahibi yetkisiz ilaçlamaya onay vermiş
Savcılık belgelerine göre, otelin sahibi H.O., sertifika kaydı olmayan DSS şirketine ilaçlama yaptırarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandı. R.B. ve M.M.U.D.C. ise yarı zamanlı olarak resepsiyon görevlisi olarak çalışıyordu.
Resepsiyon görevlisi oteli kilitleyip dışarı çıkmış
M.M.U.D.C.’nin ifadesine göre, otelin kapısı kilitli bırakılarak yemek için dışarıya çıktı. Geri döndüğünde otelin önünde ambulans bulundu. Kamera kayıtlarında, baba Servet Böcek’in kapının kilitli olması nedeniyle dışarı çıkamadığı, çocuğunu kucağına alarak kapıyı kırmaya çalıştığı, çevredeki vatandaşların da yardım ettiği görüldü. M.M.U.D.C., daha sonra kapıyı açtı. Savcılık, resepsiyon görevlisinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını tespit etti.
Diğer resepsiyon görevlisinin ifadesi
Yazıda, yine resepsiyon görevlisi R.B'nin ise 12 Kasım'da akşam saatlerinde rahatsızlandığını söyleyerek M.M.U.D.C'yi aradığı ve yerine işe gelmesini istediği yönünde ifade verdiği, daha sonra ise aslında rahatsızlanmadığını, arkadaşı ile görüşmek için yalan söylediğini beyan ettiği aktarıldı.
M.M.U.D.C'nin bilgi sahibi olarak alınan ifadesinde ilaçlama yapılan odadan ilaç kokusu gelmesi üzerine rahatsızlık duyarak dışarı çıktığı da dikkate alındığında R.B'nin ilaç kokusundan rahatsızlanmış olabileceği belirtilen yazıda, R.B'nin beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu kapsamda resepsiyon görevlisi olarak çalıştığı iş yerinde gerekli denetimleri yapmayarak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği değerlendirmesi yapıldı.
Yazıda, yine otelde konaklayan M.T, F.R, A.H'nin 15 Kasım'da zehirlenme şüphesi ile hastaneye kaldırıldıkları ve tedavilerinin ardından hastaneden taburcu olduklarının tespit edildiğine dikkati çekildi.
Savcılık, sevk yazısında şüphelilerin beyanı, üzerlerine atılı suçun yasada öngörülen ceza miktarının üst haddi, suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, dosyada bu aşamada Adli Tip Kurumundan vefat eden kişilerin kesin ölüm sebebini belirtir raporun henüz gelmediği göz önünde bulundurularak, şüphelilerin ayrı ayrı tutuklanmalarına karar verilmesini istedi.
İlaçlama şirketi çalışanı sertifikası olmadığını kabul etti
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve sevk edildiği sulh ceza hakimliğince tutuklanmasına karar verilen ilaçlama şirketinin sahibi Z.K. savcılıktaki ifadesinde, şirketi yaklaşık 6-7 yıl önce kurduğunu, iş yeri olmadığını, home-office olarak internet üzerinden faaliyet gösterdiklerini anlattı.
Genellikle özel işletmeler ile ikametlere hizmet verdiklerini, şüpheli D.C'nin gündelikçi olarak çalıştığını, oğlu S.K'nın şirketinde çalışmadığını, yalnızca SGK kaydını yaptıklarını, oğlunun ilaçlama işi yapmadığını öne süren Z.K, "Benim ilaçlama işi ile ilgili herhangi bir sertifikam yoktur. D.C'nin de bildiğim kadarıyla bir sertifikası yoktur. İlaçlama işlerini D.C. ve şu anda ismini hatırlamadığım yanımda çalışan şahıs yapar." ifadesini kullandı.
