Harcama üzerinden alınan vergilerin başında katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi geliyor. İthalde ve dahilde KDV ile ÖTV tutarlarına baktığımızda da bütçenin yaklaşık yüzde 55’ine tekabül ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla bütçe gelirleri açısından vatandaşın harcama reaksiyonu son derece önemli.

Harcama vergileri açısından hassasiyet bu denli yüksekken diğer taraftan enflasyon olgusu var. Özellikle pandemi sonrası global sorun olarak ortaya çıkan enflasyon problemi, Türkiye açısından daha büyük bir sorun olarak hayatımıza yerleşti. Ekonominin bu eksende bir numaralı konusu da malum enflasyon!

Yüzde 8.5 politika faizinin 45 bandına taşınması, beraberinde mevduat faizlerindeki artış ve talebi kısmaya yönelik para politikası halihazırda pek bir işe yaramamış gibi görünsede talep enflasyonuna set vurmaya yönelik atılması gereken adımlar.

Pekala bir yandan talebi kısmak suretiyle harcama eğilimini azaltmayı ve nihayetinde enflasyonu engellemeye çalışıyoruz, diğer taraftan harcama üzerinden alınan vergilerde beklentimiz yüksek bir seviyede, bu bir dilemma!

2022 yılında 753 milyar TL KDV tahsilatı yapılmış. 2023 yılına geldiğimizde bu rakamın 1 trilyon 454 milyara ulaştığını görüyoruz. Dolayısıyla yüzde 93 oranında artmış vaziyette. 2023 yılında enflasyon yüzde 64.77 iken harcama üzerinden alınan KDV tahsilatı nasıl 30 baz puan daha fazla arttı? Bu durum Temmuz/2023 sonrası 8 ve 18 olan KDV oranlarının 2 puan artmasıyla açıklanacak bir durum değil. Toplumda genel kanaatin yansıması olarak açıklanan enflasyon ile gerçek enflasyon arasında bir çelişkinin yansıması.

2024 yılına baktığımızda durum daha garip bir hal alıyor. Bu yıl hariçte ve dahilde toplam tahsilatını yapmayı planladığımız KDV tutarı 3 trilyon 341 milyar TL. 2023 yılına göre artış oranı yüzde 129.

Pekala Merkez Bankasının açıkladığı enflasyon hedefi yüzde 36, Orta Vadeli Programda (OVP) yüzde 33. Yani hedef 40 puan altı. Fiyatlar genel seviyesi bu düzeyde artarsa harcama üzerinden alınan KDV tahsilat tutarını nasıl yüzde 129 artıracağız?

Bu soruya istinaden verilecek cevaplar şöyle;

1-) Açıklanan resmi enflasyon 2024 yılında muhtemelen 50 puanın altına düşmeyecek.

2-) Piyasada oluşan ve vatandaşların muhatap olduğu enflasyon 80-90 bandının üzerinde olacak.

3-) Bazı KDV’den istisna kalemlerde revizyona gidilecek.

4-) Yüzde 1 ve 10 orana tabi kalemlerin bazılarında değişiklik yapılmak suretiyle 10 ve 20’ye çıkarılacak ve bu suretle KDV tahsilat artışı sağlanacak.

Yukarıda saydığımız hususların bir veya birkaçı gerçekleşmemesi durumunda ise bütçe hedefi tutmayacak. Bu zaviyeden bakıldığında ironik bir bütçe yapısı mevcut.

Kişisel kanaatim bütçe hedefinin tutacağı yönünde ancak nasıl sorusunun cevabı da yukarıda yer alıyor. 2022 ve 2023 yılında olduğu gibi son 5 yılda defalarca Başkan değiştiren TÜİK’in enflasyon ölçümü piyasa gerçeğini yansıtmıyor. Bu sebeple harcama üzerinden alınan vergiler enflasyonun üzerinde seyrediyor. Tam da bu sebeple Merkez Bankası faizleri artırmasına rağmen enflasyon düşmüyor.

Merkez Bankasının yeni Başkanına buradan başarılar diliyorum. Naçizane tavsiyem faiz  kararlarında, kredi politikalarında, açık piyasa işlemlerinde, döviz politikalarında referans olan veri setlerini gözden geçirmeleri. Temel hedefi fiyat istikrarını sağlamak yani enflasyonu kontrol altına almak olan Bankanın, gerçek enflasyona dikkat kesilmeleri gerekiyor. Aksi durumda faizleri 60 üzerine çıkarsa bile enflasyonu dizginlemek pek mümkün görünmüyor.