Milli Eğitim Bakanlığı’nın zorunlu eğitim süresini düşürmeye yönelik çalışmaları, yalnızca iç eğitim sistemiyle sınırlı kalmayacak bir tartışmayı beraberinde getirdi. Edinilen bilgilere göre, hazırlanan rapor kapsamında zorunlu eğitimin 12 yıldan daha kısa bir süreye çekilmesi, kademelerin yeniden yapılandırılması ve “esnek model” uygulamasına geçilmesi planlanıyor. Ancak bu plan, Türkiye’nin Avrupa’daki eğitim denkliği açısından ciddi bir risk barındırıyor. Avrupa ülkelerinde üniversite başvuruları için temel kriterlerden biri, öğrencinin en az 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlamış olması. Türkiye’nin bu süreyi aşağıya çekmesi durumunda, lise diplomalarının Avrupa’da geçerliliğini yitirmesi ve ek yıl ya da seviye tamamlama zorunluluğu doğması bekleniyor.
Geçmişte Türkiye’de eğitim süresinin 11 yıl olduğu dönemlerde benzer sorunlar yaşanmış, Türk öğrencilerin diplomaları Avrupa ülkelerinde denk sayılmamıştı. Yeni düzenlemenin hayata geçirilmesi halinde aynı sürecin yeniden yaşanabileceği ve binlerce öğrencinin mağdur olabileceği ifade ediliyor. Planlanan modeller arasında öne çıkan “3+1” ve “2+2” sistemleri, lise eğitimini zorunlu ve isteğe bağlı kademelere ayırmayı hedefliyor. Ancak bu değişiklik, Avrupa Birliği ülkelerinde esas alınan müfredat ve süre kriterlerini karşılamadığı için, uluslararası kabul açısından büyük bir boşluk yaratabilir. Eğitim süresinin kısa olması, mezuniyet belgesinin denkliğini otomatik olarak düşürürken, yurt dışında üniversiteye başvuran öğrencilerin ek eğitim yılına zorlanması olasılığını artırıyor.
“Amaç işgücüne yöneltmek”
Zorunlu eğitimin 12 yıldan az olmasının, Avrupa’daki üniversitelerle yapısal uyumu zayıflatabileceğini kaydeden Eğitim İş İzmir 4 No’lu Yükseköğretim Şube başkanı Elbey Kale, bu değişikliğin arkasında yalnızca pedagojik değil, ekonomik ve işgücü temelli bir stratejinin yatmakta olduğunu söyledi. Eğitim süresinin kısaltılmasının, işgücü arzını artırma amacı taşıdığını vurgulayan Kale, “Avrupa ülkeleri diploma denkliğinde yalnızca süreye değil, akademik içerik, müfredat kalitesi ve kazanım düzeylerine de bakmaktadır. Süre kısalırsa, Türkiye’den gelen diplomalar eksik eğitim olarak değerlendirilebilir ve bu durum hazırlık yılı zorunluluğu gibi engeller doğurabilir. Süre azaltımı, Avrupa ile uyumu zayıflatır; asıl amaç işgücü yönlendirmesi olsa da, bu akademik denkliği riske atabilir” dedi.
“Sorunlar geri gelir”
1990’lı yıllarda Türkiye’deki 11 yıllık eğitim sistemi nedeniyle Almanya ve Avusturya gibi ülkelerin Türk lise diplomalarını denk saymadığını ve öğrencilerden bir yıl hazırlık eğitimi talep ettiklerini hatırlatan Kale, “Avrupa ülkeleri, eğitim süresi kısa olan ülkelerden gelen diplomaları müfredat uyumu, ders saatleri, uygulamalı eğitim oranı gibi kriterlerle değerlendirir. Türkiye’nin 12 yıllık sisteme geçmesiyle bu sorunlar azalmış, ancak müfredat eksiklikleri hâlâ bazı üniversitelerde sorun yaratmaktadır. Türkiye geçmişte süre eksikliği nedeniyle denklikle ilgili sorunlar geçici olarak zorluk yaşamıştır. Süreyi azaltımı ve yeniden düzenlemeler, bu sorunları geri getirebilir. Avrupa üniversiteleri, başvuru sırasında öğrencinin eğitim süresini ve müfredatını dikkate alır. Süre kısalırsa, diploma eksik eğitim olarak değerlendirilebilir. Öğrenciler, üniversiteye başlamadan önce bir yıl hazırlık eğitimi almak zorunda kalabilir. Avrupa üniversiteleri, B2 düzeyinde dil yeterliliği ve belirli akademik kazanımları ilave olarak talep edebilir. Erasmus ve değişim programlarında uyumsuzluk nedeniyle öğrenci hareketliliği azalabilir” ifadelerini kullandı.
“Akademik kariyer hedefleri kaybolur”
Uluslararası akademik hedefleri olan öğrencilerin bu düzenleme ile Avrupa’daki akranlarına göre dezavantajlı konuma düşebileceğinin de altını çizen Kale, “Üniversite başvurularında yaşanacak zorluklar, öğrencilerin yurtdışı hedeflerinden vazgeçmelerine neden olabilir. Motivasyonlarını kaybedebilirler. Ek ders, hazırlık yılı gibi yükler, ekonomik imkânları sınırlı öğrenciler için erişim engeli oluşturur. Buna bağlı olarak işgücüne yönlendirilme baskın hale gelir, eğitim süresi kısaldıkça akademik kariyer hedefleri zayıflayabilir” diye konuştu.