Z.K, ilaçlama işlerinde iki ilaç dışında başka ilaç kullanmadıklarını, bu ilaçları nereden aldıklarını hatırlayamadığını, daha sonra faturalarını dosyaya sunacağını iddia etti. Kendisine 11 Kasım'da telefon geldiğini öne süren Z.K. "Arayan kişi otel işlettiklerini, otelin bir odasında böcek olduğunu, böcekler için ilaçlama yaptıracağını söyledi. Bende bunun üzerine D.C'yi bu şahsa yönlendirdim. D.C. tek başına giderek ilaçlama yaptı. Ben D.C'nin hangi otele dahi gittiğini bilmiyorum. Genel olarak müşteriler ilk olarak beni arar. Ben arayan müşterileri D.C'ye yönlendiririm. 15 Kasım günü D.C beni arayarak polislerin kendisini çağırdığını, ilaçlama yaptığı yerde zehirlenme olayının olduğunu söyledi. D.C. ve S.K'nın gözaltına alındığını öğrenince bende karakola gittim. Benim bu olayda herhangi bir kusurum yoktur." iddiasında bulundu.
"Benim ilaçlama işlemine ilişkin herhangi bir sertifikam yoktur"
Soruşturma kapsamında tutuklanan otelde ilaçlama yapan şirketin çalışanı D.C. ifadesinde, burada 2-3 aydır çalıştığını, olayın meydana geldiği otelde Ağustos'ta da ilaçlama yaptığını öne sürdü.
Olay günü 11 Kasım'da 12.00 sıralarında şirkete ait telefondan gelen mesaj üzerine 16.00 sıralarında ilaçlama yapmak için otele gittiğini, görevlinin odayı gösterdiğini, ilaçlama işleminde "Alfasc" ve "Cypermetrin" isimli ilaçları kullandığını ileri süren D.C, bu ilaçları suyla karıştırarak püskürtme yoluyla uyguladığını anlattı.
D.C. ayrıca oda içerisinde belli aralıklarla tahmini olarak 16-17 bölgeye "filit jel" isimli böcek ilacını kullandığını, bu ilacın jel kıvamında olduğunu, böceklerin bu ilacı yemesi için belirli aralıklarla odanın içerisine konulduğunu söyledi.
İlaçlama yapmadan önce tuvalet kapısı ve havalandırmayı kağıt bantla kapattığını, ilaçlama yaptıktan sonrada odanın kapısını bantlayarak otelden ayrıldığını öne süren D.C, "Benim ilaçlama işlemine ilişkin herhangi bir sertifikam yoktur. İşe yeni başladığımda o dönemde bana işi öğreten S. isimli çalışan sertifikaya gerek olmadığını söyledi. S. isimli çalışana bu durumu şirketin sahibi Z.K. söylemiş. Ben olayın mağdurlarını tanımam. Benim olayda herhangi bir kusurum yoktur. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum." beyanında bulundu.
Tutuklanan ilaçlama şirketinin sahibinin oğlu S.K ise ifadesinde, söz konusu şirkette yetkisi bulunmadığını, şirket üzerinden SGK girişi olduğunu, kendisinin başka bir işte çalıştığını, zaman zaman babasının ilaçlama işlerine yardım ettiğini, yaklaşık 4-5 ay önce babası ile aralarında anlaşmazlık olması nedeniyle Fatsa'ya taşındığını iddia etti.
Otelde ilaçlama yapıldığı gün Fatsa'da olduğunu, 14 Kasım'da ailesini ziyaret etmek için İstanbul'a geldiğini, 1 gün sonra D.C'nin kendisini aradığını öne süren S.K, "Bir otelde yapmış olduğu ilaçlama işlemi nedeni ile polisin kendisini çağırdığını, aracının olmadığını, benim kendisini götürmemi istedi. Bende kendisini Fatih'te bulunan otelin bulunduğu yere götürdüm. Burada polis ekipleri inceleme yapıyordu. D.C yanında bulunan ilaç örneklerini polislere verdi. Daha sonra polis ekipleri beni karakola götürdü. Benim yapılan ilaçlama işlemi ile herhangi bir alakam yoktur. İlaçlama yapıldığı gün İstanbul'da değildim." iddiasında bulundu.
