Merak, akıl, mantık…
Ferit Reyhan Sümer
İnsanlığın ilerlemesine, toplumların huzur içinde yaşamasına katkıda bulunan önemli hasletlerden biri olan “Merak’’ (öğrenmek için araştırmaya yönelik davranış diyebiliriz) akılla birleşerek mantığın süzgecinden geçtikten sonra insan hayatını kolaylaştıracak çeşitli icatların yapılmasına, insanın hayatının gayesini anlamasına ve bu minval üzerinde hayatını sürdürmesine yardımcı olduğu inkar edilemez gerçektir!!!
Bugün ülke insanımız (kendimizi de içine dahil ederek) ne kadar meraklı? Merakını ne kadar akıl süzgecinden geçirerek mantıklı düşünüyor diye soralım! Zira merak insanın başkalarına soru sormasıyla değil kendi kendine soru sormasıyla başlar…
Merak, insanın bir konuya, bir olaya bir takım şeylere yoğunlaşmasını, bu şeyleri hedefe koymasına (bazen ulaşılmaz hedefler olsa da) vesile olur. Genç nesil neyi merak ediyor dersiniz!!!
Hedefin ulaşılmaz olması ‘merak’ için olumsuzluk oluşturmadığı gibi merak eden kişiyi de hayal kırıklığına uğratmaz zira burada önemli olan, bu yolda gösterilen çaba, bu süre zarfında edinilen bilgi birikimi, kullanılan akıl ve mantığın süzgecidir…
Toplum olarak merak ettiğimiz konuların neler olduğu, bu konularla ilgili bilgiye ulaşmak için gösterdiğimiz çaba, izlediğimiz yol, aklımızı ne kadar kullandığımız, mantık süzgeç deliklerimizin ne sıklıkta olduğu, bizlerin hayat kalitesini belirlediği gibi, toplum için faydalı insan olup olmadığımızın da göstergesidir.
Konuyu biraz açacak olursak kendi kendimize “Hayat nedir, anlamı nedir”, “hayatı nasıl yaşamalıyız”, Ölüm nedir sonrası nasıldır “Bilgi nedir, bilgiye nasıl ulaşırız”, “Sevgi, aşk nedir?’’ Nefret nedir, neden nefret ederiz’’ vs gibi soruları sorabiliyoruz.
Bazen büyük bir merakla sorduğumuz sorulara verilen cevapların veya cevapsızlığın bizler için tatminkar olmadığını düşünmemize yol açan sorun, bizler kabul etmesek de, sorduğumuz sorular sonrası ulaşılacak bilginin merakımızı gidereceğini ve doğru soru sorma becerimizin iyi olduğunu düşünmemizden kaynaklanmakta.
İnsan her şeyi merak etmeli mi; bu sorunun kesin cevabı olduğu kanısında değilim, insanların yaşadıkları çevre, olaylara duydukları ilgi, hayatın anlamı, özel zevkleri bazıları için lüzumsuz merak addedilse de, toplum içindeki belli kesimler için öncelik arz eder.
Bu tip merak konuları toplumun büyük bir kısmında kabul görmediği müddetçe toplum hayatında huzursuzluk, kıskançlık, bezginlik, umutsuzluk, kin ve nefret yaratmazlar. Misal, mahalle komşusunun evine aldığı yeni mobilyayı, komşu kızın kimle gezdiğini, hangi artistin nerede tatil yaptığı, yeni sevgilisinin kim olduğu (TV, gazetelerin magazin sayfaları, bu konu aslında toplumdaki aile yapısının temeline konan dinamittir), Jüpiter gezegeninde su var mı yok mu vs.
Merak, akıl, mMantık insanın gelişmesi bilgiye ve doğruya ulaşması hayat kalitesini yükseltmesi için bu kadar önemliyken!, merak etmeyen, aklını kullanmayan, bilgiye ulaşmak için çaba sarf etmeyen mantık süzgecini çalıştırmayan insanların, toplum içinde her konuda (siyaset, ekonomi, eğitim, sağlık, savunma, vs) bilgisiz fikir üreterek, üstelik bunları doğruymuş gibi (Bazı siyasetçilerinde dahil olduğu güruh) teknolojinin nimetlerinden faydalanarak yaymaları ve inatla savunmaları için söylenecek bir tek söz vardır “müfteri’’.
İnsanı diğer yaratılanlardan ayıran ve gelişmesini sağlayan en önemli hasletler: Merak, akıl, fikir, mantık dizilimidir.
İnsan hayatının her döneminde meraklı olduğunda, aklını kullanmasını (kiraya vermeden), mantık süzgecini çalıştırmasını becerdiğinde, hem kendine hem de içinde yaşadığı topluma yararlı bir fert olma becerisini göstermiş olacaktır.
Yorumlar