Türkiye tarımda üretime devam etmeye çalışsa da toprağın sahibi giderek yaşlanıyor, tarımın geleceği ise sessizce yok oluyor. Gençlerin tarım sektöründe çalışmak istememesi veya istihdam sağlanamaması nedeniyle düşen tarımsal üretim verileri, üretimin gelecekte yok olma tehlikesini artırıyor. Tarımın hem ekonomik hem de sosyal olarak kırsalda cazibesini yitirmesiyle birlikte, üretici profili değişiyor; gençler toprağa değil, şehre yöneliyor. İzmir Ziraat Odası Başkanı Hakan Çakıcı’nın açıklamalarıyla netleşen bu tablo, Türkiye’de gıda güvenliği kadar kırsal kalkınmanın da tehlike altında olduğunu gözler önüne serdi.

hakan-cakici-1

İzmir Ziraat Odası Başkanı Hakan Çakıcı, tarım sektöründe üreticinin emeğinin göz ardı edildiğine dikkat çekerek, “Biz tarım sektöründe maliyet odaklı bakıyoruz ama burada bir de çiftçinin emeği var ve bu göz ardı edilen bir durum. Tarım riskli bir iş ve gelirler de düşük. Bu işi kırsalda da çok cazip hale getiremiyoruz. Hem ekonomik hem de sosyal anlamda kırsal cazibesini gittikçe kaybetti” dedi. Çakıcı, 1980’lerden bu yana kırsal nüfusun hızla azaldığını hatırlatarak, “Yıllar önce üretici yaş ortalamasının 50-55 olduğunu söylüyorduk ama bugün artık bu yaş aralığı 60’lı yaşlara yükseldi. Türkiye genelinde bu tablo böyleyken, İzmir gibi tarımsal üretimde öne çıkan bir şehirde bile çiftçi nüfusu giderek azalıyor” ifadelerini kullandı.

Genç sayısı yüzde 5’e düştü

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2024 yılı “İstatistiklerle Gençlik” raporuna göre, istihdam edilen gençlerin yalnızca yüzde 13’ü tarım sektöründe çalışıyor. Ancak bu oran, aktif olarak üretim yapan genç çiftçileri değil; tarım sektöründe herhangi bir şekilde istihdam edilen gençleri kapsıyor. Sahada ise üretime doğrudan katılan genç oranı yüzde 5 seviyesinde kalıyor.
Çakıcı’nın aktardıkları, hem TÜİK verileriyle hem de Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) verileriyle de doğrulanıyor. TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın 2025 yılı başında yaptığı açıklamaya göre, 18-32 yaş aralığındaki genç çiftçi oranı yüzde 5’e kadar düşmüş durumda. Bayraktar, çiftçilerin yaş ortalamasının 59’a yükseldiğini, kadın çiftçilerin ortalamasının ise 61 olduğunu belirtmişti. Bu veriler, kırsaldaki genç nüfusun tarımdan hızla uzaklaştığını gözler önüne seriyor.

“Tarlalar baskı altında”

Çakıcı, kırsaldaki çözülmenin sadece insan kaynağı ile sınırlı olmadığını belirterek, tarım alanlarının da tehdit altında olduğunu söyledi. Büyük şehirlerin etrafındaki tarım alanlarının imara açıldığını vurgulayan Çakıcı, “En büyük sorunumuz tarım alanlarının imara açılması. Büyük şehirlerin çevresindeki alanlarda bu kaybı daha fazla yaşıyoruz. Çünkü tarım alanları; imar, sanayi, lojistik tesisleri ve turizmin baskısı altında. Bu çiftçiyi de baskı altına alıyor. Şehir yakın olduğu için gençlerin daha çabuk şekilde tarım alanını terk edip şehirde yaşamayı seçme ihtimali yüksek” dedi.

‘Ziraat mühendisi yok’

Tarımda kalifiye gençlerin istihdamı da başka bir krizi doğuruyor. Türkiye’de 45’ten fazla Ziraat Fakültesi bulunmasına rağmen, mezunların çoğu sektörde istihdam edilemiyor. Gençlerin farklı sektörlere yönelmek zorunda kaldığını belirten Çakıcı, “Tarım bu kadar önemli desek de çok fazla mezun verilmesiyle diğer mesleklerde olduğu gibi iş bulma konusunda Ziraat Fakültesi mezunu gençler de sıkıntı yaşıyor” diye konuştu. Çakıcı, Ziraat Mühendislerinin tarımda görev alması için gereken sistemin işlememesi nedeniyle mezunların farklı alanlara yönelmek zorunda kaldığını belirtti.
Geçmişte köylere Ziraat Mühendisi gönderilerek çiftçiye danışmanlık hizmeti verildiğini hatırlatan Çakıcı, bu sistemin bugün işlememesi nedeniyle iklim krizine karşı yapılması gereken teknik dönüşümün de sekteye uğradığını söyledi. Çakıcı, “Aslında yapılması gereken, kooperatiflerde Ziraat Mühendisi çalışmalı, köylere destek olarak gönderilmeli” diyerek tarım danışmanlığı sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Gıda güvenliği tehlikede

Uzmanlara göre, genç nüfusun toprağa küsmüş olması, sadece tarımın değil, gıda güvenliğinin de geleceğini tehdit ediyor. Şemsi Bayraktar’ın dikkat çektiği gibi, gençlerin tarımdan uzaklaşması, üretimin sürdürülebilirliğini tehdit ederken, Türkiye ilerleyen yıllarda gıdasını üretemeyen bir ülke konumuna düşme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Kaynak: Dilek Çakır Durak