Türkiye’de tarım ürünlerinde pestisit kalıntıları ciddi bir tehdit olmaya devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gündeme getirdiği “reçeteli ilaç kullanımı” uygulaması ise tartışma yarattı. Uzmanlar, sistemin pratikte çiftçiye yeni bir yük getireceğini, asıl sorunun ise yasaklı ilaçların hâlâ piyasada kolaylıkla bulunabilmesi ve denetimlerin yetersizliği olduğunu vurguluyor. Uzmanlar, reçete sisteminin tek başına çözüm olmayacağını, denetimlerin artırılması ve yasaklı kimyasalların kaynağında engellenmesi gerektiğini dile getirdi.

Tayfun 2 Kopya

‘Maliyet çıkabilir’

Ziraat Mühendisi, Tarım Bakanlığı ya da Tarım İlçe Müdürlüğü’nden birisinin bu reçeteyi yazacağını belirten Tarım Ekonomisti Prof. Dr. Tayfun Özkaya, “Ancak çok pratik bir şey olacağını zannetmiyorum. Öyle tahmin ediyorum ki, üretici ya da çiftçi bir hastalık olduğunda önce Ziraat Odası’na gidecek, hastalığı orada gösterecek. Ondan sonra eğer özel bir durumsa bir ödeme yapılması gerekecek; o zaman da bir maliyet çıkacak. Tarım Bakanlığı devreye girecekse sıra bekleyecek, vakit kaybedecek. Bu nedenle uygulamanın pek pratik olacağını düşünmüyorum. Temelde pestisit kalıntıları çok ciddi bir problem. Tarım Bakanlığı buna yeterince önem vermiyor. Son zamanlarda yayımlanan bir raporda ürünlerin yüzde 31’inde kurallara uygun olmayan en az bir pestisit kalıntısı olduğu ortaya çıktı. Örneğin, Malathion isimli bir ürün yasaklanmış olmasına rağmen piyasada hâlâ bulunabiliyor. Dolayısıyla Tarım Bakanlığı’nın öncelikle satıcıları ve ticaretini yapanları kontrol etmesi, yasaklı ürünleri satanlara ağır cezalar uygulaması gerekiyor” dedi.

‘Bağlantıyı kuramıyor’

Bazı ilaçların kullanımını azaltmak için araştırmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tayfun Özkaya, “Örneğin Akdeniz meyve sineğine karşı ekolojik yöntemler ve tuzaklar var. Bunların yaygınlaştırılmasıyla ilaç kullanımı azaltılabilir, hatta sıfırlanabilir. Ancak bu yönde ciddi bir çaba yok. Organik tarım konusunda da aynı şekilde ciddi bir adım göremiyoruz. Bu yüzden yapılan açıklamaların pratikte etkili olacağına inanmıyorum. Denetimler çiftçilerden marketlere kadar her düzeyde yapılmalı, cezalar artırılmalı. Çiftçiler tarafından rağbet görüyor, fakat kanserojen olduğu düşünülmüyor. Çünkü çiftçi ilacı uyguluyor, kısa vadede bir zarar görmüyor. Oysa etkiler yıllar içinde ortaya çıkıyor. Çiftçimiz bu bağlantıyı kuramıyor, işte problem burada” diye konuştu.

Adnan Çobanoğlu-1

‘Kaçak alır kullanır’

Üreticilerin kaçak kimyasalı yine kullanılacağını aktaran Çiftçi Sen Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Asıl sorun bu. Onların tamamen yasaklanması gerekiyor. Ot öldürücüleri bile hâlâ yasaklamadılar. Dünyanın birçok ülkesinde yasaklı olmasına rağmen Türkiye’de hâlâ serbest. Reçete uygulaması çiftçiye ekstra masraf da getiriyor. Reçete yazdırmak için ayrıca para vermesi gerekiyor. Ancak küçük aile tarımı yapanların bir ziraat mühendisi tutması mümkün değil. Büyük ölçüde reçeteyi yazacak olanlar yine kimyasal ilaç bayileri olacak. İlaç satan bayiler, eleman çalıştırarak reçeteyi düzenleyecek. Zirai kalıntıların azalmasını istiyorlarsa, bazı ilaçların kesin olarak yasaklanması gerekiyor. Özellikle ot öldürücülerin yasaklanması şart. Çünkü bu ilaçlar son derece zehirli, kanser yapıcı. Hem insan sağlığını hem toprağı tehdit ediyor, toprak yapısını bozuyor” sözlerine yer verdi.

Hakan Çakıcı (2)

Yetkisi olan bir ziraat mühendisine reçetelerin yazdırılması gerektiğini söyleyen Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı da, bu uygulamanın bir ölçüde çare olabileceğini aktardı. Çakıcı, “Çünkü mesele sadece reçete yazılması değil. Böyle bir uygulamanın başlatılması tabii ki doğru bir adım. Daha önce de benzer girişimler olmuştu ama bu kadar kontrollü değildi. Şimdi daha ciddi bir sistem kurulacağı anlaşılıyor. Ancak en büyük sıkıntı hâlâ aynı: Birincisi yasaklı ilaçların el altından bulunarak kullanılması, ikincisi de çiftçinin doğru ilacı alsa bile doğru dozda, doğru zamanda ve doğru bitkiye uygulamaması” dedi.

“Pamuk ilacını domatese atan var”

Bazı ilaçların ülkemizde yasaklanmış olsa da, yine de bu ulaşabildiğini sözlerine ekleyen Dr. Hakan Çakıcı şunları söyledi: “Denetim olmazsa insanlar el altından yasaklı ilaçları bulmaya devam eder. Asıl sıkıntı bayiden alınan ilacın miktarı değil. Çiftçinin uygulama sırasında yaptığı hatalar. Yanlış zamanda ilaçlama yapılması, yanlış ilacın yanlış bitkiye uygulanması çok sık rastlanan hatalar. Örneğin domatese ruhsatlı olmayan bir ilacı kullanıyorlar ya da pamuk ilacını gidip domatese atıyorlar. Bunun yanında, piyasadan yasaklı ilacı el altından bulup kullanmak da ayrı bir sorun. Bu sistemin içinde onlar yer almayacak. Onlar için ayrıca denetim yapılması gerekecek.”

Kaynak: Filiz Erol