"İlaçlama konusunda yetkili olup olmadıklarına dair herhangi bir sertifika sormadım"
Hakkında "yurt dışı çıkış yasağı" ve "konutu terk etmeme" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanan otelin sahibi H.O. savcılıktaki ifadesinde, söz konusu oteli 5-6 ay önce devraldığını, şeker hastası olduğu için bacağındaki rahatsızlığı nedeniyle yaklaşık 3 aydır otele gidemediğini, bu süreçte otelle ilgili işlemleri otel müdürü H.D'nin yaptığını iddia etti.
H.D'nin 10 Kasım'da kendisini arayarak otelin 101 numaralı odasından böcek şikayeti geldiğini söylemesi üzerine kendisine ilaçlama firması çağırmasını söylediğini aktaran şüpheli H.O. H.D'nin daha önce de ilaçlama yaptırdıkları DSS isimli firmayla iletişime geçtiğini, 11 Kasım'da bu odanın ilaçlandığını anlattı.
Şüpheli H.O ifadesinin devamında şunları kaydetti:
"İlaçlama şirketi işlerini bitirdikten sonra oda yaklaşık 2-3 gün boyunca kapalı kalır. Sonrasında temizleme işlemi yapılarak kullanıma açılır. Benim ve çalışanlarımın ilaçlama işlemi ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Aynı şirkete Ağustos ayında da ilaçlama yaptırmıştık. Herhangi bir sıkıntı yaşamamıştık. Ben bu şirkete ilaçlama konusunda yetkili olup olmadıklarına dair herhangi bir sertifika sormadım. Olayda vefat eden şahıslar otelin 202 numaralı odasında konaklıyorlardı. Zehirlenme olayını olaydan 1 gün sonra otelde çalışan yeğenim E.O'nun beni araması ile öğrendim. Normalde otelde sadece H.D. ve E.O çalışır. H.D. izinli olduğu için R.B. ve M.M.U.D.C. isimli şahısları günlük çalışmaları için geçici olarak işe aldım. Bu şahısların görevleri resepsiyonda durmaktır."
Yaşanan olaydan kusuru olmadığını savunan H.O. "Ölen şahısların ilaç zehirlenmesi sonucu öldüğüne kanaat getirilse bile sorumluluk bu ilaçlama yapan ilaç şirketine aittir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." beyanında bulundu.
4 kişi tutuklanmıştı
Almanya'dan 9 Kasım'da İstanbul'a gelen ve Fatih'te bir otelde konaklayan Servet ve Çiğdem Böcek ile çocukları Kadir Muhammet ve Masal, mide bulantısı ve kusma şikayetleri üzerine 12 Kasım'da hastaneye başvurmuş, ertesi gün çocuklar müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı.
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alınan anne 14 Kasım'da, baba da 17 Kasım'da vefat etmişti. Ailenin kaldığı otelde konaklayan 2 turist de bulantı ve kusma şikayetiyle aynı hastanede tedavi altına alınmıştı. Aynı odada konaklayan ve refakatçi olarak hastaların yanında bulunan üçüncü kişi, kalp atış hızının düşük olması nedeniyle tetkik amaçlı hastaneye yatırılmıştı. Soruşturma kapsamında polis ekiplerinin yaptığı incelemenin ardından otel mühürlenmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında 11 şüpheli gözaltına alınmıştı. Şüphelilerden midyeci Y.D, lokumcu F.T, kokoreççi E.E. ile kafe işletmecisi F.M.O. 17 Kasım'da tutuklanmış, bugün ise ilaçlama şirketinin görevlileri Z.K, S.K. ve D.C. ile otel çalışanı M.M.U.D.C. tutuklanmış, otelin sahibi H.O. ve otel çalışanı R.B. ile simitçi M.K. adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.









