Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanseri, erken tanı konulmadığında yaşam kalitesini ve süresini ciddi oranda düşürüyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ezgi Aydın, hastalığın genellikle meme dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla oluştuğunu belirtti. Meme kanserinin çoğunlukla süt kanalları ve süt bezlerinde başladığını aktararak, memede hissedilen kitle, meme başında akıntı ya da çekilme, kızarıklık gibi belirtilerin hastalığın en yaygın uyarıcıları olduğuna dikkat çekti.
Risk faktörleri göz ardı edilmemeli
Genetik yatkınlığın yanı sıra obezite, alkol ve sigara kullanımı, sağlıksız beslenme gibi çevresel ve yaşam tarzına bağlı faktörlerin de hastalığın oluşumunda etkili olduğunun altını çizen Dr. Aydın, düzenli yaşam ve sağlıklı beslenmenin riski azaltmada kritik rol oynadığını vurguladı. Meme kanserinin her 100 vakadan yaklaşık 15’ini oluşturduğunu ifade ederek, kadınlarda genellikle 40 yaş sonrası, erkeklerde ise 60 yaş üzerinde görülme oranının arttığını, ancak genç yaşlarda da agresif seyreden türlerine rastlanabildiğini hatırlattı.
Kitle olmadan da kanser gelişebilir
Her memedeki kitlenin kanser anlamına gelmediğini, ancak bazı kanser türlerinin hiçbir kitle oluşturmadan da gelişebildiğini belirten Dr. Aydın, bu tür vakaların "okült kanser" olarak tanımlandığını söyledi. Bu nedenle yalnızca belirti olduğunda değil, düzenli tarama alışkanlığının kazanılması gerektiğini vurguladı.
Kendi kendine muayenenin önemine vurgu
Dr. Aydın, kendi kendine meme muayenesinin önemine de değindi. Kadınların ayda bir kez, tercihen adet bitiminden sonraki dönemde, meme başından başlayarak dairesel hareketlerle meme dokusunu kontrol etmeleri gerektiğini belirtti. Hassasiyet, sertlik ya da kitle hissedildiğinde ise vakit kaybetmeden uzman bir hekime başvurulması gerektiğini ifade etti.