Kadınlarda kronik karın altı ağrıları, ilişki sırasında ağrı ve adet döneminde geçmeyen krampların altında nadir tanı konulan ancak ciddi etkileri olabilen pelvik venöz konjesyon sendromu olabilir. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Uğur, erkeklerde sık görülen varikosel hastalığının benzeri olan bu damar rahatsızlığının, kadın genital organlarının karın içinde yerleşmiş olması nedeniyle teşhisinin zorlaştığını belirtti.
Sosyal yaşamı derinden etkiliyor
Altı aydan uzun süren alt karın bölgesi ağrıları, ilişki sırasında rahatsızlık, idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma ihtiyacı, bacaklarda varis ve şişlik gibi belirtilerin pelvik venöz konjesyonla ilişkilendirilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Uğur, bu hastalığın kadınların yaşam kalitesini ciddi biçimde düşürebildiğini vurguladı.
Kesin nedeni tam olarak bilinmiyor
Pelvik venöz konjesyonun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, toplardamar kapakçıklarında yetersizlik, damarlarda yapısal bozukluk, pıhtı ya da dış bası gibi etkenlerin hastalığın gelişiminde rol oynadığı belirtiliyor. Çoklu gebelik, polikistik over, östrojen tedavisi, rahim sarkması, geçirilmiş karın cerrahileri ve genetik yatkınlık risk faktörleri arasında yer alıyor.
Sorunla ilgili çeşitli tedaviler var
Tedavide öncelikle medikal yaklaşımlar uygulanıyor. Ağrı kesiciler, hormonal düzenleyiciler ve damar destekleyici ilaçlarla şikayetlerin azaltılması hedefleniyor. Ancak bu yöntemler hastalığı ortadan kaldırmaktan çok, belirtilerin kontrolüne odaklanıyor. Cerrahi müdahale ise daha kalıcı çözümler sunabiliyor. Kadınlarda karın içindeki damarlara ulaşmanın zorluğu nedeniyle laparoskopik ya da açık cerrahi yöntemler tercih ediliyor. Son yıllarda ise anjiyografik tedavi öne çıkıyor. Yumurtalık toplardamarına kateterle ulaşılıp hastalıklı damar bölgesinin tıkaç veya özel ajanlarla kapatılması, hastaların yüzde 75’inde kalıcı rahatlama sağlıyor.
Prof. Dr. Murat Uğur, şikayetlerin bazı kadınlarda işlemden hemen sonra, bazılarında ise birkaç adet döngüsü sonunda azaldığını belirtirken, bu tedavi yöntemlerinin hastaların büyük bir kısmında yaşam kalitesini önemli ölçüde artırdığını dile getirdi.
