8 Eylül’de ilk ders zili çalmaya hazırlanırken veliler de çocuklarının giysi ve kırtasiye ihtiyaçlarını giderme telaşına düştü. Velilerin bütçeleri zorlanırken okul çantası, defter, kalem gibi temel kırtasiye ihtiyaçlar için yapılan harcamalar geçen yıla göre 2 kattan fazla arttı. Veliler, bir yandan ekonomik sıkıntılarla başa çıkmaya çalışırken diğer yandan ise eğitim masraflarının artışıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Özellikle asgari ücretli çalışan veliler, çocukların ihtiyaçlarını alabilmek için ikinci eli tercih etmek zorunda kalıyor.

‘İkinci el zorunluluk’

Velilerin okul sezonu yaklaşınca çocuklarının ihtiyaçlarını tamamlamak için çırpınmaya başladıklarını aktaran İzmir Bit Pazarı Derneği Başkanı Lütfü Öztimur, “O noktada ikinci el okul çantaları, kıyafetler, ayakkabılar en çok aranan şeyler oluyor. Sadece çocuklara değil, yetişkinlere de ikinci el eşyalar soruluyor. Çünkü artık ikinci el, bir tercih değil bir zorunluluk. Özellikle okul çağına gelen çocukların ihtiyacı bitmiyor. Bir çanta, bir forma, bir ayakkabı; bunların hepsi sıfır alınmaya kalkıldığında asgari ücretin bile altında ezilen aileler için imkânsız bir yük haline geliyor. Aslında bu durum yeni değil, yıllardır süren bir eğilim var. Ama bugünlerde taleplerde ciddi bir artış gözleniyor. Kalem, defter, silgi gibi küçük kırtasiye malzemelerinin bile ikinci elini arayan insanlar var. Bir dönem ‘çocuğuma kullanılmış kalem veremem?’ diyen aileler, şimdi neredeyse sevinerek alıyor” dedi.

Lütfü 3

‘Tek çıkış yolları’

Yeni bir okul çantasının mağazada 2 bin liraya satılırken, ikinci el pazarda 50-60 en fazla 70 liraya bulunabildiğine dikkat çeken Öztimur, “Kırtasiye ürünleri de öyle. Yepyeni bir kalemlik 300 lirayken, ikinci elde 20–30 liraya alınabiliyor. Bazen neredeyse kullanılmamış, tertemiz eşyalar çıkıyor. Çocuğuna kalemlik alamayan aileler için bu fırsat paha biçilemez. Aslında mesele sadece çanta, kıyafet ya da kalem değil. Bu durum, toplumun ekonomik anlamda ne kadar daraldığını, ne kadar sıkıştığını gösteriyor. Çocuğuna sıfır bir ayakkabı alamayan, çantasını ikinci elden tamamlayan aileler yaşıyor bu ülkede. ‘Bari bir sene idare etsin’ diyerek alıyor insanlar. Çünkü yarını düşünecek hâlleri yok; günü geçirmeye, idare etmeye çalışıyorlar. Birçoğu için artık ikinci el tek çıkış yolu. Çünkü bu yalnızca bireysel bir tercih değil, bütün bir toplumun içine sürüklendiği ortak kader haline geldi” sözlerine yer verdi.

Necati Kalafat (2)

‘Soran yok’

Okul masraflarının artık sabit gelirle yaşamaya çalışan insanlar için dayanılması neredeyse imkânsız bir yük haline geldiğini belirten Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise, ailelerin yaşadığı ekonomik sıkışmışlığın sadece ev ekonomisine değil, doğrudan çocukların eğitim hayatına da yansıdığını kaydetti. Kalafat, “Üniversite sınavına giren öğrenci sayılarındaki düşüş, okullardaki devamsızlık oranlarındaki artış aslında buzdağının görünen kısmı. Okul kıyafetleri de ayrı bir sorun. Velinin bu kıyafeti alacak para var mı soran yok. Asgari ücretle geçinen aile için bir öğrencinin sadece devlet okuluna gitmesinin aylık maliyeti, yemek, yol, kırtasiye, sağlık giderleriyle birlikte neredeyse asgari ücrete yaklaşmış durumda” ifadelerini kullandı.

‘Simit, ayran 10 bin TL’

Velilerin ekonomik açıdan nefes alamadığını aktaran Kalafat sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocukların sırt çantaları da bir başka yük. Defter, kitap, kalem derken zaten ağır olan çantalara bir de beslenme kutusu ekleniyor. Okulda ücretsiz yemek olmadığından, çocukların yanına mutlaka evden yiyecek konulması gerekiyor. Kimi aile akşamdan artan yemeği paketliyor, kimi çocuğa harçlık veriyor. Fakat bırakın tam öğünü, sadece okul kantininden bir simit ve bir ayran almak bile aileler için ciddi bir maliyet. Düşünün; üç çocuğunuz varsa ve her gün sadece simit-ayranla karınlarını doyurmak isteseniz bile ay sonunda 10 bin lirayı aşan bir masraf çıkıyor. Bu, dar gelirli ailelerin asla karşılayamayacağı bir rakam. Böyle olunca çözüm arayışı ikinci el pazarlarına kayıyor. Çocukların okul kıyafetleri ya ablasından, abisinden kalıyor ya da ikinci el satış sitelerinden, semt pazarlarından alınıyor. Velilerin çoğu artık yeni kıyafet alamıyor, ayakkabılar bir çocuğun ayağından çıkıp diğerine geçiyor.” ifadelerini kullandı.

‘Dayanıklılık sınavı’

Devletin okullara gönderdiği ödeneklerin de yetersiz olduğunu dile getiren Veli-Der Necati Kalafat, “Okullarda temizlik personeli yok, güvenlik görevlisi yok. Tüm bu ihtiyaçlar için okul yönetimleri yine velilerin kapısını çalıyor. ‘Okulumuza bağış yapın’ talepleri artık olağan hale gelmiş durumda. Ancak 2-3 bin lira gibi rakamlar bile bugün birçok aile için çok büyük paraya dönüşüyor. Çünkü evinde sofrasını pazar artıklarından kuran, çocuğuna ikinci el kıyafet alan bir veliden bu bağışın çıkması mümkün değil. Tüm bu tabloya bakıldığında, aslında ortada bir eğitim sistemi değil, bir tür dayanıklılık sınavı var. Belirsiz, zor ve karanlık bir dönem kapıda. Çocukların geleceği ise bu belirsizliğin içinde kaybolmasın” diye konuştu.

Kaynak: Filiz Erol