Bazı sorular zihnimizdeki şimşekler veya yürek kıvılcımlarımızca aydınlanmaktan ve yeniden doğmaktan kaçınamazlar. Çalkantılı insan duygusal spektrumu ve çevresel verilerin emilimine karşı oluşan dönütler bütünü bazılarımızda, bazı durumlarda bir şeyleri sorgulama ihtiyacı yaratır; ne, neden, ne zaman, niçin gibi sorular hep bir kaynak yani sıfır noktası arayışı sarmalının ikilemli doğasına düşer ki, bizler tahminen bu tetiklemelere sebep olan sorulardan birisi olan varoluş serüvenimizin pek çok noktasında bahsi geçen duruma karşı savaşacak tanımlar ve düşünceler oluşturduk. Bu tip sorular, kültürel varoluşumuzun temelinde yer alırken bunlardan doğan hedefler yolunda ekilen tohumlar da tabii ki dönem dönem meyve vermekten aciz değildir.
Tür ve toplum olarak merakımızın seyrettiği ana yönlerden bir tanesi olan geçmiş ve geçmişimizi anlama arayışı, bazen farklıca yorumlanan, fikirlerce güdülebilen ve doğru anlayışa giden arayış daha başlamadan gümüş tepside sunulabilen hallerde bulunabilen bir olgu olarak tanımlanabilir. Bu doğrultuda insanlığın yolculuğu yerine insanlık üzerinde oldukça etkili olmuş bir konseptin doğumunu araştırmaya yönelik yeni ve alternatif teoriler mevcut.
Bugün, ilk devletlerin oluşumu genellikle tarım odaklı organize yaşama geçen medeniyet ve topluluklara atanıyor olsa da bazı yeni araştırmalar durumun daha spesifik nedenlere bağlı olabileceğini vurguluyor.
İnsanların tarıma başlama, sulama ve arazi düzenleri oluşturma faaliyetlerinin devletleşmenin ana sebebi olduğu kabul edilirken bazen yadsınan detaylardan birisi ise tarım faaliyetlerinin başladığına dair bulgular ile bilinen ilk devletlerin ortaya çıkışları arasındaki binlerce yıllık zaman aralığı. Tarımın verimlilik artışı ile devletlerin oluşumu arasında ilişki kuran fikirler olsa da bir başka yaklaşım ise devletlerin genel tarımdan değil, direkt olarak tahıllara odaklanan topluluklardan doğması. Tahılların kolay ve uzun süre saklanabilir oluşları, hasat süreçleri ve bazı diğer nitelikleri sayesinde stoklanabilir ve vergilendirilebilir özellikte olmalarının devletleşmeye sebep olduğu teorisine dair artık bazı analizler mevcut. Düzinelerce farklı kültür, dil ve tarihi veriler arasındaki ilişkiler incelenerek ve matematiksel modellerden yararlanılarak yapılan bir çalışma, tarım faaliyetlerinin artışının, yoğunlaşmasının veya tekniklerin gelişiminin devletleri doğurduğuna dair sonuçlara ulaşmak yerine, bunların devlet oluşumunu kolaylaştıran veya bu oluşumun ardından gelen adımlar olabileceği kanaatine vardı. Ancak çalışmaya göre tahıl tarımı, düzenli olarak devlet oluşumu ve vergi sistemlerinin oluşumunu öngören faktör oldu. Ayrıca dikkat çeken bulgulardan birisi ise tahıl harici tarımın da, mantığa uygun biçimde, devlet oluşumuna yer hazırlayan bir faktör oluşuna karşın devlet kurulumundan sonra tahıl harici tarımda düzenli olarak azalmalar görülmesi. Bu durum, baskı ve baskıcı örgütlenmelerce halkın özellikle vergilendirilebilir ürünleri üretmeye itilmesine dair teorileri destekler nitelikte.
Bu bilgiler, analiz ve yorumlar ışığında medeniyetlerin evrimleşme sürecinde yaşanan durumların farklı şekilde ele alınmalarıyla yüksek derecede önem taşıyabilecek konu ve sonuçlara varabildiğimizi görüyoruz. Önümüzdeki hafta, tahılların niteliklerinden kaynaklı gereksinimlerce ilk büyük adımlarını atmış bir konseptin farklı dönemlerdeki etkilerinden bahsedeceğiz.