Türkiye’de ekonomik koşullar en ağır etkisini emekli nüfus üzerinde gösteriyor. Barınma giderlerinin temel gelirin üzerine çıkması, yıllarca çalışıp prim ödemiş milyonlarca kişiyi alışılmadık bir çözüm arayışına itiyor. İzmir’de kiraların 15–20 bin lira bandına yükselmesi ve aylık gelirlerin buna yetişememesi, emeklilerin aynı evi paylaşarak yaşamaya yönelmesine yol açıyor. Eskiden gençlerin eğitim ya da şehir değiştirme dönemlerinde başvurduğu ‘ev arkadaşlığı’ düzeni, bugün yaşlı nüfus için bir hayatta kalma stratejisine dönüşmüş durumda. Tek maaşla ayakta kalamayanlar, giderleri bölüşebilmek için ikili ya da üçlü şekilde ev kiralıyor; faturaları, mutfak masraflarını ve gündelik harcamaları ortaklaşa karşılıyor.

Sabahattin Yeşiltepe 2-1

Kirayı bile karşılamıyor

Derinleşen ekonomik krizin, emeklileri yaşamlarının en temel ihtiyacı olan barınmada bile çaresiz bıraktığını belirten DİSK Emekli Sen eski Bölge Temsilcisi Sabahattin Yeşiltepe, “En düşük emekli maaşının 16 bin lira olduğu ülkede kiraların 15–20 bin lira bandına dayanması, emeklileri öğrenciler gibi ev arkadaşlığı yapmaya mecbur bıraktı. Artık birçoğumuz, tek maaşla ayakta kalamadığı için aynı evi paylaşarak kirayı bölüşüyor. Yalnız yaşayan yaşlılar, geçinemedikleri için ikili, üçlü gruplar halinde ev tutmaya çalışıyor. Maaşların neredeyse tamamı kiraya gidiyor, geriye ise gıda, ilaç ve ısınma gibi zorunlu harcamalar için bile para kalmıyor. Bir evde tek başına yaşamayı bırakın, kirayı ödeyemiyoruz. Mecburen bir araya geliyoruz” diye konuştu.

‘Söylemeye utanıyor’

Yaşadıkları durumu ‘sahipsizlik’ olarak tanımlayan Yeşiltepe, “Eskiden emekli olan bir kişi ev alabiliyor, birikim yapabiliyor ve ailesine destek olabiliyordu. Bugün ise 10 kişi çalışsa bir anne-babaya bakmakta zorlanıyor; emekliler ise bırakın ev almayı, kirada oturmakta bile güçlük çekiyor. Emeklilerin ev paylaşarak hayatta kalmaya çalışması, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir çöküşün göstergesi. Gelir dağılımındaki bozulma, sosyal güvenlik yapısının zayıflaması ve konut piyasasındaki çarpıklık, yaşlı nüfusu sistem dışına itti. İnsanın yaşamaya uygun bulmadığı evlerin bile yüksek fiyatlarla kiralanması, barınmanın artık bir güvenlik değil, lüks haline geldiğini gösteriyor. Emekliler ayakta kalmak için birbirine tutunmak zorunda. Yaşanan yoksulluk duygusal sebeplerle gizleniyor; birçok kişi bu yaşam tarzını zorunluluk nedeniyle tercih etse de bunu açıkça dile getirmekten kaçınıyor. Emekli, 4 duvar arasına sıkışıp kaldı” dedi.

Zekeriya Beypınar 2

‘Ay sonunu hesaplıyor’

Emeklileri yeni arayışlara ittiğini aktaran Türkiye Emekliler Derneği İzmir Şube Başkanı Zekeriya Beypınar ise, son dönemde özellikle büyük şehirlerde emeklilerin öğrenciler gibi aynı eve çıkarak masrafları paylaşmaya yöneldiğinin görüldüğünü aktardı. Beypınar, “Tek maaşla kira, fatura ve gıda giderlerini karşılayamayan birçok emekli, tanıdıklarıyla veya benzer durumda olan kişilerle bir araya gelerek ortak yaşam düzeni kuruyor. Masrafları bölüşmek, artık geçim stratejisinin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmiş durumda. Yıllarca çalıştıktan sonra kendi evinde huzurlu bir yaşlılık geçirmek yerine, ekonomik şartlar nedeniyle ortak eve taşınmak zorunda kalmak emeklinin yükünü daha da ağırlaştırıyor. Çünkü asıl beklenti, yılların emeğinin bir karşılığının olmasıydı. Bugün gelinen noktada ise emekli, markette, pazarda, kirada, her adımda ay sonuna nasıl varacağını hesaplıyor” ifadelerini kullandı.

’15 günde bitiyor’

Geçim sıkıntısının artık herkesin ortak konusu olduğunu belirten Türkiye Emekliler Derneği İzmir Şube Başkanı Zekeriya Beypınar, “Önceden ev almak, birikim yapmak hayal değildi; insanlar maaşıyla kira ödeyebiliyor, pazara çıktığında temel ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabiliyordu. Bugünse aynı insanlar kirayı nasıl ödeyeceğini, pazardan nasıl çıkacağını düşünür hâle geldi. Yıllarca çalışıp ülkeye hizmet etmiş insanların bugün aldığı maaş, temel ihtiyaçlarını karşılamaya bile yetmiyor. Oysa 1990’larda bir emekli maaşı üç asgari ücrete denk gelirken, bugün aynı emeklinin eline geçen para, ayın yarısını bile taşımakta zorlanıyor. Pazara çıkan emekli, iki üç ürün aldıktan sonra cebindeki paranın eridiğini görüyor; et, meyve, sebze çoğu için neredeyse ulaşılmaz hâle gelmiş durumda” sözlerine yer verdi.

Kaynak: Filiz Erol